havadurum

“Çanakkale turizmi, otelcilik sanıyor”

Turizm sektörünün son durumunu ve gelişmeleri değerlendiren Artur Hotel sahibi Kutsi Arpacı, kurvaziyer ve yat limanı projeleri ile ilgili görüşlerini açıkladı. Yat limanı ve kurvaziyer limanının, kent merkezine yapılması gerektiğini ifade eden Arpacı; “Biz gemiyle ve tekneyle seyahat eden kişilerin beklentisine bakmaksızın kendi kişisel fikirlerimizi ön plana çıkartıyoruz” dedi. Arpacı, “Gemiyle ve tekneyle seyahat eden kişinin nereye inmek istediğine ve nereye yapılırsa Çanakkale’ye uğrayacağına kimse bakmıyor. Biz kurvaziyer limanını kendimiz için yapmayacağız. Gemiyle ve teknesiyle gelen kişilerin Çanakkale’ye uğraması için yapacağız. O zaman bu kişilerin ve acentelerin beklentilerine hitap etmek gerekiyor“ şeklinde konuştu.

1824
 
Artur Hotel sahibi Kutsi Arpacı, herkesin konuştuğu, tartıştığı , proje ürettiği turizmi bir cümle ile özetledi. Arpacı “Çanakkale’de turizmi sadece turizmciler gerçekçi konuşuyor. Turizm ile ilgili herkes konuşuyor ama gerçek anlamda yatırımı olmayan turizmin içinde olmayan kişilerin konuşmaları biraz havada kalıyor” dedi. Otelciliğin amaç değil araç olduğunu bildiren Arpacı; “Bizim bu amaçları arttırmamız gerekiyor. Dalış turizmi bir amaçtır. Truva’ya yapılacak olan müze de turizm için bir amaçtır. Farklı yapılar oluşturulduğu takdirde bizim de burada doluluk oranımız artacaktır. Çanakkale’nin, kente gelen kişi sayısı ile problemi yok. Gelen kişinin burada konaklamasıyla ilgili bir sıkıntısı var“ dedi.
 
 
Olay: Geçen yıl ki doluluk oranlarına baktığınızda otelcilik sektöründeki turizm potansiyeli stabil düzeyde mi, değişiklik var mı?
Kutsi Arpacı; Bu yılki 18 Mart ve 25 Nisan Anzak törenlerinin olduğu dönemde geçen yıla oranla daha düşük bir dönem geçirdik. Bunu cadde ve sokaklarda gördüğümüz gibi bu esnaflara, otellere de yansıdı. Herkes 100’üncü yılı bekliyor ama 100’üncü yılda da Çanakkale’nin Hem konaklama hem de diğer alanlar açısından kaldırabileceği bir kapasite var. 100’üncü yıl çok önemli ve 9-10 günlük bir yoğunluk olacak. Ama turizm açısından düşünürsek 365 günlük bir sürecin 9 günlük bir süreci. Hiçbir zaman işimiz 3 katına 5 katına çıkamayacak. Otellerin, restoranların, işletmelerin kapasitesi Çanakkale’nin taşıyabileceği kadardır. O yüzden 100’üncü yıl çok önemli ama önceki yılların kaybolması ve bunun getirdiği zarar 100’üncü yılda yapılacak iş ile dahi kapanamayacak. Bunu da 2015 belki kapatacaktır. 100’üncü yıl olması son iki senenin işlerinin bir hayli düşük geçmesine de neden oldu. Önümüzdeki senenin de düşük geçeceğini düşünüyorum. 18 Mart törenleri de iklimsel şartlar, havanın soğuk olmasından dolayı düşük geçti. Bazı turlarımız iptal oldu, havalar kötüydü. Havalar kötü olunca bu sene 18 Mart beklenilen kadar yoğun geçmedi. Otellerin dolmuş olması yeterli değil. Etrafta havaların güzel olup insanların dolaşarak esnafında iş yapması gerekiyordu.
 
