Sağlıkta devrim mi dediniz?

“Hastanelerde sıra beklemeye son” pankartının altından geçerek 3 gün önce internetten aldığım randevu temelinde Çanakkale Devlet Hastanesi polikliniklerine adımımı attım.
Müthiş bir kalabalık göze çarpıyordu.
Hani randevu aldık ya, saatini de belirledik ya; normal olan o saatte randevu alınan doktorun muayenehanesinin önünde çağrılmanızı beklemektir herhalde!
Bu şekilde olmadığını, bir arkadaşım önceden bana bildirdiği için ben tedbiri elden bırakmadım ve 2 saat öncesinden ilgili poliklinik bankolarından tekrar sıra almak için o inanılmaz kalabalık kuyruğun bir parçası oldum.
Hani kuyrukta beklemeyecektik; “atma Recep din kardeşiyiz”

777
Her işimizde olduğu gibi bu sistemde, henüz gerekli alt yapısının hazır olmaması nedeniyle tam bir alaturka uygulama haline dönüşmüştü.
Polikliniklere girdiğimdeki o müthiş kalabalığın nedenini yaklaşık 1 saatlik kuyruk beklemenin sonunda öğrendim.
Bilgisayar sistemi çalışmıyordu…
Randevu alınmış bir sistemde, tekrar sıra alınmasını gerekli hale getiren bu alaturka uygulamanın birde bilgisayar azizliğini yaşayınca; “sıra beklemek yok” diyenlerin kulaklarını bir güzel çınlattım.
Sağlıkta “devrim” daha işin başında beni bir kabus gibi karşılamıştı.
Neyse aldık sıramızı, tuttuk doktorumuzun yolunu.
Verilen sıra numaralarının numaratör uygulaması ile düzenlenmesi olumlu idi.
Doktorumun muayenehanesine geldiğimde sıra bana gelmiş olduğu için çok beklemeden içeri girdim.
Ama kafamda bir soru işareti vardı; acaba numaratör uygulaması dışında aradan kaynaklar oluyor muydu?
Beklemeden girdiğim için bunu gözlemleyemedim.
Fakat bir önceki gelişimde ne yazık ki bu konunun da çeşitli suiistimallere bağlı olarak delindiğini görünce; bu işlerin düzene girmesi konusunda zaten umudumu kaybetmiştim.
Bu umutsuzluğum gerekli tahlilleri yaptırdıktan sonra tahlillerin sonuçlarını doktoruma göstermek üzere beklerken kesin bir hükme dönüştü.
Devlet hastanelerinde doktor kapısında beklemek bu halkın kaderi olmuştur.
Kim derse hastanelerde kuyrukları kaldırdım diye sakın inanmayın; kendinizi bir bütün gün çeşitli noktalarda beklemek temelinde kontrolünüzü yaptırmaya hazırlayın.
Tahlil sonuçlarımı saat 14.30 da alabileceğimi belirtmişlerdi.
O saatte ilgili bankoda oldum.
Kısa bir beklemeden sonra bankodaki görevli, doktorumun sistemden tahlillere bakabileceğini söyleyerek beni gönderdi.
Yine tuttuk doktorumuzun yolunu.
Sabahki durum bambaşka bir kargaşaya dönüşmüştü.
Sabah herkesin numaratör sırasına göre muayeneye girdiği uygulama ne yazık ki öğleden sonra tahlillerin kontrol ettirilmesi aşamasında tam bir kaosa dönüşmüştü.
Bu konuda hiçbir sistemin geliştirilmediği uygulama nedeniyle, insanımızın yaratıcılığına kalmıştı doktorun yanına girebilmek.
Vatandaşlarımızın birbirine karşı saygısının olmadığı koşullarda yaşananlar gerçekten can sıkmaya başlamıştı.
Son derece basit bir uygulama olarak devreye sokulacak bir sistem ile bu kargaşanın önlenmesi mümkün iken; vatandaşın yaşadığı bu durumu acaba hiç gören yok mu diye düşünmeden geçemedim.
Sonuçta insana verilen değerin ölçütü açısından bir kriteri gösteriyordu yaşanılanlar.
Neyse, 2 saat gibi bir bekleme sonrasında orada bulunan, benim 2 saattir beklememe rağmen bir türlü doktora ulaşamadığımı algılayan bir vatandaşın müdahalesi ile “bu arkadaş saatlerce bekliyor, gelen giriyor şimdi sıra arkadaşın” deyip benim haklarıma sahip çıkması sonrasında doktorun yanına ulaşabildim.
Bir de ne göreyim, o kadar bekleme sonrasında; tahlil sonuçlarım çıkmamış.
Kafamdan kaynar sular dökülmüş gibi oldum, tuttum laboratuarın yolunu.
Bir arıza nedeniyle gecikme olduğunu yarım saat içinde sonuçlarımın çıkacağını bilgisini aldıktan sonra sabahın dokuzundan beri bekleyen bir vatandaş olarak yarım saatlik beklemenin devede kulak olacağı şeklindeki akla uygun hale getirme tekniği ile bekleme moduna tekrar girdim, bu arada kendimi sabah geldiğimden daha kötü hissetmeye başlamıştım.
Tedavi olmaya gelmiştim ama, halim geldiğimden daha kötü durumda idi.
Olsun, ne demişlerdi; “hastanelerde sıra beklemeye son”
Herhalde artık beklemem umuduyla, aldım tahlil sonuçlarını, tekrar tuttum doktorun yolunu.
Saat iyice gecikmiş olduğundan pek kimse kalmamıştı, çok az bir bekleme sonrasında doktorum gereklilikleri yerine getirdi.
Ertesi güne de sarkan bir kontrolüm kalmıştı.
Bir bütün gün tamamıyla bekleyerek, kuyruklarda işlemeyen bir mekanizmanın sorunlarını yaşayarak, devrim gibi çok değer verdiğim bir sözcüğün; vatandaşını yok sayan bazılarının dilinde “sağlıkta devrim” gibi bir aldatmacaya alet olmasına müthiş bir tepki duyduktan sonra yorgun ve kendimi eskisinden daha kötü hissederek evin yolunu tuttum.
Sözüm kesinlikle doktorlar ve sağlık emekçilerine değildir.
Onlar da bu sistemin olumsuzluklarından kendilerine düşen payı yeteri kadar almakta, buna rağmen tüm zorluklar karşısında fedakârca çaba göstermektedirler.
Sözüm işletim sistemini bu hale getiren yöneticileredir, vatandaşa bu denli ıstırap yaşatarak “sağlıkta devrim” deyip halkın karşına çıkanlaradır.
“Atma Recep din kardeşiyiz”
Paylaş