havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

LİBERALİZMİN BALONU PATLADI!..

1994
15-20 yıl öncesini anımsayalım…
“Sovyet Bloku”nun çöküş yıllarını ve sonrası günleri ve yılları…
Burjuva iktisatçılar ve kapitalist-emperyalist sistemin ideologları; piyasa ekonomisine, liberalizme övgüler diziyorlardı.
Küreselleşme propagandaları bir kasırga gibi emekçi halkların ve ezilen ulusların “yeni dünya düzeni”ne teslim olmalarını öğütlüyordu…
Neler öğütleniyordu, neler söyleniyordu…
Kapitalizm insanlığın tüm sorunlarını çözecek, refahı ve bolluğu gezegene egemen kılacaktı.
Tek kutuplu dünya; tüm savaşları bitirecek ve barışı egemen kılacaktı.
Sosyalizm, artık tarihte kalmış ve bir daha insanlığın gündemine giremeyecekti.
“Küresel Dünya” en ideal ‘tamamlanmış dünya’ idi !..
Liberalizm; evrensel, rasyonel, mükemmel bir ekonomik/toplumsal sistemdi…
Başka neler söyleniyordu…
Devlet piyasadan elini çekmeliydi…
Kamu işletmeleri özelleştirilmeli ve satılmalıydı.
Her şey, serbest rekabet içerisinde “piyasanın yasaları”na uygun olarak düzenlenmeliydi…
Benzeri sözler, yazılar ve söylemler çoğaltılabilir…Ancak bu kadarı bile, belleklerimizi tazelemeye yeterli olacaktır.
Yukarıda kısaca anımsattığımız, 15-20 yıl öncesinin bu iddiaları ve kapitalist/emperyalist sistemin propaganda merkezlerinin söylemlerinin cilası dökülerek, kofluğu açığa çıktı.
Kriz ve iflaslar, emperyalizmin “merkez ülkesi”nden başlayarak, çevre ülkelere doğru yayılıyor…
Hükümetler, “kurtarma paketleri” hazırlıyor.
ABD’den AB’ye tehlike çanları çalıyor.
Hani piyasaya müdahale edilmeyecekti ?
Hani her şey “piyasa kuralları” içerisinde şekillenecekti ?
Hani “kalan sağlar” sizindi ?
Gelinen nokta ve yaşanılan gerçekler; liberalizm ve küreselleşme adına söylenenlerin,halkları uyutmak için anlatılan pembe masallar olduğunu açığa çıkardı.
Bugün yaşanılan kriz; ikinci paylaşım savaşına yol açan ’29 Bunalımı’ ile kıyaslanıyor.
Bilindiği gibi 1929 krizini, kapitalist – emperyalist sistem savaşla çözerek,yükü halkların sırtına yıkmak istedi.
Hitler, bu nedenle dünyayı kan gölüne çevirdi.
Bugün de krizin faturası, kapitalizmin merkez ülkelerinden çevre ülkelere,bağımlı ve yarı-bağımlı ulusların emekçi halklarına çıkarılmak isteniyor/istenecektir.
Ezilen uluslar ve tüm halklar, bağımlılık ilişkilerinin düzeyine, hükümetlerin sınıf karakterine ve halkların örgütlülükleri ve verecekleri mücadele ölçüsünde krizin sonuçlarından etkilenecek ya da etkilenmeyeceklerdir.
Olası sonuçlardan birisi de genel ve bölgesel savaş tehlikesinin, baskı ve şantajların artması olacaktır.
Emperyalist merkezler, krizden kurtulmanın bir aracı olarak savaş tehdidini ve şantajını masaya sürecektir.
Ancak, bir sıcak savaşın gerçekleşmesi, yalnızca krizlerin yaşanıyor olmasıyla ya da tek başına kriz olgusu ile gerçekleşmez.
Daha başka koşulların da elverişli (!) olması gerekir.
Emekçi halkların örgütlülüğü, bilinci, kendi sınıf politikalarını hayata geçirmek için verecekleri mücadele, yoksul halklar ve ezilen uluslar arasındaki dayanışma belirleyici olacaktır.
Sonuç olarak; kapitalist/emperyalist sistem var oldukça krizler yaşanacaktır.
Burjuva iktisatçıların tüm aksi söylemlerine, gerçekleri gizleme çabalarına rağmen tarih; krizlerin kapitalizmin “yol arkadaşı” olduğunu kanıtlamıştır.
Günümüzdeki kriz, liberalizmin balonunun patladığını, emperyalist sistemin çatısının delindiğini göstermektedir.