İtfaiyede bir gece..

1682

 İşte Çanakkale TROİA Dergisi’nin “İtfaiyede bir gece” haberi… 

En zor zamanlarında halkın aradığı birkaç numaradan biridir; 110 İtfaiye! Yurttaşın sağlığı ve canı için, kendi canını tehlikeye atmakta, kendi yaşamını gözden çıkarmakta bir an bile tereddüt etmeyen, insanların yardımına koşan kahramanlardan biridir itfaiye çalışanları. 7 gün 24 saat telefonun başında, gelen her ihbarı değerlendiren, yangından, ağaçlarda kalan can dostların kurtarılmasına kadar zor ve çetin bütün zorluklarla baş etmede yurttaşın yanındadır itfaiye erleri… İşte biz de  Çanakkale TROİA Dergisi olarak, merak ettik; gündüzün saatlerinin hareketli kentinde, gece, el ayak çekildiğinde, insanlar, huzur içinde evlerinde istirahat ederken, onları, İtfaiye Müdürlüğü ekiplerini ziyaret ettik. Gördük ki, gecenin bir vakti, telefonun başında, ekipmanları ve araçları ile her an hazır bir biçimde nöbetteler…  
 
İtfaiyecinin bir günü nasıl geçer? 
İtfaiye Müdürlüğü Vardiya Amiri Selim Can, göreve başladıktan sonra bir günlerinin nasıl geçtiğini neler yaptığını anlattı. “Sabah saat 08:30 itibari ile mesaimizi devir aldıktan sonra, Sabah 08:50’de sayımımızı yaparız. Ardından, eğitim salonumuzda günlük eğitimlerimizi yapıyoruz” diyen Can, “Bizim öncelikle belirlenmiş programlarımız var. Sabah ilk işimiz, araçlarımızı kontrol ediyoruz, malzemelerimizi kontrol ediyoruz, mesai değişiminde iki ekip birbiriyle görüşüp, günlük işler ortaklaşa yapılıyor. Aynı zamanda dışarıda da eğitimlerimize devam ediyoruz. Yangın söndürme veya malzeme eğitimleri gibi eğitimler yapıyoruz. Çalışma süremiz, 24 saat iş, 48 saat istirahat olarak belirleniyor. Akşam saatlerinde mesai bittikten sonra arkadaşlarımız zamanlarını istirahat ederek, kitap okuyarak, televizyon seyrederek, birbirleri ile sohbet ederek veya spor yaparak geçirirken aynı zamanda gelen ihbarlara odaklanıyoruz. Sonra farklı saat dilimlerinde çalışmalar yapıyoruz” dedi. 
 
İhbardan bir dakika sonra hazırlar…
Can, “Olaylara müdahale konusunda standart bir zamanımız var. İhbar alındıktan sonra buradan çıkış süremiz 1 dakikayı geçmiyor. Araçlarımızda GPS sistemi var. Araçlarımızın nerede olduğu, olay yerine kaç dakikada intikal ettiği gibi konularda hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. İhbar gelmesi dâhilinde kampana dediğimiz sesli, ışıklı uyarı sistemimiz var. Kampana çaldığı zaman ortalama 25-30 saniye içinde hazırlanıyoruz, koruma elbiselerimizi giyiyoruz ve yangın yerine hareket ediyoruz. Çalışmalarımızı bu şekilde devam ettiriyoruz. Kampana dediğimiz sistem, istirahat yerlerimizden, banyolara, tuvaletlere, yemekhanemize ve dinlenme yerlerimize kadar her yerde var. Santralci arkadaşımız kampanaya basıyor ve ekip olarak hazırlanıyoruz. Önce gidecek ekip ve takviye gidecek ekip olarak iki ekibe ayrılıyoruz. İhbarı alırken öncelikle yetişkin olmasını tercih ediyoruz ama bu da çocukların ihbarlarını değerlendirmiyoruz anlamı taşımaz. Tabi öncelikle ihbarı veren kişi çocuk ise yanında bir yetişkin olup olmadığını soruyoruz ve telefonu yanındaki yetişkin kişilere vermesini istiyoruz. Çünkü ihbarı yetişkin ve birinci elden almak daha uygundur. Ama her ihtimale karşı ihbarın verildiği adrese gidiyoruz, kontrol ediyoruz. Bu kişinin gerçekten yardıma ihtiyacı da olabilir, çocuk olabilir veya yetişkin bir kişi zarar görmüş olabilir. Gelen ihbarları ses kaydı ve telefon numarası şeklinde kayıt alıyoruz. Bize hangi numaranın, ne söylediği hepsi kaydediliyor. Dolaysıyla 110 şaka maksatlı kullanıldığı zaman sistemimiz sayesinde gerekirse mahkeme yoluyla şikayet edilebilir. Personelimiz deneyimli kişilerden oluştuğu için, arayan kişileri çok rahat bir şekilde ayırt edebiliyor. Bütün ihbarları göz ardı etmemek için, her ihbar ile iletişim kuruyoruz gerekirse arayan numarayı tekrar geri arıyoruz” dedi. 
 
