havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

‘Ağlayan Analar’ / ‘Kanayan Yaralar’!

2474
Ne yaman bir söylem!..Ne etkileyici bir söylev!..Çarpıcı ve sarsıcı retorik!..
Bay Öymen, yaptığı konuşma ile, memleket sathında etkisi günlerdir devam eden bir rüzgar estirdi.
‘Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, Kıbrıs’ta, Koçgiri’de, Dersim’de analar ağlamadı mı?” diyerek, savunduğu görüşlerin, ileri sürdüğü tezlerin doğruluğunu ve haklılığını kanıtlamaya çalıştı.
Onur Bey bu konuşma ile, farklı nitelik ve karekterdeki savaş, çatışma ve müdahaleleri aynı torbaya koyarak ortak bir paydada (analar ağlamadı mı!?) birleştirdi.
Oysa, sözü edilen savaşlar ve çatışmalar, farklı tarihsel güç ilişkilerinin, amaçların ve hedeflerin üzerinden gerçekleşen olaylardır.
Emperyalistler arası savaşla, anti-emperyalist savaşı; iç isyanlarla, garantörlük gerekçesi ile yapılan müdahaleyi, bir ‘tezi’ haklı göstermek için ileri sürmek, tarih toptancılığı olur!..
Dolayısıyla, ‘düşman’ kavramı ile ‘suçlu’ kavramını, ‘esir’ kavramı ile ‘tutuklu-hükümlü’ kavramlarını karıştırırsınız.
Bay Öymen bunları bilmez mi, fazlası ile bilir!
Ama O, tezini kanıtlamanın derdi ile yanıp tutuşuyor…
Farklı nitelikteki tarihsel olayları aynı kefeye koyarak ‘tarih kabzımalcılığına’ soyunursanız, sorun karışır, çözüm karışır, akıl karışır, izan karışır, anaların gözyaşları karışır, akar, akar sel olur…
Hal böyle olunca; Kılıçdaroğlu, Dersim’den kılıcını çekti: ‘Yara kanamıştır’ diyerek, ‘gereğini yapmalıdır’!..
Sonrası malum, Ankara’ya dönen Kemal Bey, “AKP’nin tuzaklarına dikkat” açıklaması ile, Dersim çıkışından ricat ederek kılıcını kınına soktu.
Anlaşılıyor ki, Bay Kılıçdaroğlu, Dersim’de bir miktar AKP tuzağına düşmüş gibi görünüyor…
Ne demeli; herkesi kör, alemi sersem sanıyorlar!..
Dönelim Deniz Bey’e, O da kavramları yontup, yeni içerikler yüklemeyi seviyor.
Farklı konuşmalarında; ‘etnisite yaratıyorlar’, ‘azınlık yaratma çabası’, ‘millet yaratıyorlar’ diyerek; sosyolojik gerçeklerin ve kavramların yerine, siyasi-hukuki kavramları kullanıyor.
Etnisite, dil gibi kavramlar tarihsel olarak teşekkül etmiş, sosyolojik gerçekler ve kavramlardır.Azınlık kavramı ise, siyasi olarak gerçekleşmiş hukuksal kavramlardır.
Deniz Bey, bunları herkesten iyi bilir.Ama onun meramı, ‘kimliksiz, dilsiz, eğitimsiz, kültürsüz’ bir Kürt tanımını yapmak ve bunu herkese kabul ettirmektir.
Bence, boşuna nefes tüketilmesin.’Kürt’ yoktur, ‘Kart-Kurt’ vardır, deyin…
Hepimiz kurtulalım.
Ya da, gerçeğin gözünün içine bakmaktan korkmayın…
Hayatın ve barışın bizden beklediği, bu kadar somut ve gerçektir!..
Ağlayan analar, kanayan yaralar hepimizindir!..