Savaş "Bir metrekare tarım toprağı kaybetmeye lüksümüz yok.."

1014

 31 Mar yere seçimlerine bir aydan kısa bir süre kala sendikalar, odalar, dernekler ve STK’lar gazetemiz Çanakkale OLAY’a yerel yönetimlerden beklentilerini sıralamaya devam ediyorlar. ZMO Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, nasıl bir yerel yönetim beklediklerini, gazetemiz Çanakkale OLAY’a değerlendirdi. Savaş, Tarımsal projelere verilecek destek ve tarım topraklarının korunması, yanlış yapılaşmanın önüne geçilmesi, kentin çevresel sorunlarına gösterilen duyarlılığın devam etmesi… gibi birçok konuda yerel yönetimlerden oda olarak beklentilerini sıraladı.  Çanakkale’nin yüzde 50’sinin geçimini hala doğrudan tarımdan sağladığını belirten Savaş,  yerel yönetimlere bu anlamda iki temel görev düştüğünü ifade etti. Yerel yönetimlerin esnafa olduğu gibi tarımla uğraşan kesime de mutlaka destek olması gerektiğini belirten Savaş, kentlinin sağlıklı gıdaya ulaşımı da belediyeler üzerinden yapılan projelerle sağlanabilmesi gerektiğini söyledi.  Mevcut belediyenin şu ana kadar tarımsal projelere tam olarak yönelmediğini ifade eden Savaş, son dönemde belediyenin desteği ile tarımsal kooperatifleşmeye yönelik çalışmalar olduğunu, yerel yönetim desteği ile yaratılacak bir kooperatifleşme ile kentlinin sağlıklı gıdaya ulaşımının garanti altına alınacağını ve böylece tarımında doğrudan desteklenmiş olacağını belirtti. Türkiye’de tarımın giderek zorlaştığını, girdilerin her geçen gün daha da artarak üreticinin tarımı bırakmaya başladığını ifade eden Savaş, yerel yönetimlerin Çanakkale gibi geçimini tarımdan sağlayan kentlerde tarıma yönelik çalışmalarının devam etmesi gerektiğini dile getirdi. Yanlış yapılaşma sebebiyle verimli tarım arazilerinin yok olduğun belirten Savaş, konuyla ilgili yapılan bilimsel çalışmaların değerlendirilerek, yapılaşmanın doğru yönde gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Oda olarak çevre duyarlılığına ayrıca önem verdiklerini belirten Savaş, mevut yerel yönetimin de bu konuda duyarlı davrandığını belirterek, kent içinde ve dışında, bu duyarlılığın Mart sonrasında da devam etmesi gerektiğini söyledi.

