havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Sermaye, yatırım ve Çanakkale…

2756

Çanakkale’de özellik ile sanayi işletmelerinin süreç içersinde bir bir kapandığı, devam edenlerinde özellik ile finansal sorunlar nedeniyle tam kapasite ile çalışamadığı günümüz kriz koşullarında Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Baydok’un sözleri gündeme damgasını vurdu. Baydok tarafından gündeme getirilen “Çanakkale mevduat zengini, bu sermayesini yatırıma dönüştürmeli, krize rağmen ekonomik durumunun iyi olduğu” şeklindeki tespitlerin geçerliliği konusu sorgulandığı zaman Çanakkale gerçekleri ile örtüşmediğini söyleyebiliriz. Çanakkale, yatırım atmosferindeki sorunlar nedeniyle uzun yıllardır var olan yatırımlarının kapandığı, faaliyetlerini sürdürenlerinde kan kaybederek mevcudiyetlerini sürdürdüğü, önümüzdeki süreç içinde, ciddi bir yatırım hamlesinin ufukta gözükmediği bir görüntü vermektedir.  
Baydok “mevduat zengini” tespitini dayandırdığı temel verileri açıklamadığı için buradan hareket ile sermaye birikiminin Çanakkale fotoğrafını göremiyoruz.
Böyle olunca da Çanakkale’de bankalarda park etmiş sermaye yapısı konusunda, sonuçları itibarıyla Baydok kadar direkt sonuç mesajları  verebilmek o kadar kolay değil
Baydok, kendisinin yönetiminde olduğu finans kurumunun verileri ile hareket ediyor ise bir başka gerçeği de gündeme getiriyor olabilir.
Baydok’un tespitleri, Türkiye Finans Katılım Bankası Çanakkale Şubesinin verilerine dayanarak yapılan bir tespit ise,’fotoğraf daha farklı bir görüntü vermektedir’ yorumu da ayrıca dikkate alınmalıdır.
“Mevduat zengini Çanakkale” tespitinin açılımı noktasında bilgi sahibi olmadığımız için konuyu birkaç boyutta irdeleyelim.
Her şeyden önce,  bu park etmiş sermayenin nicelik dağılımı nasıldır?
Ciddi yatırımları finanse edecek kapasitede tek elde toplanmış mevduat miktarları var mıdır, var ise hangi boyuttadır?
Ciddi yatırımları finanse edecek bir kapasite olup da,  yatırıma dönüşmüyor ise bu konudaki sorunlar neler olabilir ?
2008 yılı sonu itibarıyla mevduat miktarı Çanakkale’de  1.433.381 bin TL iken, kullandırılan kredi miktarı 1.358.041 bin TL olduğu düşünülür ise Baydok’un “mevduat zengini Çanakkale” tespiti biraz tartışmalı bir hal kazanmaktadır.
Çanakkale’deki  mevduat  bu veriler itibarıyla krediye dönüşmüş durumdadır, bu kapsamda park etmiş bir sermaye söz konusu değildir.
Bütün bunlar analiz edilmesi gerekli konulardır.
Şunu unutmayalım ki yatırım için sadece sermaye, yeterli bir kriter değildir.
Sermaye dışında emek, teknoloji ve yatırım ikliminin diğer koşulları ile entegre olmuş şartlar yatırım davranışını belirler.
Eğer, bankalarda  park etmiş sermaye nicelik itibarıyla yatırım için  uygun miktarlarda olup bugün yatırıma dönüşmüyor  ise, yatırım için diğer koşulların irdelenmesi hayatiyet kazanmaktadır.
Makro düzeydeki birtakım şartların uygunluğu kadar, kent bazında bir takım koşulların da  optimal olması yatırım için önemlidir.
Kapitalist toplumlarda sermayenin tek amacı vardır; kar etmek.
Kar elde etme noktasında olumluluk görmeyen hiçbir sermayedar  sermayesini reel yatırımlara yöneltmez, başka alternatifler ile hareket eder.
Mevduat zenginliği noktasındaki esas üzerinde durulması gerekli durum, küçük veya orta düzeydeki birikimlerin durumudur.
Bu konudaki gelişmeyi belirleyecek bir başka gerçek daha vardır.
Kapitalizmin kriz koşullarında ve vahşi kapitalizmin küçük ve orta ölçekli sermaye üzerinde tehdit olduğu ekonomik sistemlerde küçük ve orta ölçekli sermayenin yatırıma dönüşmesi eğilimleri son derece muhafazakarlaşır.
Çünkü sistem her an kendisini yok edebilecek gelişmeleri bağrında taşır.
Ayrıca bu gelişim için bu sermayenin bir araya gelip birlikte hareket edebileceği zeminlere ve yatırım davranışlarına  ihtiyaç vardır.
Bunun için kentlerin bu konudaki performansları, bu alanda yarattıkları başarı öykülerinin teşvik edici olması önemlidir.
Bu alanda kentimiz maalesef bir başarı öyküsü oluşturamamış, bu konudaki girişimlerde başarısızlık ile sonuçlanınca, bu alanda kısa zamanda bir araya gelip oluşturulacak  girişimlerin kentimizde şansı yoktur.
Güç birliği projesi ile başlayan deneyim başarısızlık ile sonuçlanmış, Barış Şarabı projesi ile bir araya gelen yatırımcıların daha sonra projeden vazgeçmeleri bu konuda yaşanılan yakın zamandaki olumsuz deneyimlerdir.
Eğer makro koşulların uygunluğu konusunda bir iklim gelişir ise bu kötü deneyimlerin etkisinden kurtulacak başarı öykülerine ihtiyaç duyulacaktır.
Keşke, Baydok  bu konuda deneyimleri vardı  ise; bunları paylaşsaydı, ya da böyle bir başarı öyküsü için önerilerini daha kapsamlı olarak aktarabilseydi.
Tüm bunlar sonrasında Baydok’un Çanakkale değerlendirmeleri çok objektif olmamıştır.
Genel ve yerel koşulların sorunlar ile yoğunlaştığı bir süreçte,  Çanakkale ekonomik gelişimi için çok fazla bir yol alamaz.
Bu gerçek bizlerin iradesinin dışında kapitalist sistemin bir sonucudur.
Çanakkale’nin gelişimi için; klasik yatırım mantığının dışında, Çanakkale değerlerinin sermaye olarak kullanıldığı, yatırımcı profilinin; özellik ile 3. sektör olarak adlandırılan sivil toplumun içinde yer alacağı organizasyonlar ile şekilleneceği, yeni tipte yatırım politikalarına  ihtiyacı vardır.

Sermet ATADİNÇ