Daha neler göreceğiz?

Yerel seçimler öncesi hava geriliyor. İtibarsızlaştırma adına yapılan operasyonlar, adalete güven duygusuna önemli ölçüde zarar veriyor. Hükümet bu alanda tam bir tutarsızlık içersinde.
Düne kadar tutuklanan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının haksızlığa uğradığını söyleyenleri “darbecilere destek” olmakla suçlayanlar şimdi ilginç değerlendirmeler yapıyorlar.

574
Başbakan “deliler kesin ise ver hükmünü bitir yoksa yüzlerce subayı hele genelkurmay başkanını bu şekilde içerde tutarsan bu yanlıştır “sözleri ile yeni bir manevra içersinde. Kime ne mesaj vermek istiyor başka bir tartışma konusu, fakat yargıya müdahale anlamında ciddi riskler yaratılıyor.
 
Şimdi daha iyi anlaşılıyor “kuvvetler ayrılığının engel olduğu” olduğu sözlerinin ardındaki gerçek.
 
Eskişehir Belediyesi’nde yürütülen operasyon ile ilgili Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in sözleri çok önemli, 6 yıl öncesine dayanan bir olay ile ilgili olarak sürdürülen operasyon konusunda Büyükerşen şunları söylüyor: ”Yaptığımız işlerin hepsi Sayıştay’ın denetimlerden geçiyor. 2002 yılından bu yana bize yönelik sistemli soruşturmalar yapılıyor. Her seçim arifesinde de bu tür şeylerle karşılaşıyoruz. Bunlar seçim arifesinde belediyemizi itibarsızlaştırma çabalarıdır”.
 
Tüm bu gelişmeleri üst üste koyduğumuzda ortaya çıkan tablo endişe verici; yargının bağımsızlığı noktasında.
 
Yargının üzerindeki siyasi baskılar, müdahaleler acilen kaldırılmalıdır. Siyasi çıkarımlar adına girişilen bu uygulamaların sonuçları bir bütün olarak ülkemizi son derecece olumsuz noktalara götürür ki; önce bu girişimden medet umanlar zarar alırlar. Bu gelişmeler kaygı verici düzeye gelmiş durumdadır.
 
Biraz da Zonguldak’dan gelen mesajlara bakalım.
 
22 yıl önce 1989 yılında Zonguldak madencilerinin büyük Ankara yürüyüşü işçi mücadelesinin önemli eylemlerinden biriydi. Bugün de “güzel ölmek istemiyoruz “diyen emekçiler, emek dostları, en can alıcı talepleri için Zonguldak’da bir araya gelerek 22 yıl sonra tekrar dikkatleri Zonguldak üzerinde topladılar.
 
Sınıfın talepleri için bir araya gelen sendikalar ,siyasi partiler ve emek dostları Zonguldak mitingi ile işçi sınıfının mücadelesi açısından Tüm Türkiye’ye önemli mesajlar verdiler. “Taşeron çalışmasının bütün iş kollarından kaldırılması”, “İş güvenceli”, “Kurallı”, “İşçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyan bir çalışma” talepleriyle alana çıkan sendikaların bu yönelişi bundan böyle sınıfın kendi talepleri için verilecek mücadelede yeni bir heyecan yarattı.
 
Ülkemizin koşullarının, demokrasi özgürlükler ve barış alanında olumsuzlaştığı şu günlerde böylesi kitlesel mücadelelerin örülmesine şiddet ile ihtiyaç vardır.
 
Bir basın çalışanı olarak tam da bu konuda Dilovası halkının çevre mücadelesinden yakından tanıdığımız Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun dünkü yazısındaki önerisini çok önemsedim ve paylaşmak istedim.
 
Şöyle diyor Hamzaoğlu:
”Bir yerinden başlamalıyız. Hem kendimize hem de yüzleri biz (HDK, ÖDP, TKP,HE)lere dönüklere bir başlangıç, bir umut olabilmesi için okuru olduğum dört günlük gazetemiz (Birgün, Evrensel, Özgür Gündem ve Sol) 8 Mart 2013, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nden başlayarak, sonrasında 1 Mayıs 2013, Emekçilerin Bayramı’nda devam edip, ardından pazar eklerini Birleşik Solun Gazetesi olarak çıkartabilirler mi? Ne dersiniz? Yapabilirler mi? Yapabilir miyiz?”
 
Evet gerçekten bir yerden başlamalıyız, YAPMALIYIZ .
Paylaş