havadurum
Kadir Kenar

akadirkenar@hotmail.com

"Bu dağlar kömürdendir, geçen günler ömürdendir"

2877
Anonim bir şarkıdır, `Bu dağlar kömürdendir..` Aynı Anadolu`nun isimsiz müzisyenleri gibi!. Her biri o kadar güzeldir ki müzisyenlerimiz, candır onlar. Canandır. Sevginin, hasretin, ahın ve de vahın bülbülledir! Ve bir buçuk yıldır onlardan haber alamıyoruz. Arada bir acı dolu, intiharlar duyuyoruz. Evlerine ekmek götüremeyen binlerce insan var böyle..
 
Ama onları düşünen yok. Bir açılıp bir kapanan mekanlarda müzik çalmak bile yasak! Ne kadar acı ve de düşündürücü. Aslında `dehşet` bir hal bu! Bu anonim şarkıda der ki, `Burda bir yiğit ölmüş, yanında kardaşı yok`, Hadi leylim leylalım, ya al canımı kurtulayım, ya ver derdim dermanım" Onlar çaresiz bir şekilde bekliyor. Kimisi yapayalnız ölüyor. 
 
Bakın Türkiye`de 860 radyo var. Her gün binlerce müzik çalınıyor. Ve bunların telif hakları ödeniyor. Yani radyolarda yer bulan sanatçıların örgütleri paralarını tıkır tıkır tahsil ediyor. Ne kadarını bölüşürler bilemiyoruz. Ama, ya yereldekiler? Onların ne dernekleri var, ne de hakları. Onlar ki, günlük yaşayanlardı. Gerçekten, salgın bahanesiyle müzik ve eğlence sektörünü yok sayan bir anlayış var. Ve binlerce insan da mağdur. 
 
Bakın Çanakkale yerel sanatçılar yönünden en şanslı iller arasındadır. Neredeyse mekanlarının yarısında canlı müzik vardır. Nerde bu insanlar şimdi? Ne yapıyorlar? Müzikten başka iş de gelmez ki ellerinden. Lütfen, herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum. Çanakkale yaşayan bir kentti, yaşayan bir kenti yok ettik. Çok üzücü!
 
Çalışanlarımız; Polis, jandarma, Belediye işçileri ve sağlıkçılar..
 
İşsizlerimizin derdi böyleyken, çalışanlarımız da bir o kadar ağır yük altında. Bugün onlara da değinmek istiyorum. Sağlık camiamız için söylenebilecek her şeyi söyledik. Onlar bu salgın döneminde başımızın tacı oldular. 
 
Ve her gün çöplerimizi toplayan belediye işçilerimiz. Onlar kar kış demeden çalıştı bu salgın döneminde de. Ya `yasaklar memleketi` haline gelişimizle iş yükleri on kat artan polislerimiz, jandarmalarımız. Bir yıldır izin kullanmadan çalışan meslek gurupları bunlar. Normal işlerinin yanında devriye hizmetleri. Kontroller vs. vs.. Vatandaşla karşı karşıya gelme psikolojisinin onlar üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi düşünen var mı? Sedat Peker`de bahsetmiyor ki, onların çektiği sıkıntılardan öğrensin millet! Şakayla karışık söylüyorum ama, bu konuda ciddiyim. Güvenlik güçleri de çok yorgun. Ve de onların başındakiler de. Mesela valimiz İlhami Aktaş, göreve başladığından bu yana izin kullanmadı sanırım. Emniyet müdürü keza. Jandarma komutanı da aynı şekilde. 
 
Fabrikalar çalışıyor. Çiftçi köylü üretiyor. Ama nüfusumuzun yarısını evlere, caddelere hapsettik. Parka ve bahçeleri bile kapadık. okulları kapattık. Akla ziyan işler yapıldı. Ben eminim ki, Türk halkı olarak bu zor şartlarda yine iyi idare ettik. Örf adet gelenek, ne dersen de, bizde her şey fazlasıyla var. Eş dost akraba doğumda da, ölümde de bir ve beraberdir. Bu günler de geçiyor. Ama, zor geçiyor işte. 
 
Bitirirken, güzel bir hafta sonu dileyeceğim ama içimden gelmiyor. Çünkü aldığımız duyuma göre Pazar günü korona geziye çıkıyormuş. Onun için de biz yine evlere hapismişiz. Allah akıl sağlımızı korusun diyeyim şimdilik. Neyse, 80 yıllarda Dallas dizisi vardı Pazar günleri. İki aydır da Peker dizisi başladı! Yine canımız çok sıkılmaz herhalde. Ceyar, Babi, Suelın; karakter bol bu Dallas`ta da!.