damlayeltekin@gmail.com
Ağustos ayında cehennem yakıcılığıyla elham-ı bahur mu sıcak yoksa, kesemediği ağacın gölgesini satan kapitalizm mi?
Eyyam-ı bahur kapımıza dayandı. Hava sıcak. Cehennem sıcakları mı daha kavurucu, kapitalizmin ateşi mi? Şimdi biraz buna bakalım.
Sıradan Çanakkaleli vatandaş, haftalık bir gün izninde ne yapabilir? Ya da biremekli mesela? Ne yapabilir? Denize kıyısı olduğunu da hatırlatalım bu güzel şehrin. Çünkü yaz boyu denize giremeyen de var.
Hava sıcaklığında sahilde biraz serinlemek sıradan bir Çanakkalelinin hakkı değil mi?
Bi geçmişe gidip gelelim.
Bilen bilir, ben yaşayandan öğrendim ki… Geçmişte
Çanakkalelilerin rahatlıkla denize girdiği, bir plaj var imiş…
Yeni kordon ve iskele arasında; köprüyü geçtikten hemen sonra.
7’den 70’e Çanakkalelilerin denize girdiği bir kıyı… İmiş.
Şimdilerde Çanakkale merkezde bulunan kumsallarda ya sadece kum var. Ya da sadece beach.
Yenikordonda ne şezlong var ne de gölgelik…
Yani Çanakkale merkezde denize girmek isteyen yurttaş ya şemsiyesini sandalyesini alacak ya da “beach” tercih etmek zorunda kalacak.
Ki gönlümüz yeni kordonda tamamiyle ücretsiz şezlong, şemsiye gibi hizmetlerin gelmesinden yana.
“Beach”lerde durum ise katlanılabilir. Kısmende olsa. Çanakkaleli bir yurttaş sıcak havadan bunalıp denize gitmek isterse bir sadece şezlong için 150 ile 200 lirayı gözden çıkarmak zorunda.
Kıyılar halkın ya hani. Tabi kanuna göre.
Merkezdeki işletmeler Çanakkale’nin ayağına kadar getirmiş hizmeti… Duş, yemek, içmek, tuvalet, gölgelik şemsiye, şezlong.
Kanuna göre halkın olan sahil şeridinde cumartesi günü tatlı bir
insanla tanıştım. Kumsala sermiş havlusunu, mis gibi
güneşleniyor. Şemsiyenin yanında güneşleniyor ama. Arkadaşımın
oturduğuz şezlongun gölgesinde ! Gölge parası almaya
niyetlenmişler… Halkın olan plajda her yere şezlong koyduktan
sonra, kadından şemsiyenin gölgesinin ücretini
istemişler…
Şaşırdık mı? Maalesef şaşırmadık.
Haberlerde. Duyuyoruz çünkü… Kimi kıyılara, beach sahipleri, işletme sahipleri; vatandaşları sahile bile almak istemiyor.
Ağustos ayında cehennem yakıcılığıyla elham-ı bahur mu sıcak yoksa, kesemediği ağacın gölgesini satan kapitalizm mi?