İtfaiye hangi durumlarda aranıyor? 
“Gelen ihbarlar kurtarma veya yangın olarak geliyor” diyen Can, “Yangınlar da kendi arasında ayrılıyor; ot yangını, ev yangını, depo yangını, işyeri yangını gibi farklı ihbarlar oluyor. Her olaya kullandığımız malzeme, araç, olaya bakış açımız farklı. Mesela açık bir alanda yanan ot ile kapalı yerde çıkan yangın farklı sonuçlar doğurabilir. Onun için yangına müdahale şekilleri de farklı oluyor. Kurtarma konusunda en çok hayvan kurtarma ihbarları geliyor. Hayvanların her hangi bir sıkışıklık durumu varsa, her hangi bir şekilde hareket edemiyorlarsa, o zaman bu ihbar kurtarma operasyonuna dönüşebiliyor. İtfaiyemiz tarafından halka ücretsiz eğitimler veriliyor. Mesela vatandaşlar bunları talep edebilirler. Bu da apartman olarak, site olarak, birbirinden bağımsız kişiler olarak istedikleri zaman dilekçe karşılığında itfaiyemize başvurabilirler. Eğitim alabilecek salonları varsa orada, yoksa buradaki eğitim salonumuzda onlara verilecek gün ve saatte, en uygun zamanda eğitim alabilirler. Halkımıza yangın ve söndürme konusunda eğitimlerimiz ücretsizdir” bilgilendirmesinde bulunuyor. 
 
“Yangına gittik buzdolabı patladı”
İtfaiye Amiri Kadir Okdaş ise görevi süresince girdiği bazı tehlikeli olayları TROİA Dergisi okuyucuları ile paylaştı. “Bir keresinde kendi evini yakan adamın evine de gittik, buzdolabı patladı! Mesela Barbaros Mahallesinde Baklacı Camii’nde yangın çıkmıştı. Kemal Paşa Mahallesi Değirmenlik çıkmazında bir ev yanmıştı. İhbar bize baca yangını diye geldi. Biz baca yangını diye tek arabayla çıktık. Sonra gördük ki baca yangını değil ev yanmış. Arabayla giriş çıkış zor. Arkadaşlar müdahale için binaya girdi, bende yardım amaçlı gittim. Şofördüm ben o olayda. Biz binaya girdik bir anda buzdolabı patladı. O anda etkilendik tabi ama yaralanmadık çünkü koruyucu ekipmanımız üzerimizdeydi ama yinede etkilendik tabi” dedi. 
 
“Kendi maskemi vatandaşa vermiştim”
İtfaiye Müdürlüğü’nün en genç itfaiyecilerinden Anıl Tolga Sorgun ise, “Ben işe başlayalı 2 seneye yaklaştı. İşe girdikten 6 ay sonra bir kazaya gittim. O kaza, gittiğim en feci kazaydı. Kazaya gittiğimde arabanın içinde üç kişi vardı biri ölü iki yaralı. Bir kere de Hasan Ali Yücel Anadolu Lisesinin civarında bir evde yangın çıkmıştı. Çok duman yükseliyordu, insanların kurtarıyorduk hatta kendi maskemi başka bir vatandaşa verip öyle kurtarmıştım. Mesela bir ihbar da Kepez’in girişindeki petrol ofisinin yandığını söylediler. Biz de ekip olarak hazırlandık iki araç gittik. Ama asıl olan Petrol Ofisi değil, karşısındaki boş alan yanmış” diyerek anlattı. 
 
