havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Dünya barut kokuyor

2047
Dünya barut kokuyor…
Çeşitli coğrafyalarda, yetmişin üzerinde savaş ve çatışmalar devam ediyor.
Ölüm, hastalık, yoksulluk ve sefalet, doğanın ve insanlığın tahribatı, yıkım  günlük, sıradan olaylar halini almış. İnsanlığın, tarihsel olarak yarattığı birikimler, kültürel eserler yağmalanıyor, yok ediliyor...
Hayatın ‘mezar kazıcıları’, durmadan ölüm çukurları kazıyor…
Tekellerin, özellikle silah tekellerinin kirli ve kanlı servetleri katlanarak büyüyor…
Oysa, daha yirmi yıl kadar önce, SSCB’nin dağılması ve simgesel olarak Berlin Duvarı’nın yıkılması ile artık savaşların sona erdiğini… silahlanmanın gereksizleştiğini… kapitalizmin insanlığın tüm sorunlarını çözeceğini… v.b., v.b. iddia ve ilan ediyorlardı.
Kısacası, kapitalizmin ideologları ve her soydan sözcüleri, bilinçli olarak, silahlanma yarışını ve hatta savaşları iki kutuplu dünyanın varlığına, daha açıkcası sosyalist sistemin varlığına bağlıyorlardı.
Konu, daha derinleştirilerek uzatılabilir ama gereksiz.
Çünkü, SSCB’nin dağılmasına ve dünyanın tek kutuplu(!) hale gelmesine(!) rağmen ne savaşlar sona erdi, ne de silahlanma ortadan kalktı…
Dünyanın yaşadığı son yirmi yıllık süreç; tüm burjuva iktisatçıların ve küreselleşmeci ideologların söylemlerini birer birer çürüterek geçersiz kıldı…
Çünkü, savaşın ve silahlanmanın kaynağı emperyalist/ kapitalist sistemin kendisidir.
Savaş, bir politikadır; politikanın ‘şiddet araçları’ ile devamıdır.
Yağma, talan ve sömürü politikaları, dünya ölçeğinde devam ettiği sürece, savaşlar  ve silahlama kaçınılmazdır.
‘Savaşsızlık’ dönemleri, geçici ‘ateşkes’ durumları, barış olarak veya savaşların artık olmayacağı anlamına gelmez…
Bu süreleri, ‘savaş merkezleri’ cephe gerilerini tahkim etme, lojistik ihtiyaçlarını karşılamak için değerlendirdikleri bir hazırlık dönemi olarak geçirirler.
Savaşların bütünüyle ortadan kalkması; ancak savaşı doğuran sömürü ve yağma sisteminin ve onun üzerinden şekillenen politikaların ortadan kalkmasıyla gerçekleşebilir.
Bu nedenle barış için verilen mücadele, sömürü sisteminin/ sistemlerinin ortadan kalkmasını hedeflemediği sürece kalıcı sonuçlar elde edilemez.
Konuyu bitirmeden, bir başka noktanın altını çizmekte yarar var…
Evet, gerçek anlamda dünya iki kutupludur.. Birinci kutup; emeğin, emekçilerin, ezilen halkların, ulusların ve bu safta olanların oluşturduğu kutup! İkincisi ise sermayenin, tekellerin, emperyalistlerin ve onların safında olanların oluşturduğu kutuptur.
Savaşın ortadan kalkmasını, barışın gerçekleşmesini ve bir bütün olarak, hayatın geleceğini bu iki farklı dünyanın, iki farklı gücün arasındaki mücadele belirleyecektir…