havadurum

Yat limanında yeni bir halka; rant?

ÇTSO meclis toplantısına Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Karakaş’ın sözleri damgasını vurdu.
Karakaş; “Öküz altında rant arayanlar var” sözü ile yat limanına ilişkin yeni bir tartışma yarattı.
Demek ki böyle bir algı var ki; Karakaş böyle bir değerlendirme yaptı.

708
Bugüne kadar yat limanı konusu kentte, çeşitli platformlarda tartışıldı. Ama hiç kimse bu konuda bir söz etmedi. Şimdi damdan düşercesine bu tespiti yapanlar kamuoyuna bunu açıklamak zorundalar. Böylece tartışılan yat limanı projesinin yeni bir yüzünü göreceğiz…
 
Bu konuda ÇTSO meclis üyelerinden Şakir Oktay’ın da talebi son derece yerinde olmuştur; ”öküz altında rant arayanlar kimse açıklanmalıdır”. Yat limanı projesi öyle anlaşılıyor ki; artık kirlenmiştir.
 
Belediye meclisinin prosedür gereği almış olduğu tavır sonrasında ÇTSO yönetiminin ve arkasından AKP Milletvekillerinin almış olduğu tavır bu konuda zaten kafaları iyice karıştırmıştır. Bu gelişmeler sonrasında, ÇTSO gibi kurumlar açısından başka bir gerçek ortaya çıkmıştır. ÇTSO gibi yarı kamusal meslek örgütlerinin böyle bir vizyon üstlenmesi kendi gerçeklerine uygun değildir.
 
Tam da bu kapsamda ertelenen seçimler ile birlikte ortaya çıkan bazı gerçekleri de tartışmak gerekecektir. Hani bazen her şeyin yolunda gittiğini sandığınız zamanlarda bir şey olur, bir bakarsınız; her şey sizin bildikleriniz dışında çok farklı gelişmiştir.
 
ÇTSO’nun ertelenen seçimleri sonrasındaki gelişmeler biraz böyle oldu. Belirlenen zamanda seçimler gerçekleşmiş olsa idi; bir çok şeyi şimdiki netlik ile değerlendiremeyebilirdik. Seçimler ertelenmese idi ÇTSO seçimler sonrasında tamamıyla siyasileşen bir kurum haline dönüşebilirdi.
 
Hükümete yakınlığı ile bilinen iş dünyasının bir sivil toplum örgütü, çabaları ile süreci tamamıyla siyasileştirdi. Süreç tamamıyla bu siyasileşmiş koşularda seyrederken erteleme kararı belki bazı gerçeklerin farkındalığını yaratabilir. Siyasileşen süreçte , ÇTSO yine asli görevlerini es geçecek şekilde bir ilişkiler ağının içersine çekildi.
 
ÇTSO’nun üye tabanının beklentileri görmezden gelindi, aynı zamanda tabanın kendilerini ifade etmeleri noktasındaki irade ve koşullar tamamen yok edilmiş bir konumdaydı. Siyasetin cenderesi altına girmişti süreç.
 
Şimdi önümüzde 3 ay gibi bir zaman var. Bu zaman içersinde ÇTSO üyeleri gerçekten kendi iradelerini yönetim organlarına taşıyacak gerçek iradelerini koyabilirler mi, yoksa var olan vesayet aynen etkisini sürdürür mü bunu göreceğiz!
 
Bu konuda ÇTSO gibi yarı kamu niteliğindeki meslek örgütleri ile tamamıyla gönüllülük esasında kurulmuş sivil toplum örgütlerinin işleyişine ilişkin bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum.
 
Öncelik ile siyasal bir aktör olarak bu seçimlere müdahil olan sivil toplum örgütünü kendi örgütlerine, kendi kurumsal kimliklerine saygılı olmaya davet ediyorum. Bu şekilde siyasileşerek ÇTSO yönetim organlarına müdahil olma talebi ve buna uygun girişimler kendi örgütlerinin inkarı anlamı taşır.
Kendi üyeleri için yapılan kulisler ve beraberinde siyasal algılar ile yönetilen bu süreç sonrasında, bence o dernek kendini fesih etmelidir.
 
Çünkü artık derneklerinin iradesi ÇTSO’ da tecelli etmiş olacaktır ki; bir anlamda derneklerine ihtiyaç kalmamış olacaktır.. Bu gelişmeyi şimdi ÇTSO üyeleri daha aklıselim bir şekilde düşünmelidir.
 
Aynı zamanda bu sivil toplum örgütü de gelişmeleri değerlendirmeli ÇTSO üyelerini çeşitli gerekçeler ile yönlendirme tavrından vazgeçmelidir.
 
Bu süreçte belki de en çok dillendirilen ama güç kazanamayan bir görüş şu oldu;
ÇTSO Çanakkale’de üye yapısına uygun bir yönetim profili yaratmalıdır, ama nasıl?
 
Bu sorunun cevabını bu 3 ay içersinde bulmak; ÇTSO’ya yeni bir kimlik kazandıracaktır.
İşte o zaman ÇTSO gerçekten üyeleri için var olan bir örgüt olacaktır.
Aksi takdirde eski tas eski hamam…
 
Yine ÇTSO, yıllardır olduğu gibi kendi üyelerinin çıkarlarına ve ihtiyaçlarına uygun bir performans dışında tribünlere oynayan bir ÇTSO olacaktır.
 
Yine şaşalı projeler, yine popülizm...
 
Ya gerçekler?…
Paylaş