havadurum

Avukatlar Haftası etkinlikleri konferanslarla başladı...

381

 Avukatlar Haftası nedeni ile Çanakkale Barosu tarafından düzenlenen etkinlikler geçtiğimiz hafta sonu Akol Otel’de gerçekleştirilen konferanslar ile başladı. İstanbul Anadolu Adliyesi 15. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Enver Kumbasar’ın “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” ve Çanakkale Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Hakim Tarık Şentuna’nın “Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun Ceza Yargılamasındaki Etkileri” konferansları ile baro tarafından düzenlenen etkinlikler start aldı. Çok sayıda Çanakkaleli avukatın katıldığı konferanslar öncesinde Avukatlar Haftası nedeni ile değerlendirmede bulunan Çanakkale Baro Başkanı Avukat Bülent Şarlan,mesleki dayanışma ve birlikteliğe yanı sıra toplumda hukuk bilincinin artırılmasına katkı sunmak amacı ile çalışmalar yaptıklarını  ifade etti. Şarlan; ”Bu sene de etkinliklerimizde meslektaşlarına yönelik birçok çalışmamız bulunmaktadır. Avukatlarımız için bilgi birikimlerine katkı sunacak çeşitli konularda, konferanslar, keyifli vakit geçirmelerini sağlayacak, gezi, piknik, karaoke ve kokteyl gibi Sosyal programlar, etkinlikler düzenliyoruz. Halkımıza da bu anlamda özel çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Kadın hakları, Adli Yardım, Çocuk Hakları konularında meslektaşlarımı, kurulacak stantlarla bilgilendirmeler yapıyoruz. Televizyon ve Radyo programlarıyla Avukatlık ve Hukuk konularında topluma bilgiler sunacağız." dedi.

“Ne yapabilirimi düşünüyorum”

Avukatlar Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen konferanslarda ilk olarak İstanbul Anadolu Adliyesi 15. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Enver Kumbasar’ın “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” konferansı gerçekleştirildi. Çanakkale Baro Başkanı Avukat Bülent Şarlan konferans öncesinde Hakim Kumbasar hakkında bilgiler verdi. Şarlan’ın konuşması sonrasında ‘Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakılması’ konferansına geçildi. Burada konuşan Kumbasar; “Her ne kadar sunum başlığımız bu ise de bu toplantıları her ay olacak şekilde yapıyorum. Bu toplantılar avukatlara yönelik sunumlar yaptım. Bunun bir mahkeme boyutu öte yandan böyle bir konuşmayı avukatlara yapıyorum. Özellikle stajyer avukatlar, onarlın ihtiyaçlarına yönelik aydınlatacak şekilde ne yapabilirimi düşünüyorum” dedi.
 
“İnsan hakları toplumların temel değeri” 
Kumbasar’ın konferansı sonrasında verilen aranın ardından Çanakkale Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Hakim Tarık Şentuna’nın “Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun Ceza Yargılamasındaki Etkileri” konferansına geçildi. Konferansta konuşan Şentuna; “Benim her zaman söylediğim bir şey var. İnsan haklarına saygı, ülkelerin onurudur. Toplumlar, devletler, bireylerin haklarına kendi ülkelerinde sahip çıktıkları oranda, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve özgürlükler alanında, gerçekten ekonomik yönlerden de daha önemli olarak ön sıralarda yer alıyorlar. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, demokratik toplumların temel değeri. Yani Avrupa Konseyi statüsünde de, İnsan Hakları Sözleşmesinin başlangıcında da, Hak ve özgürlükler bakımından ortak bir mirasa, ortak bir ideale sahip toplumların oluşturduğu bir topluluk. Bu kapsamda kişisel siyasal haklar, aslında bunun da yeterli olmayacağı sosyal devlet, insan onurunu koruyan sosyal devlet, ikinci kuşaklar dediğimiz sosyal haklar, insanın insanca yaşayabilmesini sağlayan haklardır. Devamında üçüncü kuşak haklar barış hakkı, çevre hakkı, bunlar çok önemli haklardır.” dedi. 
 
“Biz burada yargıyı yargılıyoruz”
İnsan hak ve özgürlüklerinin insanların yüz yıllardır verdiği mücadeleler sonucunda elde edildiğini ifade eden Şentuna; “Rahmetli Hoca Prof. Dr. Tarık Zafer Tuna, Fransa’da bir Anayasa kitapçığına rastlıyor ve irkiliyor. Altında yazıyor, ‘insan derisi ile kaplı Anayasa’. Yani insan kanı ile yazılmış Anayasa. İnsan hak ve özgürlükleri, insanların yüz yıllardır yürüttüğü mücadele sonucunda elde edilmiş kazanımlardır. Batı’da böyle bir geçmiş var. Bizde, tabi her zaman Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak durumundayız, Tanzimat’tan beri başlayan Batılaşma sürecinde Cumhuriyetin bize kazandırdıkları, laiklik, kadınlara verilen haklar, bunlar aslında bizi bir noktaya getirdi. İşte o süreçte yasama organından önce, yürütmeden kaynaklanan insan hakları ihlallerine karşı toplumlar, yasamanın güçlendirilmesi, yasaya bağlı idare anlayışı oluşmuştur. Devamında yasama da hak ve özgürlükleri ihlal etmiş. Almanya’da Nazi toplumunda bu yaşanmış. Nedir, yasa yasadır, emir emirdir. Düşman ceza hukuku, Nazi yargılamaları… Ne diyorlar o mahkemelerde, biz yasayı uyguladık. Peki ya yasa hukuka aykırıysa? Bu kapsamda devamında hak ve özgürlüklerin korunması yargı ile sağlanmış. Aslında biz burada yargıyı yargılıyoruz. Yargı demek, her şeyi doğru yapan bir şey demek değildir. Bir yargı mensubu olarak ben bunu mesleğimin başından ifade ettim. Yargıda da hak ve özgürlük ihlalleri oluyor. Kendimize de batırmamız gerekiyor iğneyi ki, daha güzele gidelim” dedi. 
(Şenol Güven)
Paylaş