 
Olay: Yabancı turistlerin kente gelmeleri açısından baktığımızda özellikle törenler için daha uzun süreli ama belli aralıklarla bu turların olması neden sağlanmıyor? Sizin bir öngörünüz var mı bu konuda?
Kutsi Arpacı: Turizm insanların ya özel günlerinde ya da tatil günlerinde meydana getirdikleri bir aktivitedir. Şehrimizde bu tatil günlerinde yoğunlaşıyor. Bunun yanı sıra Çanakkale’nin turizmde var olmasının birinci nedeni Truva, ikincisi Gelibolu Yarımadası. Gelibolu Yarımadası, son 6-7 seneden beri her geçen gün reytingini arttırarak devam ediyor. Daha öncesinden sadece Truva vardı. Gelibolu Yarımadasına şu anki yatırımlar yapılmadan önce Çanakkale’nin konaklama ortalaması 1.2 civarlarındaydı. Şu anda 1.5’lere geldi. Truva Müzesi’nin yapılıp gelen konukların o müzeyi de gezmesiyle de beraber konaklamanın 1,6-1,8’lere çıkacağını düşünüyorum. Bu oran Gelibolu Yarımadasıyla yükseldi. Çanakkale’de otelcilik amaç değil araçtır. Yani bizim bu amaçları arttırmamız gerekiyor. Mesela dalış turizmi bir amaçtır. Truva’ya yapılacak olan müze de turizm için bir amaçtır. Farklı yapılar oluşturulduğu takdirde bizim de burada doluluk oranımız artacaktır. Çanakkale’nin, kente gelen kişi sayısı ile problemi yok. Gelen kişinin burada konaklamasıyla ilgili bir sıkıntısı var. Konaklama ortalaması en düşük illerden birisi Çanakkale. Aynı zamanda fiyat kalite oranı da yine en düşük illerden birisi Çanakkale. Bu nedenle Çanakkale’deki konaklama ortalamasını arttırmak için yapılacak olan yatırımlar bizim buradaki bu sıkıntımızı azaltacaktır.
 
 
Olay: Artur Hotel, baktığımızda belli bir çizgiyi koruyor. Bir yandan da Cafeka var. İkisi bir arada. Bunu çok az işletmede görebiliyoruz. Hangisini işletmek daha zor? Vazgeçmek zorunda kalsanız hangisini seçersiniz?
Kutsi Arpacı: Cafeka otelle beraber doğmuş bir işletme. Her ikisi ayrı işletme. Her ikisinin de düzeni ayrı. Bizim tek avantajımız yerimiz. Otelin olması Cafeka’ya bir avantaj sağlıyor. Her ikisi de çocuğum gibi. Hangi çocuğundan vazgeçersin dersen ikisinden de vazgeçemem. Hangi iş daha zor dersen kesinlikle restoran daha zor. Yatırımı daha düşük bedelli. Sıkıntıları zorlukları daha fazla. Otel ise yatırımı daha yüksek bedelli. Sıkıntısı restorana göre biraz daha az. Her ikisi de uzun saatler mesai gerektiriyor. Otelcilik 24 saat gerektiriyor. Restoran ise 16 saat gerektiriyor. Çocuk gibi her ikisini de büyüttüm. Özellikle restoranda çok sıkıntı çektik. Artık belli bir seviyeye geldik. Her ikisinden de vazgeçemem ekip olarak da vazgeçemeyiz. Bu yapıyı oluşturmak çok zor. Restoran ve otel personeli 30’un üzerinde ve aynı bina içerisinde. İki ayrı birimi çalıştırmak tabi ki çok zor. Restoran ayrı bir işletme her şeyi ayrı olduğu için ikisini birden koordine etmek tabi ki çok zor. Belli bir noktaya geldiği için kaliteyi hizmet standardını daha da arttırarak devam ettirmeye çalışıyoruz.
 
