havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bu anlayışa, yağmurda bile su vermezler…

2243

AKP bu kafa ile giderse, Çanakkale’de daha çok, kaybedilmiş seçim sonuçları analizleri ile uğraşır. “Çanakkale çeltik tarlası mı ?” diye soran AKP ilçe başkanı uzayda falan yaşamıyor herhalde. Ya da okuma yazması yok ki; gazeteler de İstanbul, Ankara, Kocaeli Bursa gibi Türkiye’nin en gelişmiş illerindeki yağış nedeniyle oluşan durumları kavrayamıyor. Daha evvelde yazmıştım; şu Adnan Öncü konuşmasın diye… Öncü, konuştukça AKP kaybediyor. Felaket çığırtkanlığı üzerinden siyaset yapma devri bitti. Öncü gibi siyaset yapanlar oldukça, vay AKP’nin haline demekten kendimi alamıyorum.
Siyaset yapmanın reel politiğini biraz irdelemek gerekecek.
Bilgi toplumlarında, bilgiye ulaşmanın geniş olanaklarının olduğu günümüzde, artık siyasetçiler, bin kez düşünerek adım atmalıdırlar.
Adnan Öncü Çanakkale’de bunları yapıyor da, diğer siyasetçiler çok mu farklı davranıyorlar?
Hayır, siyasetçiler gerçeklerin dışında, yaptıkları açıklama ve tahlillerde kimsenin kolay kolay inanmayacağı gerekçeler ile  tutumlarını sürdürdükçe; her zaman başarısız olacaklardır.
“Bir tapu, bir kontak anahtarı” vaatleri ile yapılan siyaset dönemleri kapanmıştır.
Gerçekler dışında siyaset yapmanın sonuçları, bundan böyle kesin olarak başarısızlıklar getirecektir.
29 Ekim de Cumhurbaşkanlığı resepsiyonu için CHP tarafından geliştirilen tavırda gerçeklik zeminden kaymıştır.
Gelişmelere neden olan gerçeğin türban konusundaki olaylar olması ve bunun herkes tarafından bilinmesine rağmen CHP bu durumu açık olarak kamuoyu ile paylaşmaktan kaçınmıştır.
Şunu not ediniz ki; siyasal bir istismar konusu olarak yaklaşılan türban konusu, masum bir özgürlük talebi, hele hele kadın özgürlüklerinin önündeki engellerin kaldırılması noktasındaki bir politika olarak lanse edilemez.
Bu gerçek her alanda savunulabilmelidir.
‘Bazı manevralar ile, durumu idare ederim’ devri bitmiştir.
Önümüzdeki günlerde demokratik halkçı hükümet talebi ile gündemde olacak emekçilerin talepleri tüm bu gelişmelere bağlı olarak toplumda daha çok yankı bulacaktır.
Siyasetin trendi bu alanda yükselmektedir.

Adnan Öncü’nün sözleri bir yana, alınacak önlemler bu yana…
Yaşanılan şiddetli yağmur sonrasındaki gelişmeler, yetkili teknik ekipler tarafından masaya yatırılmalıdır.
Alınması gerekli önlemler tespit edilmeli ve giderilmesi noktasında düğmeye basılmalıdır.
Sorunların yoğun olarak yaşandığı alanlardaki vatandaşlar ile iletişim sağlanarak birlikte alınacak önlemler konusunda işbirlikleri yaratılmalıdır.
Felaket çığırtkanlığı yapmadan, siyasi malzemeye dönüştürmeden, yaşanılan olumsuzlukların bundan böyle yaşanmaması konusunda yeni bir yol haritası oluşturulmalıdır.
Alınacak önlemler konusunda kamuoyu da bilgilendirmelidir.
Vatandaşlar da bu konudaki öneri ve düşüncelerini ilgililer ile paylaşmalıdırlar.

Kalem yazar ise tu kaka, dil söyler ise harika …
 Bazen gazeteciler de, kullandıkları kelimeler nedeniyle istemeden de olsa; Hürriyet Gazetesi Yazarı Oktay Ekşi olayında olduğu gibi olumsuzluklara yol açabiliyor.
Başbakanın savaş naraları sonrasında, Oktay Ekşi istifa etti.
Oktay Ekşi, istifası ile bir duyarlığı da yeniden gündeme taşımıştır.
Bundan böyle siyasiler ve kamu görevlileri, sorumlulukları kapsamındaki işler ile ilgili olarak sonuçları itibarıyla yaratacakları böylesi olumsuzluklar için kendilerini bekleyen sonucun nasıl olması gerektiği konusunda bir örnek olmuştur Ekşi olayı.
Şimdi siz düşünün; Başbakanın “ananı da al git “lafı ne kadar masumdur ?
Ne zaman ‘çifte standardın’ dışına çıkarız, o zaman ileri adımlar için zemin yaratmış oluruz…
Sermet ATADİNÇ