havadurum

Dünya barış gününde savaş naraları

1 Eylül Dünya Barış Günü bu yıl emperyalistlerin, Suriye’ye müdahaleye hazırlandığı ya da müdahalenin başladığı koşullarda kutlanacak.
Barışa olan gereksinim, böylece bir kez daha önemini hissettirecek.
Emperyalist devletlerin, çıkarları için insanlığı yok saydığı; kan, gözyaşı, acı, ölüm ve yıkımlardan başka bir şey getirmeyen savaşlar konusunda ne kadar iki yüzlü olduklarını bir kez daha izleyeceğiz.
Dillerinden düşürmedikleri “barış” için söyledikleri sahte sözler, bu yıl fonda savaş tamtamlarının ,silah seslerinin acı çeken insanların çığlıkları ile dünyaya yayılacak.
Bölgede savaş kışkırtıcı rolünü oynayan AKP hükümeti de, bu fonda yerini alarak; özellikle Suriye’de köşeye sıkışmış rolüne, yeni bir açılım sağlamanın getirdiği sevinç çığlıklarını atacak.

456
Acı, gözyaşı ve ölümlere rağmen sevinç çığlıkları atmanın iğrençliğini izleyeceğiz hep birlikte.
İşte bundan dolayı barış yanlıları olarak, 1 Eylül ‘de savaşa karşı olma, emperyalistlerin insanlık düşmanı oyunlarını boşa çıkarma noktasında;daha güçlü bir kamuoyu oluşturma, barış için sürdürülecek çabaları sürekli bir mücadeleye dönüştürmenin önemini bir kez daha gündeme taşımalıyız.
Barış kenti vizyonu konusunda adım atan Çanakkale’de 1 Eylül barış etkinlikleri için nasıl bir organizasyon olduğunu bilmemenin ezikliğini yaşıyorum
Bundan dolayı da  üzüntülüyüm.
Gezi ruhu, çeşitli illerde 1 Eylül barış gününde barış zinciri oluşturacak.
Barış taraftarların el ele vererek oluşturacakları bu zincirin yaşamımızdaki şiddet ve savaşlara karşı engelin zinciri olması çok önemli
Çanakkale’de de barış yanlıları bugün için kendilerini ifade edecek ve barış bilincini gündeme çıkaracak etkinlik ile var olmalıdırlar.
Bu yıl barış gününün ülkemiz açısından diğer bir anlamı da; yıllardır süren binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan anaların gözyaşlarıyla, ailelerin yaşadıkları onca acıların, şimdi silahların susması ve Kürt sorunun çözümü konusunda atılan adımların varlığı ile ilgili gelişen süreçtir.
Ancak süreç sıkıntılı ilerlemekte; demokrasi ve özgürlük taleplerine uygun dönüşümlerin siyasi irade tarafından yaşama geçirilmesi konusunda sorunlar yaşanmaktadır.
Özünde Türkiye’nin bir demokratikleşme süreci olan bu durum için demokrasiden çekinenler, kendi halklarından korkanlar, gereklilikler konusunda özellikle geri duruyorlar.
Çünkü sorun; kendi çıkarları için oluşturdukları siyasi sistem ve ekonomik düzenin değişimiyle menfaatlerinin göreceği zararlardır.
Zaten şiddetin ve savaşlarında esas nedeni bu değil midir?
Kendi düzenlerini korumak isteyen güçler yeri geldiğinde politikanın başka araçlarla sürdürülmesi demek olan savaşlara başvurmaktadırlar.
Özetle savaşlar kapitalist politikaların sonucudur;sömürü düzeninin devamı, halkların demokrasi ve özgürlüklerinin gasp edilmesi, eşitlik adalet uygulamalarının önünün alınması politikalarının başka araçlarla sürdürülmesidir.
İşte bunun için savaşlara karşı olmak; insanlığı ,demokrasi adalet ve özgürlükleri savunmaktır.
Siz bakmayın dilerinden düşürmedikleri barış sözcüklerine, döktükleri sahte gözyaşlarına.
Barışı sağlamak ve korumak ancak halkların mücadelesinin sonucudur, Kürt sorununun çözümü için gelinen noktadaki gerçeklikte tam da budur...
 
Kabullenmek zor …
 
İnsanın yaşı ilerledikçe özelikle bazı dostlarının, tanıdığı kişilerin ölüm haberlerini kabullenmek gerçekten zor oluyormuş.
Haberi aldığınız zaman sanki şaka yapıyorlar, ya da yanlış bir bilgidir şeklinde iradenizin dışında, otomatik olarak gelişen bir kabullenememe durumu ile karşılaşıyorsunuz.
Bu geçici durum sonrasında haberin acısı yüreğinizin bir yanına oturuyor.
Gençlik zamanlarımda böylesi bir acıyı ancak çok yakınlarım için hissettim.
Diğer tanıdıklar için hissedilen acının düzeyi biraz daha farklı oluyor ve etkisinin çabuk kaybolduğu acıları yaşıyordum.
Bu yaşadığım değişim karşısında düşündüm ki; yaş ilerledikçe bu acılar adeta sizde içselleşiyor, kendinizle ilgili bir duruma dönüşüyor, bir nevi kendi ölümünü düşünme halleri gibi!
Evet  şimdi bu ruh halinin getirdiği; gelişebilecek çeşitli olumsuzlukları  ve nedenselliklerini aşmak zamanı.
Geçen hafta Ceyhun, bu hafta Cahit arkadaşı kaybetmenin duyguları ile geldiğim noktadaki duygularım şimdilik böyle.
Bu vesile ile gazeteci arkadaşımız Cahit’i kaybetmenin üzüntüsünü paylaşır, yakınlarına sabırlar dilerim.
Paylaş