 
Olay: Örnek alındığınızı düşünüyor musunuz ? Özellikle Cafeka konusunda örnek oldunuz mu?
Kutsi Arpacı; Ben örnek alınmasını isterim. İnsanların benzerlerini yapması bu standartları Çanakkale’de yaşattığımız takdirde her geçen gün çıtayı yükseltecektir. Bu da şehre katkı sağlayacaktır. Bizden daha iyileri yapılsın isteriz. Bizden daha iyiler bizi daha da yukarı çekecektir.
 
Olay: Sektörde genel anlamda personel sıkıntısı var. Sizin bir de restoranınız var bu durum ikiye katlanıyor. Bu sorunun aşılması ile ilgili bir öneriniz var mı?
Kutsi Arpacı: Bende üniversite öğrencisi olduğum dönemde Bodrum’da çalıştım. Buradaki öğrencilerin haliyle Antalya, Bodrum’da çalışarak orada bulunma gibi bir hayalleri var. Bu da çok normaldir. Kişiler bu hayallerle gidiyor oraya ama hayal ettiği ortamla da karşılaşamadığı için bir süre devam ediyorlar. Sonra başka yerlere gidiyorlar. Okul dönemi Çanakkale’de bulunduğu için kişi yazını da Çanakkale’de geçirmek istemiyor. Aynı zamanda Çanakkale haliyle Antalya, Bodrum ile mukayese edilebilecek bir turizme ve tesislere sahip değil. Öyle bir iklim yapısına sahip değil. Deniz, kum, güneşi ve özellikle de eğlence bu bölgelerde çok daha ileride. Burada bir tek 5 yıldızlı Kolin Otel var. Güneye bakıyorsunuz yüzlercesi var. Haliyle kişiler orayı tercih ediyor. Belli şartları oturmuş kişiler çalışmak için buraya gelirler. O bölgeyle ne iklim olarak ne de tesis olarak mücadele edemeyeceğinize göre, bu normal bir durum. Biz burada kendi ihtiyacımız olanı nasıl tutabiliriz, nasıl o şartları sağlayabiliriz diyoruz. Bu şartlar doğrultusunda burada kalanlar da oluyor.
 
