havadurum

ÇOMÜ’deki kaygılar Çanakkale sınırlarını aştı

ÇOMÜ’de yaşanan öğretim üyeleri başta olmak üzere üniversite personelinin hukuk dışı uygulamalara maruz kaldığı; soruşturmalar ve mobbing uygulamaları ile akademik barışın yara aldığı konusundaki iddialar ülke genelinde üniversite camiasında da yankı buluyor. Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD) kısa bir süre sonra Çanakkale’ye bu konuda bir ziyaret gerçekleştireceğini bildirdi.

810
ÇOMÜ’de yaşanan gelişmeler her geçen gün hassasiyetini daha da derinleştiriyor. Yaşanan gelişmeler Çanakkale dışındaki akademik çevreleri de harekete geçirdi. Üniversite Konseyleri Derneği Genel Sekreteri Prof.Dr. Erhan Nalçacı bir açıklama yaparak önümüzdeki günlerde bu konuda incelemelerde bulunmak üzere Çanakkale’ye geleceklerini bildirdiler.
 
Aldığımız bilgiye göre, ÜKD özellikle Prof. Dr. Sedat Laçiner’in On sekiz Mart Üniversitesi rektörlüğü esnasında yürütülen ve Prof. Sevinç Özer örneğinde olduğu gibi kasıtlı gözüken idari soruşturmaları protesto etmek ve bu konuda bir akademisyen dayanışmasını sağlamak üzere kentimizi ziyaret etmeyi düşünüyor. ÜKD son dönemde akademisyenler üzerinde YÖK ve Yargı kanalıyla sürdürülen soruşturmaları ve akademisyenlere biçilen cezaları AKP’nin uyguladığı yıldırma politikasının parçası olarak görüyor. Üniversitelerde gericiliğe, piyasacılığa ve emperyalizmle işbirliğine karşı mücadele veren ÜKD, ziyaret ettiği kentlerde, o kentin öğretim üye ve elemanlarını da kapsayarak Yönetim Kurulu toplantısını yapıyor, toplantı yapılan ilin adı ile bir bildiri yayınlıyor ve üniversitede dönüşüm üzerine bir panel düzenliyor. ÜKD daha önce de kentimizi ziyaret etmiş, işten atılan üniversite işçileri ile dayanışmasını ilan etmiş ve konuyla ilgili bir bildiri yayınlamıştı. ÜKD önümüzdeki haftalarda gerçekleştireği ziyaretinde kentimizde bulunan kitle örgütleriyle de birlikte davranmayı, üniversitede yaşanan sorunları onlarla da paylaşmayı amaçlıyor.
 
ÇOMÜ Rektörlüğünden açıklama
ÇOMÜ Rektörlüğü tarafından Eğitim Sen’in gündeme taşıdığı iddialar ile ilgili yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada şunlar kaydedildi:
 
Hiç kimsenin işine son verilmedi
Çanakkale Eğitim-Sen Sendikası Yürütme Kurulu imzasıyla internette de yer alan açıklamada dört araştırma görevlisinin işinden uzaklaştırıldığı iddia edilmiştir. Oysaki durum kamuoyuna yansıtıldığı gibi değildir. Enstitü kadrosunda yer alan araştırma görevlileri Fakülte kadrolarında yer alan araştırma görevlilerinden farklı olarak doktoraları sona erdikten sonra mevzuat gereği Enstitü bünyesinde ÇOMÜ ile olan ilişkilerine devam edememektedirler. İlgililerin bulundukları kadrolara daha önceki yönetim döneminde geçirildikleri anlaşılmaktadır. Bu kişilerin mağdur olmamaları için yapılması gerekenler araştırılmaktadır. Ancak geçmiş idare döneminin tasarrufuyla bulundukları kadroları değişmiş kişilerin mevzuatın gereği olarak içinde bulundukları durum nedeniyle ÇOMÜ’nün suçlanması takdir edilecektir ki durumun çarpıtılmasıdır.
 
Doç. unvanı, kadro ile karıştırılmamalıdır
Çanakkale Eğitim-Sen Şubesi’nin ÇOMÜ’ye dönük ithamlarından biri de Üniversitelerarası Kurul tarafından açılan doçentlik sınavını geçen kişilere doçentlik kadrosu verilmediği yönündedir. İlgili kurul, sınavı geçenlere doçent kadrosunu değil, doçentlik unvanını vermektedir. Doçent kadrosu ise idari bir kadrodur ve üniversitelere her yıl sınırlı sayıda tahsis edilmektedir. Üstelik bu kadroların hangi dalda ve ne miktarda kullanılacağına üniversiteler tek başlarına karar veremezler. Bu bağlamda ÇOMÜ’nün elinde sınırsız doçent veya diğer kadrolardan bulunmamaktadır. Diğer birçok üniversite gibi ÇOMÜ de öğretim üyelerine daha fazla kadro alabilmek için her yıl gayret göstermektedir. Bu bağlamda her üniversitede aynı şekilde işleyen ve ilgili mevzuata göre yürütülen, birden fazla kurumun dâhil olduğu bir süreci sadece ÇOMÜ’nün seçimiymiş gibi gösterip, bunu da sözde ‘kıyım’ iddialarına kanıt gibi göstermek apaçık bir aldatmacadır, ahlak sınırlarını zorlamaktır.
 
Otomatik Yrd. Doç. ataması hiçbir üniversitede mümkün değildir
Aynı şekilde doktorasını almış araştırma görevlilerinin veya öğretim görevlilerinin doğrudan yardımcı doçent olması diye bir kural bulunmamaktadır. Tam aksine burada da belli kurallar vardır. Ayrıca üniversitelere ayrılan kadrolar ne yazık ki çoğu zaman ihtiyaçlar ile uyumlu değildir. Buna ek olarak kadrolar tek tip verilmemekte, belli dallara daha fazla, belli dallara ise çok sınırlı sayıda tahsis edilmektedir. Bu da merkezi bir politikadır ve Türkiye’nin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak tespit edilmektedir. Bu çerçevede Eğitim-Sen’in 14 Eylül 2012 tarihli açıklamasında iddia edildiği gibi ÇOMÜ’de bir üst unvana geçmeyi hak ettiği halde, hakları görmezden gelinen hiçbir öğretim elemanımız bulunmamaktadır. İlgili sendika 104 kişilik bir liste yayımlamıştır. Bu listedeki tüm arkadaşlarımızın bir üst unvana geçmesi üniversite olarak bizim de lehimizedir. Ancak bize tanınan imkanlar ve yasal mevzuat çerçevesinde davranmak zorunda olduğumuz da aşikardır. Ayrıca diğer üniversitelerde kadro almayı bekleyen kişi sayısı da ÇOMÜ’de sıra bekleyenlerden daha az değildir. Bu durumda tüm Türkiye üniversitelerinde kıyım mı vardır. Şüphesiz kıyım iddiaları tamamen çarpıtmacadır. Sendika tarafından kadro bekleyenler listesinde ismi yer alan kişilerin tamamı halen ÇOMÜ’nün kadrolu elemanıdır ve işlerine son verilmesi söz konusu değildir.
Paylaş