havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Son Firavun`un Çırpınışları!..

2604

Mısır’da olup bitenleri, yaşananları özetlemek gerekirse; halk artık  ‘’eskisi gibi’’ yönetilmek ‘’ istemiyor, yönetenler ise Mısır halkını ’’eskisi gibi’’  eski yöntemlerle yönetemiyor…
Hüsnü Mübarek son otuz yıldır Mısır’ı tıpkı firavunlar gibi, onlara özenerek ve öykünerek baskı ve zulümle yönetti, yönetmek istedi…
Kendilerini kutsal, tanrısal, MÜBAREK addeden ve bunu Mısır’ı yönetmenin en temel gücü olarak gören, gösteren firavunlar, bütün tarihleri boyunca zulmün ve barbarlığın bir coğrafyaya egemen kılınmasını sağladılar…
Yaptırdıkları piramitlerle, sanki yaşadıkları ve yaşattıkları bir tarihi dönemi, simgeleştirmek istediler…
Kölelerin ve köleleştirdikleri bir halkın emeği, alınteri ve kanları üzerinden sürdürdükleri saltanatlarını bir anlamda anıtlaştırarak, günümüze ve izleyicilerine miras bıraktılar…
Hüsnü Mübarek ise besbelli ki firavunları iyi öğrenmiş ve yine besbelli ki kendisini Mısır’ın yeni firavunu sanmış…
Son otuz yılda yarattığı toplumsal piramitle, halkın emeğini, alınterini, yarattığı zenginlikleri baskı ve zulümle, zorbalıkla piramidin en tepesindeki bir avuç asalak zümreye aktarmıştır.
Geniş halk yığınlarının oluşturduğu, piramidin en geniş tabanı açlık, sefalet, hastalıkla, eğitimsizlikle boğuşurken, piramidin en tepesindeki Hüsnü Mübarek ve bir avuç zorba ihtişam, debdebe ve lüks içinde hayat sürmüştür…
Mübarek ve tepedekiler eşitsiz, adaletsiz bu düzeni, zulüm ve zorbalıkla sonsuza kadar sürdürebileceklerini sanıyorlardı…
Nil Nehri’nin cömertliğini, bereketini tıpkı firavunlar gibi ve yine sonsuza kadar talan edebileceklerini umuyorlardı…
‘’Artık yeter’’ dedi Mısır halkı…bıçak kemiğe dayanmıştı…
Tıpkı Nil’in damlalarının damlalara dokunuşu, damlaların damlaları itişi, kenetlenişi ve denizlere akışı gibi; Mısır halkı da yaşlı, genç, kadın, çocuk birbirlerine dokunarak ellerini, kollarını, güçlerini birleştirerek, Tahrir Meydanı’na akarak devasa bir okyanus oluşturdular…
Başkaldırının ve isyanın büyük ve görkemli okyanusunu oluşturdular!...
Eşit ve özgür bir Mısır!...İnsanca yaşanacak bir ülke!...Köleliğe ve zulme son!...Firavunlara hayır!...diye haykırdılar,haykırıyorlar…
Tahrir Meydanı’nı dolduran milyonlar, yalnızca Mübarek rejimini alt üst etmediler, etmiyorlar…
İslam toplumlarının, Arapların tarihsel, dinsel, geleneksel nedenlerle ayaklanamayacağını savunan, oryantalist paradigmaları da alt üst ettiler…
Aynı zamanda, BOP, GOP projesi de alt üst oldu.
Kısaca, çatışan tüm ulusal ve uluslararası güçler açısından konseptler değişmiştir.
Tahrir Meydanı’nda yeni bir Mısır yaratılıyor. Kendi gücünü fark eden milyonlarca halk yalnızca yeni bir politik tarzı şekillendirmiyor, yeni bir kültürün, yeni bir sanatın, yeni bir hayatın temellerini atıyor…
Başkaldıran bir halkın bizati kendisi, görkemli bir “sanat eserini” oluşturuyor, ve bunu tüm dünyaya sunmanın onurunu yaşıyor.
Tahrir meydanı bir kez daha gösterdi ki “ isyan” anı en büyük sanat eseridir.
 Bu başkaldırının, isyanın pratik sonuçları ne olursa olsun; bu eylemin değiştirici, dönüştürücü, ilerletici etkileri Mısır’ın geleceğine, özgürleşmesine yönelik derin izler bırakacak,  gelenekler oluşturacaktır…
Mübarek rejimi, halkın öfkesini dindirmek, yönünü değiştirmek, etkisizleştirmek ve isyan dalgasını bastırmak için tüm gücünü, olanaklarını, araçlarını, oyunlarını ve hilelerini sahneye sürmektedir…
Dünyanın diğer zorbalarından ve kan emicilerinden destekler ve akıllar almaktadır…
Ama nafile Son Firavun’un saltanatı çökmekte Mübarek rejimi sallanmaktadır. Şimdi can havliyle bu çürüyen sistemi korumak için her yolu denemektedir…
Hiçbir şey, hiçbir güç bu akışı durduramayacak!... Kurulan barikatlar bu dalganın önünde birer birer parçalanacaktır!...
Mısır halkına ‘’gazanız şimdi mübarek olsun’’ diyeceğimiz günler yakındır…
Nil nehri tersine akıyor; güneyden kuzeye doğru…damlalar damlaları ilerletiyor, dalgalar dalgalarla buluşup kıyılara ve oradan denizlere ulaşıyor…
Mısır halkı, Nil’den esinleniyor, Mısır ve Arap halkları üzerine söz söyleyenleri ters köşeye yatırarak doğruları gösteriyor, Nil’in bereketine ve cömertliğine sahip olmak istiyor…
Ve Nil vadisinde, Tahrir Meydanı’nda yeni bir tarih yazılıyor…
Son Firavun’un saltanatı sarsılıyor; yıkılış anı yaklaşıyor…

Not: Bu yazı Hüsnü Mübarek’in istifasından önce yazılmıştır.