 
Olay: Gerçekten Çanakkale bir turizm kenti mi? Yoksa biz mi turizmden çok şey bekliyoruz?
Kutsi Arpacı: Çanakkale’nin önemli bir gelir kaynağı turizm. Fakat önem verdiğimiz kadar turizm için çalışmıyoruz. Yani sözümüz çok ama icraatımız son derece düşük. Bundan dolayı herkes bu büyük sözlerin altında bir reel gelişme görmek istiyor. O da maalesef yok. Bir bölgenin esnafına kadar turizme hazırlanması gerekiyor, eğitilmesi gerekiyor. Benim buradaki işletmemdeki bütün personelimle sık sık toplantılar düzenliyorum. Sık sık eğitimler düzenliyoruz. Kendimizce de işletme içerisinde belli bir standarda geldik. Bugün otelimizin ve restoranımızın da belli bir standarda gelmesinin nedeni burada vermiş olduğumuz eğitim ve çabayla alakalı. Bunu aynı şekilde şehre yaymalıyız. Birincisi gelen kişiye hizmet etmek gerektiğini doğru fiyattan satmak gerektiğini öğretmek gerekiyor. Zamanında yaptığımız hataların şu an sıkıntısını yaşıyoruz. Diyorsun ki bu fiyat 10 lira müşteri diyor ki 5 lira. Böyle bir ticaret yok en fazla yüzde 10 indirebilirsin. Turistten gelen paranın onun farkına varmayacağını düşünerek çok yüksek fiyat verdik. Çanakkale’de turizmi sadece turizmciler gerçekçi konuşuyor. Turizm ile ilgili herkes konuşuyor ama gerçek anlamda yatırımı olmayan turizmin içinde olmayan kişilerin konuşmaları biraz havada kalıyor. Çanakkale’de rüzgar olduğu sürece deniz, kum, güneş yapmış olduğunuz yatırımlar karşılığında çok az karşılar. İşte bir plaj yaptık. Yapmış olduğumuz plaj ne kadar kullanılabilir bunu hepimiz biliyoruz. Deniz, kum, güneş konusunda Çanakkale şanslı değil. Eğer deniz, kum, güneş olsaydı o zaman durum ve yatırımlar daha farklı olurdu. Küçükkuyu’dan aşağı doğru indiğinizde iklim değişikliğini görüyorsunuz. O iklim bizde olsaydı o zaman farklı bir yapı olacaktı. Yalnız, şimdi Çanakkale’nin şöyle bir şansı olabilir. Küresel ısınmayla beraber her sene Çanakkale de sıcaklık 1-2 derece yükseliyor ve Antalya bölgesi yaz döneminde açık alanlarda yaşanamayacak hale gelecek. Çanakkale’de bu anlamda özellikle yaz döneminde cazip alanlar, bölgeler içerisine girecek. Bu 5-10 yıl içerisinde gerçekleşecek. Kış döneminde iklimi biraz daha yumuşayacak. Özellikle bahar ve yaz döneminde Çanakkale iklimsel olarak sıcaklık olarak tercih edilebilir bölgeler arasına girecek. Özellikle yaz kampları, sporcu kampları için tesisler yapmamız gerekiyor. Bunu Antalya 10 yıl önce yaptı. Aynı anda 4-5 takım kamp yapabiliyor. Çanakkale’de özellikle yaz döneminde kamp yapılabilecek bir bölge her açıdan avantajlı. Eğer biz havaalanı düzeldikten sonra önce havayolu ulaşımını arkasından karayolu ulaşımını çözebilirsek Çanakkale tercih edilen bir bölge haline gelecek. Hep kilitlendiğimiz nokta herkesin söylediği ulaşım. Hava yolu ulaşımı olmadığı takdirde biz bu şehirde ne tesis yaparsak yapalım, nasıl turizm yaparsak yapalım mecburi olduğu takdirde insanlar geliyor. Keyfe gelmiyorlar. Çünkü karayolu ile olan yolculuk keyifli bir yolculuk olmuyor. Kişiler mecburiyetten geliyorlar ve keyifle dönmüyorlar.
 
 
Olay: Turizm denilince hep oteller algılanıyor. Yan sektörler Çanakkale’de yok. Bu sektörlerin gelişememesini neye bağlıyorsunuz? Bütün oteller yatırımlarını kendi içinde barındırdığı için mi gelişim yaşanmıyor?
Kutsi Arpacı: Çanakkale’de otelcilik konuşulmasının nedeni Çanakkale turizmi otelcilik sanıyor ondan. Daha öncede hep söylediğim gibi otelcilik amaç değil araçtır. Amaç Gelibolu ve Truva’dır. Amaç kurvaziyer turizminin geliştirilmesidir. Bunları geliştirdiğiniz takdirde o zaman birileri gelir burada turizmi geliştirir. Turizmcilik gelişirse, ama Çanakkale’deki otelciler ama dışarıdan gelecek yatırımcılar Çanakkale’de otel yapar. Bu turizmin gelişmesiyle alakalı bir durum. Otel yapıldığı zaman turizm gelişmiyor.
 
Olay: Çanakkale’de yeni otellere ihtiyaç var mı?
Kutsi Arpacı: Şunu söyleyebilirim 365 günün 60 günü için ihtiyaç var. Geriye kalan 300 gün için çözüm bulabiliyorsanız olabilir. 60 gün için otel yapılabilir ama geriye kalan 300 günü ne yapacağız? Özellikle otelcilik bir mal satışı gibi değildir. Kaç odanız varsa o kadar satış yapabilirsiniz. Herkes bu 60 gün için otel soruyor. Geriye kalan 300 günde kapımızı çalan yok. Bazı günler kapıdan içeriye giren yok. Bu 60 güne bakarak otel ihtiyacını herkes kendi değerlendirsin. Düzen bu. 60 gün için ihtiyaç var, 300 gün için yok. Bunun cevabını ticaret bilen insan verebilir.
 
 
Olay: Otelciler arasında rekabet var mı? Bu rekabet fiyat rekabeti mi?
Kutsi Arpacı: Bizim aramızda çok iyi bir dostluk var. Çanakkale’nin şansı buradaki otellerin sahipleri ile işletmecileri aynı. Bu bir avantaj getiriyor. Tabi ki tatlı bir dostluk ve rekabet var. Ama bu anladığımız tarzda bir rekabet değil. Çünkü doluluk olduğu gün hepimiz dolabiliyoruz. Geriye kalan günlerde herkesin kendi misafirleri var düzenli gelen. Sadece onlara hizmet verebiliyor. Şirketler, pazarlamacılar düzenli gelen turlar belli oranlarda doluluk sağlıyor. Fakat fiyat rekabeti yok diyemeyiz. Fiyatlarımız çok düşük. 3 yıldır aynı seviyede. Çanakkale’nin fiyat kalite oranı çok düşük. Yani kalitesine göre, hizmet standardına göre, tesis standardına göre fiyatı çok düşük. Bundan ötürü Çanakkale’de kendi aramızda bir işbirliğimiz var bile diyebilirim.
 
Olay: Otel ve Cafeka kurumsal birer işletme mi? Yoksa birer aile işletmesi midir?
Kutsi Arpacı: Aile işletmesi değiliz. Kendi büyüklüğümüze göre kurumsalız. Düzenimiz ve kurallarımız belli.
 
Olay: Tekrar seçme şansınız olsa yine turizm sektörünü seçer miydiniz?
Kutsi Arpacı: Ben mobilya sektöründe de belli tecrübelere sahip oldum. Yaz dönemlerinde tatil beldelerinde çalıştım. Turizmin içinde de oldum mukayese ettiğim zaman turizmi yine tercih ederim. Ben işimi seviyorum zaten sevmesek bu seviyelerde ve bu başarıda olamayız.
 
Olay: Çanakkale’de ikamet edenlerin otelinize bir katkısı var mı?
Kutsi Arpacı; Cafeka’nın misafir kitlesinin yüzde 85’i Çanakkale’de yaşayanlar ama otelde böyle bir durum yok. Çanakkale halkı, bizim işletme standardımızı Cafeka ile beraber gördü. Aslında biz kuruluşumuzdan itibaren Cafeka standardında bir otel işletmeciliği yapıyoruz. Ama Çanakkale’de yaşayanların otele ihtiyacı olmadığı, gelip kalmadığı için bizim hangi standartlarda iş yaptığımızı tabi ki görme, test etme şansı olmadı. 2006 yılında hizmete açtık Cafeka’yı o zamandan bu yıllara bizim hangi standartlarda iş yaptığımız Cafeka aracılığı ile görülebiliyor. Oteli de aynı standartlarda işletiyoruz.
 