“Bizim meslekte adres her şeydir”
Kentin deneyimli itfaiyecilerinden Hakan Gönülkırmaz ise, “18 yıldan beri itfaiyecilik yapıyorum. 14 sene boyunca yangın söndürme ekibinde yer aldım. Ben 4 yıldır santraldeyim. Santralde ilginç olaylar geldi başıma bunlar genelde asılsız ihbarlar, dalga geçmeler. Mesela bir ara adreslerin çakışması durumu vardı. Günün birinde ihbar geliyor, vatandaş adresi veriyor, buradan ekip arkadaşlarımız olay yerine gitmek için hazırlık yapıyorlar. Çıkılıyor buradan adrese gidiliyor fakat olay yerinde hiç bir şey yok ne yanma ne de başka bir şey. Çünkü aynı adres başka bir ilçede de var. Aslında vatandaş ilçeden vermiş ihbarı. Bu tip olaylar yaşanıyor bu meslekte. Bizim meslekte şöyle bir şey var. Adres alırken çok doğru alman gerekiyor çünkü en önemli adım adrestir. Adres karıştığı zaman her şey biter. Vatandaş, zaten heyecanlı biz onu sakinleştirmeye çalışırız. İşte ‘beyefendi, adresi daha sakin verebilirimsiniz’ gibi. Adres olarak kapı numarasına kadar alırız, bize faydası dokunabilecek soruları sorarız. Haberleşme bu işin daha başı. Buradan kaynaklı bir hata olursa kötü sonuçlar doğurma ihtimali yüksek. Haberleşme kesinlikle kötü olmamalı. Zaten ihbarı alırken, önümüze kağıt kalem alırız, ilk olarak numarayı not ederiz çünkü numara çıkıyor zaten burada daha sonra adresi yazarız. Ses kayıt cihazımız sayesinde arayan kişiyi dinleme ihtimalimiz de var. Geçenlerde sürekli telefon çalıyor en az 10 kere çaldı. İlk aradığında açtık tabi hatta merak ettik bir şey mi oldu falan çocuk konuşamaz, anlatamaz derdini diye açtık birkaç kere. Ama hiç ses çıkmıyor, biz açıyoruz, o kapatıyor. Daha sonra açmadık bekledik belki yanlışlıkla aramıştır, telefonu takılı kalmıştır, vazgeçsin de aramasın diye. Açarız kızarız korkar kötü bir şey yapar diye bir süre açmadık. Sonuncusunda da açtık genç bir çocuk çıktı. ‘çocuğum bir şey mi var burası itfaiye. Bir sıkıntı falan mı yaşıyorsun’ dedim. ‘Ağabey ben numara çıktığını bilmiyordum bilseydim aramazdım’ dedi. Tabi konuştuk daha çocukla yaptığı hareketin doğru olmadığını izah ettik. Yani haberleşmenin sıkıntıları da bunlar. Biz buradan araçlarımızı takip ediyoruz, önümüzde GPS sistemi var. Gerektiği yerde arayıp yol tarifi veriyoruz, öncelikle ekipleri en kısa yoldan olay yerine ulaştırmaya çalışıyoruz. Arıyoruz daha uygun yolu tarif ediyoruz çünkü biz buradan kuşbakışı görüyoruz tüm kenti. 110 şaka maksatlı, dalga geçmek maksatlı veya oyun aracı olarak kullanılmamalı. Vatandaşlar çocuklarını bilinçlendirmeleri gerekmektedir. Çocukların küçük yaşta bilinçlendirilmeleri gerekir” dedi. (Düzenleyen Seçkin Sağlam) 
Not: Bu Yazı Çanakkale TROİA Dergisi’nin Ocak 2018 sayısından alınmıştır… 
Paylaş