Büro İş Genel Başkanı Hamzaçebi; "Tamamen kölelik düzenine dönüyoruz"

1088

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Büro İş Sendikası Genel Başkanı Alay Hamzaçebi Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte Çanakkale`de büro çalışanlarının bağlı olduğu kurumları ziyaret ederek, çalışanların yaşadığı sorunlarla ilgili bilgi aldı. Hamzaçebi, sendikal faaliyetleri, ekonomi ve çalışanların yaşadıkları sorunlara dair gazetemiz Çanakkale OLAY`a açıklamalarda bulundu. Adliye, Vergi Dairesi, Maliye ve Defterdarlıklara ziyaretlerde bulunduklarını belirten Hamzaçebi, çalışanların en öncelikli sıkıntısının binaların yetersizliği olduğunu ifade ederek, Çanakkale`de en kısa zamanda depreme dayanıklı ve daha modern binalar için ödenek ayrılması gerektiğini söyledi. Pandemiden dolayı dezavantajlı grupların çalışamaması ve yapılandırmalar gibi iş yükününü artması nedeni ile çalışanların ağır iş yükü altında stres yaşadıklarını ifade eden Hamzaçebi, dezavantajlı gruplar için biran önce uzaktan çalışma sistemine geçilmesi gerektiğini ifade etti. Ekonomiye ve çalışanların durumuna dair görüşlerini paylaşan Hamzeçebi, çalışanların enflasyonun altında ezilerek geleceğe daha karamsar baktıklarını, iş yoğunluğu altında ezilen çalışanın geçim sıkıntısı yaşadığını belirterek; "Tamamen kölelik düzenine dönüyoruz" dedi. Konfederasyon olarak açlık sınırını 3 Bin, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını ise 10 Bin TL olarak belirlediklerini ifade eden Hamzaçebi, asgari ücretlinin vergiye tabi tutulmazken, az gelirli çalışanın vergisinin ise yüzde 10 ile sabitlenmesi gerektiğini talep ettiklerini söyledi.

"Bağımsız ve özgür bir sendika olarak emek mücadelesi veriyoruz" 
Hamzaçebi Sendikal faaliyetleri ve Çanakkale`deki çalışanlarına dair; "Çanakkale`de şu anda 60`a yakın üyemiz var. Bunu büyütmek istiyoruz Burada şube değil, şubeler kurmak istiyoruz. Bizim kuruluş ilkelerimizin ilk başında vatan Cumhuriyet ve emek gelir. Mustafa Kemal Atatürk`e sahip çıkmak gelir. Bu iklime en uygun illerden biriside Çanakkale`dir. Bu yüzden bizim burada büyümemiz gerekiyor. Sendikamız çok geniş bir iş koluna sahip. 7 Bakanlık ve 44 kurumda örgütlü olmak istiyoruz. Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, SGK, İŞKUR, TÜİK, Kaymakamlıklar, Milli Savunma Bakanlığı`nın sivil memurları bizlerin iş koluna bağlılar. Bu bakımdan bölgede birinci sendika olmamız lazım. Biz sendikacılığı Cumhuriyet sayesinde yapıyoruz, seçme seçilme hakkına, örgülü mücadele etme hakkına Cumhuriyet sayesinde sahibiz. Tek adam rejimlerinde, Monarşik rejimlerde bunları yapamayız. Bu sistemlerde muhalif ses istenmiyor. Ancak Türkiye`de şuanda her ne kadar altı boşaltılmaya çalışılsa da demokrasi var. Bu sebeple Cumhuriyet`e ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk`e sahip çıkacağız. Bunlar biz sendika üstü parti üstü görürüz. Bizler, yine Cumhuriyet`in ve demokrasinin içi boşaltılmaya çalışılırsa buna tepki gösteririz. Bunun dışında bağımsız ve özgür bir sendika olarak emek mücadelesi veriyoruz. Hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değiliz. Hiçbir parti bizlere talimat veremez. Bu sebeplerden dolayı diğer konfederasyonlardan ayrıldığımızı düşünüyoruz. Kamularda çalışan arkadaşlarımıza böyle bir sendikanın olduğunu da duyurmak istiyoruz ve bir araya gelerek bu sömürü düzenine dur demek istiyoruz" dedi. 
"Neden sağlam, modern ve depreme dayanıklı binalar yapılmıyor?"
Çalışanların yaşadığı en önemli sorunun eski ve yıpranmış binalar olduğunu belirten Hamzaçebi; "Bizlerde sendikamızı tanıtmak amacı ile geldik. Adliyeyi, Vergi Dairelerini, Maliyeyi, Defterdarlığı, SGK`yı gezdik. Vergi dairelerinin binaları sorunlu ve bu binalar kira. Üstlerinde aileler oturuyor. 5 yıldır kiralar ödeniyor ve bu kira paraları ile bu binaları satın alırsınız. Bu kadar araziler var. Emniyet Müdürlüğü güzel bir bina yapıyor ancak parayı toplayan Maliye, hazinenin sahibi Defterdarlık kendilerine neden sağlam, depreme dayanıklı, modern ve çalışma ortamına uygun binalar yapmıyorlar. Arkadaşlarımız huzursuz, kendi aralarında bir sosyalleşme de yok. Aynı kurumda çalışanlar birbirlerini dahi tanımıyorlar. Biran önce ödenek çıkartmaları lazım" dedi. 
 