 
“Çanakkale hala tarım kenti”
Çanakkale ekonomisinin büyük bir kısmının tarıma dayalı olduğunu belirten Savaş;  “İlçelerin birçoğu kasabanın biraz büyüğü şeklinde ve çoğunlukla da çevre köylerden gelen insanlar tarafından oluşturuldu. Yine bakarsak işte ‘kentcik’ diyebileceğimiz o küçük kasabaların yüzde 50’si doğrudan geçimini hala tarımdan sağlıyor.  Onun ötesinde bir kısmı da, asgari ücretli olarak çalışan kişiler. Kentte yaşayanlarında köylerden mutlaka tarımdan bir desteği vardır.  Çevremizde bunları görüyoruz.  Yerel yönetimin aslında bu anlamda iki çok önemli görevi var. Bir tanesi, geçimini tarımdan sağlayan bir kesim var.  Bu anlamda diğer alanlarda örneğin esnaf… vs. gibi meslek gruplarına nasıl yardımlar yapılıyorsa,  bu yardımların o tarafa doğru da yönelmesi gerekiyor. İkincisi tamamen kenti düşündüğünde, kentlinin sağlıklı gıdaya ulaşımı da belediyeler üzerinden, en azından denetiminin onlar da olduğunu biliyoruz.  Dolayısıyla onların bu denetim içerisinde birtakım projelerle bu işi yürütmeleri gerekiyor. Yani, bir kentlinin sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşmasının önünü açacak bir takım projelere ihtiyaç var. İkinci adımda da, özellikle Çanakkale’yi ilgilendirecek şekilde kentteki tarımdan geçimini sağlayan insanların bu anlamda en azından ürünlerin pazarlanması noktasında nasıl ki esnaflara ve diğer alanlara katkıda bulunuyorsa bun alanlara da gerekli katkıların yapılmasını bekliyoruz. Aslında Çanakkale hep böyleydi ve hatta Belediye Başkanımız bizzat tarımdan gelen birisi, ‘ailevi olarak öyle olduğunu biliyoruz’. Öyle olmasına rağmen bu tip projelere bugüne kadar çok yönelmedi. Elbette bir takım katkılar oldu. Belediyenin desteği İle bir kooperatif paneli gerçekleştirdik. Belki belediyenin kafasında hep olan, ancak hayata geçiremediği bir proje. Panellere, bu işin en iyi örneklerinin olduğu yerlerden insanlar geldiler ve tecrübelerini anlattılar. Bu işin çok iyi yürüyebildiğini gördük. Orada ne var? Diye soracak olursak, daha önce söylediğim gibi bir kentlinin sağlıklı gıdaya ulaşımı garanti altına alınıyor. Böylece ikinci olarak tarımda desteklenmiş oluyor. Kooperatifler vasıtası ile bunlar gerçekleşiyor. Tarımdaki en önemli sorunlarımızdan bir tanesi pazarlamadır. Bu pazarlama zinciri içerisinde aslında maliyetlerin yükselmesi, üreticiden çıkıp tüketiciye gidene kadar aradaki aracılar nedeniyle ki; ‘aracılar çok iyi niyetli olsa, sadece cüzi miktarlarda hizmet bedellerini alacak olsa’ dahi burada bir maliyet var. Bu maliyetin düşürülmesi gerekiyor. Bunu kooperatifler vasıtası ile çok kolay yapabiliriz. Bunu belediyeler kooperatifleri destekleyerek yapabilirler. Hatta başlıca görevlerinden bir tanesi kentli insanların sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşmasının garanti altına almak olduğu için, ona göre tüketici kooperatifleri vasıtası ile bunları yapabilirler. Ancak tüketici kooperatifleri ile üretici kooperatiflerinin desteklenmesi lazım. Aynı zamanda çift taraflı bir faydalanma sağlanmış olur” dedi.  

“Türkiye’de tarım zorlaştı”
Türkiye’de tarımın giderek zorlaştığını belirten Savaş; “Özellikle girdilerde dışa bağımlıyız. Dolayısı ile dövizdeki dalgalanmalar girdilerin fiyatlarının hep yükselmesine neden oluyor. Döviz dalgalanıyor ancak girdi fiyatları hep yükseliyor. Yani bağımlıyız ve alternatifimiz yok. Giderek daha bağımlı hale getirildik. Buda işin başka bir boyutu. Bu notaya yanlış tarım politikaları ile nasıl geldiğimizde ayrı bir konu. Ancak geldiğimiz noktada, tarım ‘yapılamaz’ hale geldi. Bu sene üreticinin tarımdan elde ettiği gelir, ertesi yılki tarım maliyetlerini kurtarmıyor. Dolayısı ile tarımdan vaz geçiyorlar. Yavaş yavaş başka işlere yönelmeye başlıyorlar. Tabi eğer bunları kooperatif vasıtası ile gerçekleştirirseniz. En azından aracı karlarını hem üreticiye, hem de tüketiciye yansıtabilirsiniz. Hem üretici daha ucuz gıdaya ulaşır, hem de en azından bu işi sürdürebilecek kadar para kazanmış olur. Bizim açımızdan yani ZMO açısından en önemli olan nokta budur” dedi. 
 
“Yanlış yapılaşmaya dikkat edilmeli”
Yanlış yapılaşmanın önüne geçilmesi gerektiğini belirten Savaş;  “Yanlış yapılaşma tarım topraklarını da tehdit ediyor. Verimli tarım topraklarının kaybına neden oluyor. Türkiye olarak bir metrekare tarım toprağı kaybetmeye lüksümüz yok. Üretimimiz ancak kendimize yetebilecek düzeyde. Hem tarım topraklarımız azalıyor, hem nüfusumuz artıyor. Dolayısı ile mevcut topraklarımız bizi doyuramayacak hale gelecek. Bu nedenle yapılaşmada buna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Bütün kentlerde olduğu gibi Çanakkale’de de bu konuda sıkıntılar var. Bundan 15 yıl önce bu konuda coğrafya bölümünün çalışmaları var.  Aslında bunlar yönlendirici çalışmalar. Yapılaşmanın ne tarafa gitmesi gerektiği, neden Karacaören ve Kepez gibi mevcut yönlere doğru gitmemesi gerektiği anlatılıyor. Bu yöne gerçekleşen yapılaşma tarım topraklarının kaybına neden oluyor. Bu anlamda da sıkıntılı. Coğrafi çalışmalar sadece bu değil, aynı zamanda zemin konusu da var. Sarıçay boyunca yapılaşma devam ediyor. Alüvyal zemin konusunda ne kadar dikkat ediliyor. Bu konularla ilgili çalışmalarda ayrıntılar var. Biraz daha bunlara kulak verilmesi gerekiyor. Ya da yerel yönetimlerin diğer baskılardan kurtulup bunlara kulak vermesi gerekiyor. Dolayısı ile belediyenin baskılardan kurtulup, şehircilik bilimi içerisinde artık tarımı, coğrafyanın bütün unsurlarını kullanarak doğru bir yapılaşmaya gidebilmesi önemli” dedi.
  
“Çevre duyarlılığı deva etmeli”
Kentin dışındaki çevre sorunları ile ilgili belediye duyarlı davrandığını ve bu duyarlılığın devam emesi gerektiğini ifade eden Savaş; “Belediye çevreye duyarlı kesimleri sürekli destekledi. Doğru olanda bu. Çevreye duyarlı kişiler kendilerinin ve çocuklarının yaşamlarını garanti altına almak istiyorlar. Çocukların yaşamlarını tehdit eden sorunların bertaraf edilmesini istiyorlar. Belediyelerin en temel görevlerinden bir tanesi bu. Dolayısı ile bunlara kulak vermesi gerekiyor Çanakkale Belediyesi kenti doğrudan ilgilendiren çevre konularında oldukça doğru bir çevre politikası izledi. Tabi bunlar devam etmeli. Bundan doğal bir şey olamaz. Sizin kentinizin suyunu tehdit eden bir maden varsa, bununla mücadele edilmesi gerekiyor. Bunun ötesinde de genel anlamda kentin dışında devam eden termikler kenti ilgilendirmiyor gibi görünebilir ama aynı havayı soluyoruz.  Dolayısı ile belediye kentin havasını da korumak zorunda ve onlarla da mücadele etmek zorunda. İlgili yasa ve yönetmelikler içerisinde aktif olarak, hukuksal anlamda takip etmek ve mücadele etmek zorunda. Bizde dahil olmak üzere sendikalar, odalar ve bağımsız çevreci gruplar bu işlerin ayak işlerini yapıyoruz. Belediyelerden örneğin finansal anlamda araç… vs. ve hukuksal anlamda destek bekliyorlar. Bunlar aslında belediyelerin görev ve sorumluluğu. Çevre deyince kent içinin de bu anlamda çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Kentin içerisinde de çelişkiye düşmemek için, kentin dışındaki çevre sorunlarında daha güçlü olabilmek için kent içerisindeki çevre sorunlarının çok iyi takip edilmesi gerekiyor. Çöpünden trafiğine kadar belediyenin bu işleri daha iyi yapmasını bekliyoruz” dedi.  
(Eren Aşnaz)
Paylaş