 
Olay: Turizme dair yapsaydım ya da yapılsaydı çok iyi olurdu dediğiniz bir proje, bir fikir var mı?
Kutsi Arpacı: Bizim büyüklüğümüzdeki oteller için söylersek otelimizin küçüklüğünden dolayı sıkıntı yaşıyoruz. Daha büyük bir otel yapmak isterdim. Bizim büyüklüğümüzdeki işletmeler istenilen verimde çalışamıyor. Bu işin 80 oda ve üstü olması gerekiyor. 80 odanın altı artık bu dönemki marjlarda bu dönemki yapılarda çok sürdürülebilir değil. Yapabilseydim şehrin merkezine yat ve kurvaziyer limanını yapmak isterdim. Bu şehirde tartışılıyor. Ama biz gemiyle ve tekneyle seyahat eden kişilerin beklentisine bakmaksızın kendi kişisel fikirlerimizi ön plana çıkartıyoruz. Gemiyle ve tekneyle seyahat eden kişinin nereye inmek istediğine ve nereye yapılırsa Çanakkale’ye uğrayacağına kimse bakmıyor. Biz kurvaziyer limanını kendimiz için yapmayacağız. Gemiyle ve teknesiyle gelen kişilerin Çanakkale’ye uğraması için yapacağız. O zaman bu kişilerin ve acentelerin beklentilerine hitap etmek gerekiyor. Onlarında Çanakkale’nin merkezine inmek isteyeceklerini görüyoruz. Bakın Çeşme de yapılan marina en basit örnektir. Özellikle marina için söylüyorum, şehrin içerisine yapılmış şehirle bütünleşmiş, insanlar teknesini terk etmiyor. Siz Kepez bölgesine yaptığınız takdirde kişiler Kepez’den çıkıp Çanakkale’ye gelmeyecek. Eğer siz o bölgede ayrı bir yapı oluşturalım diyorsanız o da çok uzun yıllar alacak. Çünkü teknesiyle gelen adam o bölgedeki yapıya gelip oraya yanaşıp da kalmaz. Sadece teknesiyle gelecek kişinin tercih edeceği yer Çanakkale’nin Kordon’u. Kepez’de teknesinin bırakıp da Çanakkale’ye geleceğini düşünüyorsanız bu çok zor. Böyle bir şey mümkün değil. Yapmış olduğunuz proje için talep edenlerin ne talep ettiklerine bakarak hareket etmelisiniz. Ben kendi istediğim oteli yapmıyorum. Misafirin istediği oteli yapmaya çalışıyorum. Sizde kendi istediğiniz marinayı yapmaya kalkarsanız beklediğinizi bulamazsınız. Ben kendi istediğim standartlarda değil misafirin istediği standartlarda bir tesis yapıyorum. Çanakkale’de kendi istediği marinayı yaparsa işin sonu hüsran olacak. Gelen misafirin istediğini yaparsa istediği kazancı o zaman elde edebilecek. Şu anda Çanakkale’nin merkezinde bulundan Truva Atının filmde kullanılan atın, bu kadar kolay bu kadar ucuz ve hiç zamanını almayacak şekilde bu kadar şehrin merkezine konulmasını yanlış buluyorum. Turizm gelen insanın zamanını ve parasını kendi isteğiyle almak sanatıdır. Bu bütün her yerde böyledir. Eğer bunu başarabiliyorsanız turizm yapıyorsunuz. Eğer bunu yapamıyorsanız işte geliyor ve geçiyor. Ne demek bu Gelibolu Yarımadasına gelen turistlerin ne zamanını ne parasını alamıyorsunuz. Tahta Atı, 18 Mart tepesinin en üstüne çıkartırdım. Orada o atı ışıklandırarak aynı Abide ve Dur yolcu gibi geçen gemilerin Truva’nın ve Truva Atı’nın Çanakkale’de olduğunu özellikle Yunanistan’da olmadığını gösterirdim. Bazı kesimler hala Truva`yı Yunanistan’da sanıyor. Truva Atı`nı geceleri çok güzel bir şekilde ışıklandırarak bedava çok kolay bir yolla reklam yapmış olurdum. Çanakkale’ye gelmiş olup da filmin atını görmeyen yok. Ona bu kadar ucuz ve bu kadar kısa zamanda ulaşılmasını değiştirirdim. En az yarım saatini, bir saatini almasını sağlayacak şekilde yerini değiştirirdim. Cumhuriyet Meydanı’ndaki topun yeri doğru değil. Top sadece savaş alanında olmalı. Şehrin merkezinde böyle bir topun olması Türk kimliğine uygun bir yapı değil. O yüzden bunu buradan kaldırırdım. Böyle bir görüntü vermemize gerek yok. Gelen turistin o toptan bile tedirgin olabileceğini düşünmemiz gerekiyor.
Paylaş