"Uzaktan çalışmayla evde olan arkadaşlarında katkı sunması sağlanmalı"
Pandemden dolayı çalışmak zorunda kalan memurun büyük çalışma stresi yaşadığını belirten Hamzaçebi; "SGK`da ve vergi dairelerinde, adliyelerde bütün kurumlarda personel zaten azdı, birde pandemiden dolayı dezavantajlı gruplarda yok. Rutin işlemin yanında yapılandırmalarda gelince işler daha da arttı. Bu durumda uzaktan çalışmayla evde olan arkadaşlarında katkı sunması sağlanarak iş yükü azaltılabilir. Burada çok büyük bir sıkıntı var. İş yükü artmış, çalışan sayısı daha da azalmış arkadaşlar bu yükün altında eziliyorlar. Bu çok da maliyetli bir şey değil, pandeminin ne kadar süreceği beli değil, biran önce uzaktan çalışmaya geçilmesi lazım" ifadelerini kullandı. 

"Hukuk düzeni oturtulmalı, liyakat sağlanmalı"
2021 yılı mali bütçesinin çalışan için hiçbir getirisinin olmadığını belirten Hamzaçebi; "Şu andan 2021 bütçesi görüşülerek geçip gidiyor. Yandaşa kıyak, emekçiye şükret mantığı ile hazırlanmış bir bütçe. İçerisindeki kalemlere baktığımız zaman 180 milyara yakın bir faiz ödemesi öngörülüyor. `Doları düşürürüz` denildi, evet Bakanın istifası ile düştü ancak yeterli mi değil! Eğer demokrasi, hak, hukuk, adalet askıdaysa bunların hiçbir önemi yok. Öncelikle burada güven olacak. Ana muhalefet patisinin liderine değişik oluşumlar tarafından tehditler savruluyor. Hukuk devletinde böyle bir şey olamaz. Burada Adalet Bakanlığı`nın, savcıların hiçbir şey beklemeden gereğini yapmaları lazımdı. Bu ortamı gören bir sermaye Türkiye`de durur mu? Durmaz. Para ekonomide güvenli yer arar. Hiç kimse parasını bugün iç savaş olan Suriye`ye gömmez. Temel olan bu hukuk düzenini oturtmamız lazım. Bunun ardında liyakat olmalı. Kamuda liyakat yok. Yeni Hazine ve Maliye Bakanımız Lütfi Elvan mühendis kökenli. Yapabilir ya da yapamaz ancak burada da gördüğümüz gibi kuramlarda liyakat yok. Başarısız ve liyakatsiz kişileri göreve getirirsen, o kişi orada tutunabilmek için yanlış işler yapar, bunun bedeli de ülkenin birikimlerinden gider" dedi. 
 
"Biz sadece maaşı dolarla alamıyoruz diğer her şeyi dolarla alıyoruz"
Hamzaçebi; "Bütçenin kalemlerine baktığımız zaman bir hükümetin karakterini öğrenirsiniz. Eğitime, sağlığa, sosyal yardımlara... ne kadar ayrılmış, burada hükümetin karakteri çıkar. Bizim bütçeye baktığınız zaman, yandaş sermayeye, faiz lobisine hizmet eden bir bütçe görürüsünüz. Emekçiye, çalışana, memura, işçiye, emekliye, dula, yetime... yok ancak hasta garantili hastaneye, müşteri garantili otoyola, tünellere aktarılan paralar var. 180 Milyar TL faiz ödeyeceğiz kim ödeyecek biz ödeyeceğiz. Dolar düştü, yine çıkacak eğer bu hukuk düzenini, adaleti sağlamazsan bu ekonomi yine kötüye gidecek. Üretim yok, dışa bağımlısın, cari açığın artıyor, borcunu ödemek zorundasın, dolar elbette yine çıkacak. Bu ülkenin dış borçlanması dolar ve EURO üzerinden. Maaşı dolarla mı alıyorsunuz? diyorlardı. Biz sadece maaşı dolarla alamıyoruz diğer her şeyi dolarla alıyoruz, her şey dolara endeksli. Devamlı enflasyonun altında eziliyoruz ve geleceğe daha karamsar bakıyoruz. İş yoğunluğunun altında stresini yaşıyorsun, sosyal hayat yok ve kazandığın yetmiyor tamamen kölelik düzenine dönüyoruz" dedi. 
 
"Asgari ücretli vergiden muaf tutulmalı"
 Sendika olarak taleplerini dile getiren Hamzaçebi; "Asgari ücretten vergi alınmaması lazım. Konfederasyonumuzun hesaplamalarına göre açlık sınırı 3 Bin TL`yi geçti. Zaten asgari ücret açlık sınırının altında. Bu durumda asgari ücretliler vergi dışı bırakılmalı, bunun haricinde yüne düşük gelirlilerden vergi oranları yüzde 10`da sabitlenmeli. Enflasyon farkını talep ediyoruz. Toplu sözleşme masası biran önce yeniden kurulmalı yada hükümet bunu yapmadan kendisi verebilir. TÜİK`in enflasyon oranlarını inandırıcı bulmuyoruz. Yoksulluk sınırı 10 Bin TL`ye dayanmış, 4 kişilik bir ailenin rahat bir yaşam elde edebilmesi için konfederasyonumuza göre bu rakam 11 Bin TL`ye yaklaşırken, yandaş sendikalara göre bu rakam 7 bin 500 TL civarında. O zaman soruyoruz? Senin rakamların bu şekildeyse masada neden bir memurun maaşının 4 Bin TL olarak imzalıyorsun" dedi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş