havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Bardağın Boş Tarafını Görmek!...

4881
Eminim sizlerde o ünlü söz, öğüt veya öneriyi duymuşsunuzdur; ‘‘bardağın dolu tarafına bak, dolu tarafını gör’’!...
Ne zaman eldekilerle, var olanla elde etmek istediklerimiz yada hayallerimiz arasındaki ilişkiyi dillendirsek, konuşsak, tartışsak çoğu kez birde ‘‘bardağın dolu tarafını’’ görmemiz öğütlenir.
Egemen, yönetsel kültür nedense (aslında tahmin edilebilecek nedenlerle) ‘‘bardağın boş tarafını’’ görmemizi önermez ve istemez. Bu öneri, bu söz verili durumu/durumları kabullendirmek isteyenlerin çabaları ve etkileri ile uzun bir süreç içerisinde şekillenmiş ve      ‘‘özlü söz’’ durumuna yükselmiş bir kültürel öğütleme olarak değerlendirilebilir.
Bardağın ‘‘boş tarafını görmek’’ ile ‘‘dolu tarafını görmek’’ arasındaki bakış farkı veya ilişkisi kabullenmekle, sorgulamak arasındaki temel fark veya ilişkiyi göstermesi bakımından son derece önemlidir.
‘‘Bardağın dolu tarafını görmek’’; rıza göstermeye, kabullenmeye, eldeki ile yetinmeye ve kadere boyun eğmeye götürür.
‘‘Bardağın boş tarafını görmek’’; soru sormaya, sorgulamaya, eleştiriye, neden-niçin arasındaki bağlantıyı bulmaya yöneltir. Bardağı, kimlerin, niçin?, neden?, nasıl? boşalttığını araştırmaya götürür.
Eğer verili durumu, eldekileri kabullenip, günlük hayatımızı idare etmeye yeterli görürsek, edilgen bireyler olmaktan kurtulamayız.
Hayaller ‘’bardağın boş tarafında’’ gizlidir. Buraya yönelik sorular, bireylerin ve hatta toplumların ilerlemesinin ipuçlarını sunmaktadır.
Ve hatta ‘‘ biz nasıl yönetiliyoruz?’’, ‘‘nasıl yöneltilmek istiyoruz?’’ soru ve sorgulaması, bir parçada  ‘’bardağın boş ve dolu tarafına’’ bakışla, onu ele alışla, arka plan bağlantılarını kavrayışla ulaşılabilecek sonuçlardan (politik sonuçlardan) birisidir.
Neden?, niçin? demeden, soru sormadan, hayal kurmadan ve onun peşinden yürümeden ilerlemek, yeni şeyler elde etmek mümkün olabilir mi?
Belki de egemen kültür ve o egemen kültürden beslenenler, beylik deyimi ile statüko bu nedenlerledir ki sürekli bardağın dolu tarafını işaret etmektedir.
Oysa ki yenilenme, değişim, hareket soru sormaksızın, bunların arkasından yürümeksizin ve bir yönü ile bardağın boş tarafını görmeksizin olanaksızdır.
‘’Bardağın dolu tarafına’’ takılmak, hareketi ve ilerlemeyi yerinde saymakla durağanlaştırmakla sınırlar/sınırlamak ister. Bu, insanın, toplumların ve hatta doğanın var olma, kendini yeniden üretme niteliği ile onu oluşturan yasalarla, eninde sonunda çelişir.
Soru sormak esas ve sürekli, kabullenmek ise ikincil ve geçici olandır. Tarihsel ilerleyişin mantığı buna işaret ediyor.
Aslında en basit ile ‘‘bardağın boş tarafını görmek’’, ‘‘ suya sabuna dokunmak’’ demektir.
Ve yine söyleyelim ‘’bardağın boş tarafını görmek ‘’, kral çıplak demektir.
(Sahi  siz hiç ‘’Çıplak Kral’’ gördünüz mü!?)