havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Sanki Misyoner!...

2796
‘’ Herkesi kör, alemi sersem sanmak!...’’işte buna denir…
17 Şubat Perşembe günü Maden İşleri Genel Müdürlüğü Koordinasyon ve Daire Başkanı Mehmet Tombul ile bazı bürokratlar ÇTSO ile bir toplantı düzenledi. Konu Kaz dağlarında siyanürle altın çıkarma…
Bay Tombul sanki kendisinden başka hiç kimse, hiçbir şeyi bilmiyormuş gibi bol keseden atıp tuttu…
Siyanür ‘ün kerametini öve öve bitiremedi…
Neredeyse her sabah, kahvaltıdan önce bir kaşık siyanür içerseniz sağlığınıza iyi gelir demeye getirdi…
Sanki yöre belediyeleri, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek odaları ve en önemlisi üretici köylüler bugüne kadar boşuna konuşmuşlar, boşuna tepki göstermişler gibi sözde; argümanlarla, tüm bu çevreleri ikna edebileceğini sandı…
Mehmet Tombul konuşmasında M.Kemal den alıntılar yaparak, Kaz dağlarının imha fermanına meşruiyet kazandırmaya çalıştı…
Ülke yararı, ekonomik çıkarlar gibi eski söylemleri yenileyip durdu…
Ayrıntıya girmeden şunu söylemeliyiz; Kaz dağlarından çıkarılacak altınlar, ülke ekonomisine ‘’katkı’’, çekirdek parası kadar bile değildir…
Herkes biliyor ki çıkarılacak altından aslan payını uluslar arası tekeller kazanacaktır…
Aslında Çanakkalelilerin tamamına yakını oynanan oyunları, kurulan tezgahları ve siyanürün çevreye vereceği tahribatı çok iyi biliyor…
Şimdi dönelim Bay Mehmet Tombul’un söylediği başka bir söze; ‘’iş güvenliği ve örnek alınacak farklı kültür” yaratılacakmış…
Tamda iş güvenliğinden söz edilirken, Afşin’de dokuz işçinin göçük altında olduğunu  ve öncesindeki ölümleri bu yetkili unutmuştu herhalde…
Ve yine sanki bay Tombul Maden İşleri Genel Müdürlüğü Koordinasyon ve Daire başkanı değil de Koza altın işletmesinin sözcüsü…
Bugün özellikle maden işletmelerinde, iş güvenliğinden söz etmek için insanın ya dünyadan bihaber olması gerekir ya da aklını ve vicdanını yitirmiş olması gerekir…
Havayı, suyu, toprağı ve bir bütün olarak çevreyi zehirleyip, tahrip edenlerin güvenlikten, iş güvenliğinden söz etmeleri, olsa olsa bir iki yüzlülük olabilir…
Halkı kandırma çabası olabilir…
Siyanürle altın çıkarılması, dünyadaki ve ülkemizdeki örneklerinde olduğu gibi yalnızca bugün için değil, gelecek için de  güvenli bir yaşamı tehdit eden, tehlikeye düşüren sonuçlar doğurmuştur/doğuracaktır…
Bir başka söz ise ‘’örnek alınacak kültür’’ müş!...
Şimdi soralım; yalnızca kar  hırsı  ile gözü dönmüş, uluslar arası tekellerin, modern barbarların bir  ülkeye sunacağı örnek kültür ne olabilir?...
İnsana ve doğaya ait, bir bütün olarak hayata ait, bu yağmacılar hangi örnek kültürü sunabilirler?...
Bunu söylemek eğer gaflet değilse, ancak bir misyonerin işi olabilir…
Uluslar arası tekeller girdikleri ülkeye ancak ve ancak; yağma, talan, boyun eğme kültürünü(!) götürebilirler, götürmek isterler…
Çanakkalelilerin emperyalist tekellerden alacakları, öğrenecekleri hiçbir kültür yoktur ve olamaz.
Asıl, yasal görev ve yetkilerini unutarak altın tekellerinin sözcülüğüne soyunanların, misyonerliğe öykünenlerin Çanakkale’nin tarihinden ve kültüründen öğrenmeleri gereken çok şeyin olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz…
Yineleyelim yalnızca Çanakkaleliler ve güney Marmaralılar değil, bu ülkenin aydınları, yazarları, yurtseverleri, Kaz dağlarının siyanürle zehirlenmesine, hazırlanan imha planlarının uygulanmasına karşı olmaya devam edeceklerdir…
Altın tekelleri adına misyonerliğe soyunanlar bu gerçeği değiştiremezler…
Kaz dağlarını savunmak ana yurdu savunmaktır…
Bu, böyle biline…