havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Başkan Gökhan ve “ Barış Kültürümüz olsun”

2046
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’a Sur Belediye’si ile imzalanan “Kardeş Kent Protokolü” nedeniyle salvo atışlar başladı.
 
Bu atışlar aynı zamanda öne çekilen yerel seçimlerin ilk işaret fişekleri olarak da değerlendirilmelidir.
Deniliyor ki “Siz Sur Belediye Başkanının düşüncelerini biliyor musunuz?”. Anlıyoruz…
 
Tarihleri bütün toplumu tek tipleştirme hayal ve ideolojisi ile yazılmış olanların Kardeş kent protokolü ve kurulan kentler arası ilişkilerde yakalayabileceği en flaş kusur! ne olabilirdi: Sur Belediye Başkanının düşünceleri!...
 
Bu çevre en genel kentsel ve toplumsal ilişkileri, insani ilişkileri kendisi ile ideolojik, felsefi, politik ve dahası pratik olarak “özdeşleşme” olarak algıladıkları ve kavradıkları için başkan Gökhan’ın, imzalanan protokolden sonra Sur Belediye başkanı ile özdeşleştiği safsatasını öne sürerek bir yumuşak karın bulduğu sevdasına kapılıyor.
 
Şöyle bir başlarını kaldırıp ülkeye ve dünyaya baksalar, farklı partilerden seçilmiş olan yerel yönetimler arasında sayısız “Kardeş kent” protokollerinin imzalandığını, bu eksende kültür, sanat, spor vb ilişkilerin geliştirildiğini ve yaşandığını görebilirler.
 
Uzatmadan şovenizmin, gözünü karartıp bilincini bulandırmadığı kentli yurttaşlara soralım; Başkan Gökhan’ın Sur Belediyesi ile kurduğu kardeş kent ilişkileri halklar ve kentler arasında dostluk ve kardeşliğe mi yoksa düşmanlık ve nefrete mi, kaynaşma ve dayanışmaya mı yoksa ayrılma ve ötekileştirmeye mi, yakınlaşmaya mı kopuşa mı, barışa mı savaş ve çatışmaya mı, ölümlere mi yaşamaya mı, ortaklaşmaya mı uzaklaşma ve aykırılaşmaya mı hizmet ediyor.
 
Dahası, günümüzde asker, polis, sivil yurttaşların ve Kürt gençlerinin ölüm haberlerinin arttığı, çatışmaların yoğunlaştığı, halklar arasında kin ve nefretin derinleştirilmeye çalışıldığı, imzalanan bu kardeşlik protokolü eksiklerine rağmen en umut verici çıkış yollarından insanı ve yaşamı değerli kılan barış duygu ve bilincine katkı yapan önemli örneklerden çoğaltılması gereken adımlardan biri değil midir?
 
Biz kendi adımıza Başkan Gökhan’ın Kardeş kent anlayışına, Sur Belediyesi ile imzalanan kardeşlik protokolüne değer veriyoruz. Bu noktadan daha ileri adımlar atılmasının barış ve demokratikleşmeye katkılar yapacağını düşünüyoruz. Ve yine bu nedenle desteklerimizi sunduk, sunmaya da devam edeceğiz.
 
Başkan Gökhan “Barış kültürümüz olsun.” şiarını ve çağrısını uzunca bir süredir festivallerin ve birçok etkinliğin ana teması olarak öne çıkarmakta ve savunmaktadır.
 
Bu çağrı; özellikle bölgemiz ve ülkemizde yaşanan çatışmalar, artan savaş çığlıkları, provokasyonlar, halkları ve ülkeleri düşmanlaştırma politikalarının genişlediği, derinleştirildiği bir tarihsel dönemde ve dönemeçte; politik olarak zorunlu, ahlaki ve vicdani olarak gerekli, pratik olarak insani ve yaşamsal bir ihtiyacı karşılamaktadır.
 
