havadurum

Mutluay "Salgın, su ve tarımın önemini gösterdi"

1166

 Coronavirüs salgını sonrası yaşamsal ihtiyaçlar her zamankinden daha fazla önem kazanırken, Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay kurulan kooperatiflerin durumunu ve önemini gazetemiz Çanakkale OLAY’a değerlendirdi.  Kooperatiflerin tüzel kişilik kazandığını ifade den Mutluay, kooperatiflerin dayanışma kampanyasının bir parçası olduğunu belirterek; “Vatandaşlarımız buradan koli alıyor. Kooperatif bu kolileri uygun fiyatlara temin etti. Dolayısı ile uygun fiyat ile birçok insana ulaşabilmenin yollarını arıyor” dedi. Salgının, insanlara temiz su, temiz ve yeterli miktarda gıda ve sağlığın önemini yeniden gösterdiğini ifade eden Mutluay,  İlk etapta baktığımız yer Atikhisar’da ki su rezervi. Hiç kimse bugün AVM’lere koşmuyor, elektronik cihazların satıldığı mağazalara koşmuyor, giyim kuşam derdine düşmüyor. Temiz suya, temiz havaya nasıl ulaşabiliriz ve sağlığımızı nasıl koruyabiliriz, bunun da önemini kısa bir süre sonra kavradık” dedi. Türkiye’de şu ana kadar Belçika’nın yüzölçümü kadar alan tarımsal alanın üretimden uzaklaşmış durumda olduğun belirten Mutluay,  herkese tarımsal alan verilmesi ile ilgili ise; “İnsanların bu işi bilmesi gerekiyor. Gelişi güzel bir üretim tarımsal üretimde kayıplara neden olabilir. Sonuçta bunun bir maliyeti var. Ancak bilinçli bir şekilde eğitimler vererek, koordinasyon sağlanarak bu yapılabilir” dedi.

 
“Kooperatifler dayanışma kampanyasının bir parçası olarak faaliyete başladı”
Kooperatiflerin dayanışma kampanyasının bir parçası olarak faaliyete geçtiğini belirten Mutluay; “Şu anda Çanakkale Üretim ve Pazarlama Kooperatifi ile birde Kadın Girişimi Kooperatifi kurularak resmi tüzel kişilik kazandı. Çanakkale Belediyesi de bunun ortağı olacak ve bununla ilgili Meclis kararı alınacaktı.  Anacak meclislerin ertelenmesi ile birlikte bu karar alınamadı. Kooperatifler tüzel kişiliğini kazandı faaliyetlerine başladı.  Ancak dediğim gibi resmen belediye ile bir bağı yok. Bu zamanla olacak. Şimdide dayanışma kampanyasının bir parçası oldu. Vatandaşlarımız buradan koli alıyor. Kooperatif bu kolileri uygun fiyatlara temin etti. Dolayısı ile uygun fiyat ile birçok insana ulaşabilmenin yollarını arıyor. Yeni kooperatif fiilen faaliyete başladı. Tabi bu süreç bizleri biraz aksatabilir diye düşünüyorum” dedi.
 
“Çalışmalarda aksama olması, durması anlamına gelmiyor…”
Buğday ekim işlerimizi Aralık ayı başlarında yapmıştık, üretimimize de başlamıştık. 50 bine yakın yakın fide üretimine devam ediyoruz.  Bunların bir kısmını Çanakkale Belediyesi ürün olarak değerlendirmeyi planlıyor. Bir yandan buradan tohum elde edip, bu tohumları hem üreticiler, hem de üretim kooperatifleri ile paylaşarak yerel tohum çeşitliliğimizi ve miktarını arttırarak katkı sağlamak istiyoruz. Kooperatiflerde Çanakkale Belediyesi’nin bu çalışmasının bir parçası olacak. Tabi dediğim gibi coronavirüs salgını ile beraber çalışmalarımızda bir aksaklık oldu. Aksama olması, durması anlamına gelmiyor. Eleman sayımız kronik rahatsızlıkları olan, engeli olan çalışanlarımızdan dolayı nispeten azaldı. Geriye kalanlarda dönüşümlü olarak çalışıyorlar. Ancak yine de faaliyetler devam ediyor. Tabi bizim yaptığımız çalışmalar özellikle kooperatifleşme adına sadece Çanakkale iline bağlı değildi. Burası bir tarımsal üretim bölgesi burada üretilen ürünler dışarıya pazarlanıyor. 11 Büyükşehir Belediyesi’nin de kuracağı halk marketler vardı. Dolayısı ile burada üretilen ürünlerde bizim kooperatiflerimiz aracılığı ile o raflarda yerini alacaktı. Tabi onlarında market açma süreçleri biraz sekteye uğradı. Dolayısı ile böyle birbirine eklenen bir zincirin halkalarıyız. Hepsinde biraz aksamalar olacaktır, ancak çalışmalarda sürecek” dedi. 
 
