havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Pehlivaaan… Pehlivan!...

2538
Biz, pehlivanları severiz.Tarihimiz ünlü pehlivanlarla doludur. Koca Yusuf,Kel Aliço, Gazanfer Bilge,Ahmet Ayık,Mahmut Atalay, vb…  gibi nice namlı pehlivanlar yetiştirmiş bir milletiz.
  Onun içindir ki,pehlivan tefrikalarına pek meraklıyız.Eskiden gazeteler aylarca süren,ilginç “pehlivan tefrikaları” yayınlardı.Büyük bir zevkle okunan bu “tefrikalar” kahvehanelerin ve evlerin baş sohbet konuları yapılardı…
  Tabi, bu pehlivanlık hikayeleri,bu denli yaygınlaşarak, halkın diline düşünce;siyaset erbabı durur mu hiç, “Cingöz Recai” misali,her şeyi  “pehlivan tefrikasına” çevirerek,medya aracılığı ile ekranlardan evlerimize servis yapmaya başladı…
  Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de bu “minval üzre” günlerce “tefrikalar” halinde sunup durdular!...
  Biz halk olarak,tıpkı minderde el-ense çeken pehlivanları izleyen taraflardan birisini alkışlamaya taraf olmaya hatta,bütün dertlerimizi,sorunlarımız bir yana bırakarak ikiye,üçe bölünmeye yönlendirilmek(daha doğrusu yedeklenmek)istendik.
  Pehlivanlara alkış gerek,tezahürat gerek;işsizliğimizi,sefaletimizi bir yana bırakarak,hançeremiz yırtılıncaya dek bağırmalıyız; “yaşa,varol,nurol…Pehlivaaan,Pehlivan! diye…
  Cazgırlara kulak vermeliyiz.
  Yoksulluğumuzu,yoksunluğumuzu unutmalıyız.
  Cazgırların bir işareti ile;laik,anti-laik diye bölünmeliyiz!... “Oralarda” kapışan pehlivanlar için hop oturup,hop kalkmalıyız!Yırtınmalıyız,cazgırların sesine uyarak;pehlivana alkış gerek,tezahürat gerek!...
  Açlığımız,sefaletimiz ne ki;canımız feda olsun pehlivanlara!...
Şu sese kulak verin; “…ezdirme kendini pehlivan!” diyen sese…Unutun her şeyi !...
O ses olmadı mı,öteki sese kulak verin; “…işte meydan,kim pehlivan…” diyen sese…
  Dünü unutun,bu günü unutun,yarını unutun!...Vazgeçin hayatınıza dair ne varsa her şeyden!...
  Bu minderin pehlivanları nasılsa kaybetmeyecek bu güreşi…Kaybeden olsa bile üzülmeyin.Yeniden,yeniden çıkacaklar mindere…Alkış isteyecekler,tezahürat isteyecekler…
  Boşuna dememişler; “Yenilen pehlivan güreşe doymaz!” diye…
  Onlar adına üzülmeyin,gözyaşı dökmeyin;onlar usta pehlivanlardı,nasılsa bir yolunu bulup;senin,benim,onun sırtını mindere yapıştırmanın ve topumuzun sırtına binmenin maharetini göstereceklerdir!
  Tarih böyle yazılıyor işte!...
”Kendi pehlivanına” sahip olamayanlar, “kendi tefrikasını” yazmayanlar;kendine yabancılaşmış pehlivanları(!) alkışlamak ve “kendisinin olmayan” tefrikaları dinlemek zorunda kalırlar, kalmışlardır!...