Barış, yalnızca bir “savaşsızlık durumu” değildir. Barışın, yalnızca savaşsızlık ve çatışmasızlık durumuna indirgenmiş olması ve bu indirgemenin özellikle savaştan zarar gören toplum kesimlerinin, ezilen halkların, emekçi sınıfların bilincini bulandırarak, savaş karşıtı mücadelelerini zaafa ve kesintiye uğratmaktadır.
 
Ve yine bu nedenledir ki “ Barış kültürümüz olsun” şiarını ve çağrısını doğru bulduğumuzu, desteklediğimizi daha önceki dönemlerde ifade etmiştik.
 
Barışın, bir kültür olarak toplumların en küçük hücrelerine kadar genişleyip derinleşmesi, günümüz dünyasında savunulması gereken ve savaş merkezlerinin yalnızca politikalarına değil, yeniden ve yeniden ürettikleri ideolojilerine, kültürlerine karşı da bir direnişin insanı ve doğayı savunan bir savunma ve mücadele hattının örülmesine işaret etmektedir.
 
Barışın, bir kültürel değer ve disiplin alanı olarak kurumsallaşması, bireylerin, toplumların (bir avuç işbirlikçi yerli azınlığı ve savaştan beslenen emperyalist merkezleri dışarıda bırakarak), farklı sosyolojik katmanların, farklı dillerin, dinlerin, mezheplerin ve inanç grupların; ekonomik, demokratik ve politik organizasyonların, halkların, azınlık milliyetlerin, cinsiyetlerin ve hatta insanla doğa arasındaki ilişkinin demokratikleşmesi, karşılıklı saygıya, dostluğa ve doğallığa ulaşmasını ifade eder.
Çünkü emperyalizm var olduğu sürece, dev silah tekelleri silah ürettikleri sürece, savaşsızlık durumu geçicidir.
 
Savaş; her zaman silah tekellerinin ve tekelci devletlerin, çelişkilerin arttığı dönemlerde, halkların barışa sahip çıkamadığı dönemlerde başvurdukları krizden kurtulma yöntemi olarak denemekten geri durmadıkları bir yol olagelmiştir.
 
Savaşların, bölgesel çatışmaların, halklar arasında yarattığı düşmanlıklar, yıkımlar, tahribatlar, yalnızca ekonomik alanla sınırlı değildir. Toplumların bütün yaşam alanları, duyguları, düşünceleri, sosyal ilişkileri, hafızaları hatta hayalleri ve düşleri bile tahribata ve yıkıma uğramaktadır. Ve bu yıkım ve tahribatın giderilmesi uzun bir tarihsel dönemi gerekli kılmaktadır.
 
Bu nedenlerledir ki “ Barış kültürümüz olsun” çağrısı, yalnızca doğru, kulağa hoş gelen bir slogan olarak ele alınamaz.
 
Barışın; bir toplumsal kültüre doğru derinleşmesi, evrilmesi, kristalize olması için günlük, somut, pratik adımlara ve çabalara ihtiyaç vardır.
 
Başkan Ülgür Gökhan’ın Kardeş Kent protokolünü ve sonrasında Sur Belediyesi ve yöre halkı ile kurulan ilişkileri “ Barış kültürümüz olsun” anlayışının pratik bir karşılığı, günlük ilişkilere yansıtılması olarak değerlendiriyor, değerli buluyor, önemsiyor ve destekliyoruz.
 
Umuyoruz, Çanakkale-Diyarbakır hattı sürekli işlevsel kılınır, kültürler, diller ve kimlikler arasındaki dostluk ve kardeşlik pekişir.
 
Sonuç olarak Çanakkale Belediyesi ile Sur Belediyesi arasında imzalanan Kardeş Kent protokolü kimi çevrelere yerel seçimlerde malzeme olacak gibi görünüyor. Bizim bu çevrelere önerimiz buradan ekmek yiyemezsiniz.
 
Çanakkale’nin demokrat, barışsever, farklılıklara saygı duyan halkı, Başkan Gökhan’ın imzaladığı bu protokole sonuna kadar sahip çıkabilecek duyarlılıkta ve bilinçte olduğunu benzer durumlarda cesaretle ortaya koymuş bir halktır.