“İnsanlar yeteri kadar sağlıklı gıda derdinde”
 Salgının insanlara temel ihtiyaçlara olan önemi bir kez daha gösterdiğini belirten Mutluay; “Bu virüs salgını bize şunu gösterdi; Temiz su, temiz ve yeterli miktarda gıda ve sağlık su anda da insanlar ilk salgınla birlikte rafları boşalttılar. İlk etapta baktığımız yer Atikhisar’da ki su rezervi. Herkes şu anda kendi sağlığını korumanın derdinde. Hiç kimse bugün AVM’lere koşmuyor. Elektronik cihazların satıldığı mağazalara koşmuyor, giyim kuşam derdine düşmüyor. Temiz, sağlıklı ve yeteri kadar gıda derdine düşüyor. Temiz suya, temiz havaya nasıl ulaşabiliriz ve sağlığımızı nasıl koruyabiliriz, bunun da önemini kısa bir süre sonra kavradık. Su ve Vicdan Nöbetinde bizler ne kadar doğru bir tavır sergilemişiz. Hayat bize kısa bir sonra yaşam alanlarımızı koruma idaremizin ne kadar doğru olduğunu sorgulattı” dedi.
 
“Tarımdan çekilen alanlar yeniden üretime açılmalı”
Türkiye’de 3,5 milyon hektarlık alanın ekimden çekildiğini belirten Mutluay; “Yine belediyenin kendi hobi bahçeleri var. Vatandaşlar buradan yer kiralayarak birkaç yıldır ekim yapıyorlardı. Hazine arazilerinin insanlara kullandırılması gibi yeniden bir irade ortaya çıkmaya başladı.  Çünkü Türkiye’de AKP iktidarı ile birlikte 3.5 Milyon Hektar alan maalesef ekilemiyor. Çiftçi, üretim maliyetlerindeki artışlar nedeni ile tarımsal üretimden çekildi. 35 Milyon dönüm yani aşağı yukarı Belçika’nın yüzölçümü kadar alan tarımsal üretimden uzaklaşmış durumda. Şimdi özellikle bu alanlar yeniden ekime açılmalı diye düşünüyorum. Tabi herkese 200’er metrekare yer verilsin düşüncesi ne kadar doğru olur bilemem. Bir kere insanların bu işi bilmesi gerekiyor. Gelişi güzel bir üretim tarımsal üretimde kayıplara neden olabilir. Sonuçta bunun bir maliyeti var. Ancak bilinçli bir şekilde eğitimler vererek, koordinasyon sağlanarak bu yapılabilir. Kent insanlarının kent kenarındaki alanları kullanabilmesi noktasında çalışma yapılabilir” dedi.
 
“Kendi arazilerimizi kullanarak tarımsal üretimde değerlendirdik”
Burada Belediye, Ziraat Mühendisleri Odası, Tarım İl Müdürlüğü, Ziraat Fakültesi görev alabilir. Bu yerlerdeki uzman kadrolar buna önderlik edebilir. Zaten Çanakkale Belediyesi olarak bu yıl yaptığımız da bu.  Kendi arazilerimizi kullanarak tarımsal üretimde değerlendirdik. Ektiğimiz alanları düşündüğümüzde birine kültür artık, birini koru park… yapacağız. Bu şekilde projelerimiz var. Ama yatırım yapılamayacağı için bu arazileri boş tutmak yerine tarımsal üretimde değerlendirelim dedik. Bu şekilde değerlendirdik. Sonuçta bu araziler tarla vasıflı araziler değil. Ancak toprağın bu özelliği olduğu için boş tutmak istemedik ve bu şekilde değerlendirdik.107 dekar araziye buğday ektik, 20 dekarın üzerinde bir araziye de sebze ve diğer yazlık ürünlerimizi ekeceğiz. Domates, biber, patlıcan… gibi diğer ürünlerimizi ekeceğiz. Bunları bu amaçla değerlendiriyoruz. İleride dediğim gibi bu projeler yatırıma dönüşecektir. Önümüzdeki 5 yıllık planda yapmayı tasarladığımız projelerden biri. Dolayısı ile koru park ya da kültür park yaptığımızı zaman bu arazilerimizi tarımsal amaçlı kullanamayacağız.
 (Eren Aşnaz)
Paylaş