Halkın tabelası

Haftaya damgasını vuran konu Merkez Ortaokulu oldu.
Gerek belediye meclisinde, gerekse il genel meclisinde bu konu tartışıldı.
Esas olan ise, halkın bu konudaki tercihi ve iradesiydi.
Halk Milli Eğitim Müdürlüğü’nün imam hatip ortaokulu tabelasına itibar etmedi ve kendi tabelasını astı.
Belirleyici olan bu tabeladır, gerisi teferruattır.
Tabiî ki demokrasiye inananlar için, demokrasiyi içselleştirenler için.
Tam da bu noktada Çanakkale AKP örgütü şimdi halka karşı bir sınav verecektir.

463
Belediye meclisinde AKP Grup Başkan Vekilinin bu konudaki görüşlerine uygun bir pratiğin gelişip gelişmeyeceği önümüzdeki günlerde yakından takip edilecektir.
Grup Başkan Vekili Kemerli ,milli eğitim müdürlüğünün almış olduğu kararın düzeltilmesi gerektiğine ilişkin bir anlayış içersinde olduklarını belirterek dikkatleri üzerine toplamıştır.
Parti örgütünün de son olarak mahalle meclisi ile yapmış olduğu toplantıda, tavırlarının bu yönde olduğunu da ayrıca belirtmiştir.
Bu durum yine akılara bir AKP klasiği olan ‘bir adım ileri iki adım geri’ taktiğini gündeme getirmiştir.
AKP siyasal İslam modeline uygun dönüşümünü bu taktik ile sürdürmeye çalışmaktadır.
Dönüştürme adına attığı adımların kamuoyundaki etkisini gözlemekte, önemli bir tepki yoksa tavrını ileriye doğru taşıyarak hedefine ulaşmaya çalışmakta, eğer oluşan tepkiler rahatsızlık verici noktada ise daha sonra tekrar ele almak üzere geri adım atmaktadır.
2002 yılından itibaren bu yöntemle, siyasal İslam hedeflerine uygun dönüşümler hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.
Merkez Ortaokulu’nun imam hatip okuluna dönüştürülmesi girişimi AKP’nin eğitim politikalarının bir sonucudur.
Bu gelişme sadece Çanakkale’ye özgü bir durum değildir.
Dolayısıyla bu uygulamanın, eğitimin laik niteliğinin yok edilmesi için siyasal İslam hedeflerine uygun “dindar gençlik” yetiştirme amacının bir parçası olduğunu unutmayalım.
İşin özü budur, onun dışındaki her türlü söylev polemiktir, teferruattır.
Eğitimin, siyasal İslam hedefine ulaşmak adına bir araç haline getirilmesine bağlı olarak, son iki yılda 1361 tane imam hatip ortaokulu açılmıştır.
Bu okulların 946’sı Merkez Ortaokulu’nda yapılmak istenen gibi diğer okulların dönüştürülmesiyle açılmıştır.
“Talep var” yalanıyla açılan bu okullara öğrenci bulmak için, ücretsiz servis olanaklarından yemeğe kadar, ailelere birçok teşvik sunulmaktadır.
Bunlarla da yetinmeyerek zorunlu olarak imam hatip okullarına kayıt yapılan bir sistem yaratılmıştır.
 MEB ,sonuçları açıklanan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemine göre ortaokulu bitiren öğrencileri liselere yerleştirdi.
 Sonuçlara göre tercih yapmayan 134 bin 788 öğrenciyi ikamet adreslerine göre evlerine en yakın okula yerleştiren MEB, bu öğrencilerin 40 bininin kaydını otomatik olarak imam hatip liselerine yaptı.
İslam inancına sahip olmadığı açık olan ülkemiz vatandaşı Ermeni çocukların dahi bu okullara kaydının yapılması, dinsel eğitim çılgınlığının son raddeye ulaştığını gösteriyor.
AKP iktidarı “var” dediği talebi, çocuklarımızı zorla imam hatip okullarına göndermeye çalışarak oluşturuyor.
 İmam hatip talebinin nerelerden çıktığı geçtiğimiz ay Bilal Erdoğan’ın, milletvekilleri, MEB yetkilileri ve dinci vakıfların yöneticileriyle katıldığı bir toplantının ses kayıtlarının basına yansımasıyla ortaya çıkmıştı.
 Bilal Erdoğan, imam hatip okullarının oranını bütün mevcut okullar içerisinde yüzde 25’lere kadar çıkarmaları gerektiğini söylüyordu toplantıda.
 AKP’nin imam hatip okullarını çocuklarımıza dayatırken “var” dediği talep işte bu toplantıdaki dinci vakıfların, derneklerin, ellerindeki iktidar gücüyle memleketi 12 yıldır gerici karanlığın içinde boğmak isteyenlerin talebidir.
Tüm bu uygulamalar dindar gençlik yetiştirme politikasının sonucudur.
Bu gerçeğin gizlenmesi içinde türlü türlü spekülasyon yapılmaktadır.
Son olarak  AKP il Başkanı, İl genel meclisinde CHP Grup Başkan Vekili Hicri Nalbant eğitimin gericileştirilmesi uygulamalarının sonuçlarını paylaşınca rahatsız olmuş,AKP politikalarını savunma girişiminde bulunmuştur.
Şimdi AKP İl Başkanı Çanakkale halkı karşısında bir samimiyet sınavı verecektir.
Eğer dindar nesil yetiştirmenin getirdiği dayatmacı politikaların kendileri açısından politik olarak bir karşılığı yoksa  “Merkez Ortaokulu’mu istiyorum” diyen halkın bu talebini dikkate alarak gereğini yapmalıdır.
Gereğini yapmadığı sürece söylediklerinin hiçbir anlamı yoktur.
Paylaş