havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Üniversite giriş sınavları kaldırıldı! 17.03.2010

1980

Ancak parası olanlar için. YÖK’ün sitesinde yayımlanan yönetmeliğe göre, KKTC dışındaki yabancı ülkelerden birinden lise diploması alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrenciler, istediği üniversitenin istediği bölümüne sınavsız girebilecek. YÖK bu kararı ile yine çok tartışılacak. Böyle bir karar toplumda gelir dağılımı noktasındaki eşitsizliklerin yoksullar aleyhine yeni bir açılımıdır. 

Bu uygulamadan kimler faydalanabilecektir.

Öncelik ile parası olanlar.

Parayı bastırıp yurt dışında çocuklarını okutacak aileler sınav engelini böylece aşmış olacaklar.

Bir alanda daha yaratılan imkan var ki; sonuçları itibarıyla çok daha tehlikeli…

Bildiğiniz gibi yurt dışında yaygın olan Fettullah okulları için bu karar sonrasında şimdi yurt içinden yeni talepler ortaya çıkacak; bu kapsamda yeni ilişkiler ağı meydana gelecektir.

Ayrıca ülkemiz insanı oldukça girişimcidir!

Şimdi yeni bir sektör hemen gelişecek veya özel dershaneler yeni açılımlar yapacaklardır.

‘Yurt dışında lise öğrenimi’ konusunda yeni sektör oluşacaktır.

Sonuçta eğitimdeki fırsat eşitsizliği daha da şiddetlenecektir.

 

16 Mart katliamını unutmadım.

32 yıl önce 16 Mart günü, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde bomba atılarak ve silahla taranarak 7 öğrenci öldürülmüş, 41 öğrenci yaralanmıştı.

O yıllarda bende İstanbul da lise eğitimi mi sürdürüyordum.

Katliam sonrasında önce İstanbul Üniversitesi işgal edildi.

Bir akşamlık işgal sonrasında İstanbul’un dört bir yanından gelen öğrencilerin katılımları ile kitlesel bir öğrenci yürüyüşü ile katliam protesto edildi.

Sonrasında her 16 Martlarda protestolar sürdürüldü, sorumluların bulunması, cezalandırılması talepleri ile kampanyalar düzenlendi.

Bugünlere geldiğimizde sorumlular için açılan dava zaman aşımı nedeniyle rafa kaldırıldı.

Katliam ile ilgili dava ilk olarak 1978 yılında açıldı.

5 Yıl sonrasında delil yetersizliğinden sanıkların beraatı ile sonuçlandı.

Ancak o gün katledilen ve yaralanan öğrencilerin arkadaşları olan avukatların ısrarı ve yeni delillerin bulunmasıyla 1992`deki başvuru üzerine 1995 yılında dava tekrar açıldı.

Davanın yeniden açılmasında katliama adı karışan Zülküf İsot`un Elazığ`da yine olayın faillerinden Latif Aktı tarafından öldürülmesi üzerine, Zülküf İsot`un babası, annesi ve kız kardeşlerinin yeni bilgiler vermesi etkili oldu. Böylece eski polis memuru Mustafa Doğan ile Latif Aktı ve Özgün Koç, “taammüden adam öldürmek ve yaralamak” suçlarından yargılanmaya başladılar.

Davanın en önemli aşaması ise, büyük çaba sonucunda mahkemenin ara kararıyla yargılamanın “adam öldürme davasından” çıkarak “kontrgerilla davasına” dönüşmüş olmasıydı. Böylece 16 Mart katliamı davası, Türkiye`nin ilk kontrgerilla davası oldu, ancak orada da kaldı.

Dava bir şekilde zaman aşımı sürecine evrildi.

Beklenen zaman aşımı kararı 20 Ekim 2008 tarihinde yani Ergenekon davası başladığı gün verildi.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi`nin 21 Ocak 2010`da yerel mahkemenin verdiği kararı onaması ile zaman aşımına kurban gitti.

Bugün faili meçhul, kontrgerilla tertipleri ile yaşamını yitirmiş yüzlerce insanımızın sorumluları ile hesaplaşılmaktan özellik ile kaçınılmakta, bir yandan da bazı siyasi çıkarımlar için hesaplaşılıyormuş gibi yapılmakta.

Darbeler noktasındaki tartışmaların gerçeği de bu temeldedir.

YÖK’ün aldığı karar beni biraz eskilere götürdü.

Bir kez daha ülkemizde yaşanılan acı gerçekleri sizler ile paylaştım.

 

Sermet ATADİNÇ