havadurum
Yusuf Sonkurt

yusuf@canakkaleolay.com

DENİZ YOLLARI

1498
   70 yıldır Çanakkale’de oturan kişi olarak, toplu taşımacılığın tatlı ve keyifli ve de zorlu yanlarını yaşayan kişi olarak, karayolu ulaşımı halen yarım ülkemizin son vilayeti olma özelliği, mutlu yaşamamıza neden oldu. 3 günlük tatilde Çanakkale’mizin yapısı, dokusu, kokusu ve huzuru bozuluyor.
                1940’lı yıllarda Çanakkale-Balıkesir karayoluyla Bursa, İstanbul, İzmir’e ulaşabilirdik. Ayvalık’a Ülgen Vapuru, Kemal, Saadet İstanbul- Gelibolu-Çanakkale haftada bir gün deniz ulaşımıyla gerçekleştirilirdi, bir de İzmir-Çanakkale-İstanbul arası Ege, Tırhan, Marakaz gibi yolcu gemileri gece saat 23.00 gibi limana demirler, motorlarla gümrük iskelesinden yolcular taşınır, Avara Ahmet Kaptan gemi iskelesini kucaklayıp bırakırdı, lise öğrenci yıllarım şöyle geçti.
                1950’li yıllarda Gemlik ve Ayvalık isimli gemi otobüsleri Çarşamba ve cumartesi günleri saat 8,00 de Tophane rıhtımından kalkar akşam saat 8.00 de Çanakkale’ye ulaşır, ertesi günü İstanbul’a dönerlerdi. bu gemilerin kamara ve yatakları yoktu, yalnız salon, 4 kişilik bir masa etrafında otobüste oturur gibi 12 saat üniversiteye gidiş ve dönüşler böyle geçti.
                1960’lı yılların başında 27 Mayıs Askeri yönetim zamanında Çanakkaleli orgeneral Haydar Saltuk Paşa’nın desteğiyle Çanakkale – İzmir, Çanakkale-İstanbul karayolları yarım-yamalakta olsa açıldı. İnsan ve yük taşımacılığı başladı.
                Karayolu taşımacılığı yollarımızın yetersizliği, yakıt yedek parça, taşıtların katma değeri olarak dışa bağımlı ve de trafik kazalarının pek çok canı aramızdan alıp götüren dünyanın önde gelen ülkeleri arasında olmamıza neden olmaktadır.
                Haftada bir veya iki günde olsa Çanakkale-Gelibolu-İstanbul sürat gemileriyle ulaşım sağlanması biz sahil insanını hem mutlu eder, hem de toplu taşımacılığa hizmet edilmiş ve ekonomik davranmış oluruz.
                Son yıllarda deniz yolu taşımacılığı araba vapurlarıyla sınırlandı, bu birazda bizlerin deniz ile barışık olmadığımızdan kaynaklanıyor. Gençlerde sörf, deniz, motosikleti, yat tekne gibi pahalı uğraşları tercih ediyorlar, denizi sevdirmek uğraş ister, eğitim ister.
                Şen ve esen kalın.