havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Cezaevinde Çocuk Olmak!..

2546
Pozantı Cezaevi’nde çocuk tutuklulara karşı istismar ve şiddeti duyunca tüyleriniz ürpermiştir sanıyorum.
 
Bu utanç verici tablo ilk değil, toplumun, ülkenin, sistemin isterseniz yönetim erki deyin, çocuklarla ilişkileri önemli ölçüde sorunlu olagelmiştir.
 
Biraz filmi geriye saralım.90 lı yıllarda “Manisalı Çocukları” tartışmıştık.Hani şu tebeşirle duvarlara yazı yazan liseli çocukları!...Uğramadıkları işkence ve hakaret kalmamıştı.Sonraları cezaevlerine tıkmıştık.Birde baklava çalan çocuklar vardı.Büyük suçlular !…İbret-i alem olsun diye en ağır cezalarla onları da tıkmıştık kodese.
 
Hayatın başka alanlarında başka türlü sorunların, problemlerin, mağduriyetlerin hep konusu oldu çocuklar.
 
Biliyor musunuz, son 10-15 yılda arazilerde mühimmatla 477 çocuğun bedenlerinin parçalandığını?
Sonrasında okullarda mühimmatları tanıttık çocuklara;kurcalayıp ölmesinler diye !…
Ama dağlarda, meralarda o mühimmatların; mayın, şarapnel, bomba, top mermisinin niçin bulunduğunu herhalde söylemedik onlara.
 
Bu kadar da değil; yetiştirme yurtlarında yaşanan kötü muamele, taciz, istismar sıkça duyduğumuz olaylar oldu.
 
Bu kısa anımsatmalardan sonra ve sokak çocuklarını da hatırlayarak Pozantı’ya dönelim.
 
Kamuoyunda taş atan çocuklar diye bilinen ve hatta kategorize edilen  çocuklar uğradıkları şiddet, taciz ve istismardan sonra Sincan Cezaevine naklediliyorlar.
 
Cezaevinde yöneticilik yapmış olan 4 kişinin idari soruşturmaya konu olduğu belirtilerek !..Aslında sorunun kökleri biraz daha derindir.
 
Bu ülkenin suç-ceza ilişkisi, yaratılan “suçluluk” algısı birçok bakımdan problemlidir.
 
Eğer, işlediğiniz suç (!)siyasi ve devlete karşı işlenmiş suçlar kapsamında ise; siz artık “suçlu” değil, düşmansınız.
 
Suçlu cezalandırılır !.. Düşman ise yok edilir.
 
Artık cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü hakları, insan hakları, anayasal haklar ve devletin cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin her türlü güvenliğinden sorumlu olma durumu bir kenara itilmiştir. Size düşman muameleri yapılır.Ceza üzerine ceza…Düşmansınız ve her türlü insanlık dışı ,ahlak dışı davranışları hak ediyorsunuz!..
 
İşleyen,düşmanlık konseptidir artık!...
 
Bu durum bütünüyle sistemin siyasi tutuklu ve hükümlülere yönelik,”ister çocuk olsun ister büyük” yarattığı/yaratmak istediği kültürel algı ile ilintilidir.Ve yalnızca cezaevi yönetimi ve gardiyanların yarattığı bir şiddet değildir bu!..
 
Geçtiğimiz günlerde Erzurum da bir ilköğretim okulu müdürü;” Bir analiz yaptıralım, vatana millete zararlı çocukları önceden anlayıp yok edelim” anlamında sözler söylüyor.
 
Bu sözleri söyleyen bir nazi subayı değil, bir gestapo şefi değil, bir ilköğretim okulu müdürü!..
Bu sözleri duyunca kanınız donmadı mı?
İşte , “düşmanlık kültürü” diye anlatmak istediğim tam da bu!..
 
Şimdi buradan baktığımızda, bu iklim içersinde, Pozantı Cezaevi’nde yaşananların nasıl  bir vahşet, nasıl utanç verici bir durum olduğunu anlamak mümkün hale geliyor.
 
Yaratılan şiddet ortamı, kullanılan şiddet dili toplumun bütün alanlarında olduğu gibi cezaevlerinde de yeniden üretiliyor. Mağdurlar ise korunaksız bırakılan çocuklar oluyor. Hele birde bu çocuklar “taş atanlar” ise, her türlü şiddetin ilk hedefi haline getiriliyorlar.
 
Çocuk Hakları Sözleşmesi, anayasal haklar, bu kültürel iklim karşısında hükmünü yitiriyor.
 
Yalnızca bu da değil. Bir toplumun vicdanı, ahlaki normları, gelecek umudu
çürümüş, örselenmiştir artık.
 
Bir an o çocukların sizin çocuklarınız olduğunu düşünün!..düşünün !..düşünün!..