Tarihin en kanlı ve çok sayıda cephede yaşanan savaşlarından biri olan Birinci Dünya Savaşı, Emperyalist devletler tarafından “yeni sömürgeler” yaratma, dünyanın yeniden paylaşımı gibi hedefleri ile sürdürülürken, savaştan çıkarı olmayan emekçi halklar ise silah ve top mermilerinin altında ezilmişti. Anadolu halkı da tüm ülkelerin halkları gibi savaşın yıkıcılığını en derinden yaşamış ve belki de son bir umut olarak 1919’un 19 Mayıs’ında başlayan Mustafa Kemal Atatürk ve beraberindeki aydınlık kadroların önderliğindeki kurtuluş yürüyüşüne sımsıkı sarılmıştı. İşgal altındaki Anadolu’da son bir savaş verilmesi ve ülkedeki emperyalist devletlerin defedilmesi gerekiyordu. Mustafa Kemal Paşa, önce 19 Mayıs 1919 yılında Samsun’un ardından başlattığı Anadolu’daki kongreler sürecini yürüttü, ardından da 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak, 600 yıllık saltanat ve hilafet yönetiminin son bulacağının ve yeni rejimin çağdaş Cumhuriyet rejimi olacağının sinyalini vermişti ve egemenlik “Kayıtsız şartsız” milletin olacaktı. TBMM’nin kuruluşunun ardından ordularını toplayan, Büyük Millet Meclisi’nden aldığı yetkiyle Kurtuluş Savaşı’na komutanlık eden Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu’nun bağımsızlığının sağlanmasının ardından ise TBMM’nin kuruluşundan yaklaşık 3,5 yıl sonra Cumhuriyeti ilan etti…