havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Darbe Kültürü ve Yeni Anayasa

2175
Yeni Anayasa tartışmaları, beraberinde darbe ve darbecilik olgularını da yeniden gündemin ilk sıralarına çekti.
Yapılan tartışmalar, ileri sürülen görüşler, başka şeylerin yanı sıra “darbe kültürü” nün aşılması, aşındırılması ve hatta tasfiye edilmesinin yolunu açması bakımından önem taşımaktadır.
Halk iradesine dayanmayan ve yalnızca silah zoru ile iktidarı ele geçiren cuntacılar, yalnızca toplumu militarize etmekle, yönetimlerinin kalıcı olamayacağını bilirler.
Toplumsal militarizasyon darbe ve darbecilere meşruiyet ve kitle desteği sağlamaya yetmez.
Bu nedenle merkezinde cuntanın olduğu darbeciler çevresi; bir yanı ile toplumsal destek yaratmaya çalışırken, bir yanı ile de toplumda bir darbe kültürü yaratmayı hedeflerler.
Daha basit ifade ile; toplumsal sorunların keskinleştiği dönemde, çözümsüzlüğün ülkeyi sarıp sarmaladığı anlarda “asker gelir bizi kurtarır” anlayışını yaygınlaştırmak ve derinleştirmek, halkın bilincine yerleştirmeye dayalı bir darbe kültürü!..
“Darbe kültürü” diye ifade etmeye çalıştığımız kültür, özü bakımından burjuva egemenlik sisteminin yönetme kültürünün özel bir biçimi olarak, halka kabul ettirilmek istenen ve yine halka yabancı, onun sosyal, toplumsal, politik reflekslerini bozan bir tutumdan, algıdan başka bir şey değildir.
Bu durumu yaratma, bu kültürü(!) inşa etmede darbecilerin safında yer alan yazar çizer tayfası, iletişimciler ve iletişim araçlarına sahip olan çevreler, önemli rol üstlenirler ve üstlendiler.
Kısacası, darbe beklenticiliğini, toplumun bütün politik tutum ve reflekslerinin ilk sıralarına yerleştirmek, silahla elde edilen iktidarı kamu vicdanında meşruiyete ulaştırmak…
Bu nedenle “her on yılda bir darbe beklenticiliği” neredeyse toplumun, en azından bir kesimi tarafından, kadermiş gibi ifade edilir olmuştu.
Darbeciliğe ve darbelere karşı mücadele bu nedenledir ki yalnızca silahlı, militarist bir güce karşı değil, sözde sivil görünümlü darbecilere ve darbe kültürüne karşı da yapılmalıdır.
Bugün yapılan yeni Anayasa tartışmaları, AKP’ye rağmen demokrasi ve Anayasal bilincin gelişimine hizmet ediyor ve darbe kültürünü aşındırıyor.
Neden AKP’ye rağmen ifadesine gelince; hükümet merkezli tartışmalar, halk iradesinin sürekliliğini, etkinliğini ve yönetim erkinin oluşmasına katkısını görmezden gelerek, işin yalnızca lafzına yöneliyor.
Evet yeni bir Anayasa gereklidir.Ancak bu anayasanın niteliği daha önemlidir.İfade ve örgütlenme özgürlüğünü güvenceye alan; çalışma, sağlık, eğitim gibi konuları ucuz kaliteli ve kolay ulaşılabilir bir duruma getirmek!..
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ruhuna uygun bir anayasal yapılanma…
Seçim, siyasi partiler yasası gibi, seçim barajları gibi halk iradesinin gerçekleşmesine engel olan durumların ortadan kaldırılması…
Demokratik bir Anayasa…
Ancak bu taleplerin gerçekleşmesi, başta emekçiler olmak üzere geniş toplum kesimlerinin katılımı ile, mücadelesi ile, talep etmesi ile mümkün olabilecektir.
Sonuç olarak, tüm halkın sosyopolitik günlük  hayatını demokratikleştiren ve bunun öncellerini yaratan ve güvencelerini sağlayan  bir yeni Anayasa!..