“Uğur Kurt’un katilleri bulunsun”

Okmeydanı`nda Berkin Elvan ve Soma`da hayatını kaybeden madenciler için anma eylemi yapmak isteyen bir gruba polis müdahale etti. Çıkan arbedede olay yerine yakın Cemevi’nin avlusunda bulunan Uğur Kurt başından yaralandı. Yoğun bakım servisinde tüm müdahalelere rağmen Uğur Kurt`un hayatını kaybetmesine neden olan polis müdahalesine Çanakkale`deki sivil toplum kuruluşları sert tepki gösterdi.

628
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çanakkale Şube Yönetim Kurulu Basın Sözcüsü Orhan Kafa, İHD Çanakkale Şube Başkanı Serpil Bayar ve Eğitim-Sen Çanakkale Şube Sekreteri Mustafa Bulgurcu yaptığı açıklamayla, bir yakınının cenaze törenine katılmak için gittiği Okmeydanı Cemevi`nde silahla vurularak hayatını kaybeden Uğur Kurt`un ölümüne neden olan polis müdahalesine tepki gösterdiler.
 
“Uğur canımız Hak`ka yürümüştür...”
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çanakkale Şube Yönetim Kurulu Basın Sözcüsü Orhan Kafa; yıllardır polisin havaya ateş açma bahanesiyle Kürtleri, Ermenileri, Alevileri, Devrimcileri ve Yurtseverleri katlettiğini söyledi. Kafa; “Dün İstanbul Okmeydanı’nda bulunan Cemevinde Cenaze Erkânın sürdüğü sırada, dışarıda meydana gelen olaylardan dolayı AKP güdümlü polis tarafından hedef gözeterek Uğur Kurt canımız ağır bir şekilde yaralanmıştır. Olay yerinde Uğur Kurt canımıza yardım etmek isteyen Cemevinde bulananlara biber gazıyla saldırılarına devam etmiştir. Uğur KURT canımız uzun süre yardıma muhtaç bırakılmış ve ciddi kan kaybı yaşamıştır. Yapılan bütün mudahalelere rağmen Uğur canımız kurtulamamış ve Hak`ka yürümüştür. Biz Aleviler olarak bu olayı 1600 yıldır yaşıyoruz, Egemenler tarafından yüzyıllardır saldırılara maruz kalıyoruz. Yüzyıllardır süren bu inkâr, imha, asimilasyon, katliam mirasına ısrarla sahip çıkan AKP hükümeti ve onun güdümünde bulunan polis saldırıya, şiddete, can almaya devam ediyor. Dün evlerimizi işaretleyenler bizleri göçe zorlayanlar son 1 yılda 9 tane canımızı çeşitli yollarla katletmişlerdir. Yıllardır polis havaya ateş açıyor bahanesi ile Kürtleri, Ermenileri, Alevileri, Devrimcileri ve Yurtseverleri katlediyor. Soma’da 301 Canımızın madende gerçekleşen kaza(katliam)da 11 canımızın Hak’ka yürüdüğü Elmalı köyüne hiçbir devlet erkânından kimsenin uğramaması yüz yıllardır süre gelen devletin ayrımcı tavrının en basit örneğidir” dedi.
 
“Saldırının failleri bulunmalı ve hesap sorulmalı”
Cemevine yapılan saldırının faillerinin bulunması ve hesap sorulması için konunun takipçisi olacaklarını ifade eden Kafa; “Ölümde bile coğrafik ve inançsal ayrımcılık gözetenler bilmelidir ki tarih boyunca her zaman mazlumlar, zalimlerden ve zulmedenlerden hakkını almış ve hesabını sormuşlardır bu durumun. İçinde bulunduğumuz bu yoğun siyasi ortamdan da yararlanarak ülkemizde Alevi-Sunni çatışması yaratılmak istendiğinin farkındayız. Kendi ülkemizin bize mezar olmaya başladığını ve bu kadar saldıra karşı direnmeye ve bu zulme boyun eğmeyeceğimizi Alevi öğretisinin ışığında mücadele edeceğimizi tekrarlamak istiyoruz. Pirimizin dediği gibi ‘bir olalım, iri olalım, diri olalım’ şiarıyla biz Aleviler olarak örgütlenmeye devam edeceğiz. İnanç merkezimize ve canımıza yapılan bu saldırıyı kabul edilemez buluyoruz. Cemevine yapılan bu müdahalenin inancımıza ve öğretimize yapıldığını bildirir ve bu saldırının faillerinin bulunmasının ve hesap sorulması hususunda takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna bildiriyoruz” diye konuştu.
 
Bayar; “Uğur Kurt`un katilleri bulunsun”
Okmeydan`ında yaşanan olaylar sırasında cemevinin avlusunda hayatını kaybeden Uğur Kurt`un katillerinin bir an önce bulunması gerektiğini belirten İnsan Hakları Derneği (İHD) Çanakkale Şube Başkanı Serpil Bayar, polis şiddetinin can almaya devam ettiğini ifade ederek; “Uğur Kurt’un katilleri bulunsun” dedi. AKP hükümetine “Cezasızlık politikasını terk edin, öldürülen her kişinin katilini yakalayıp yargı önüne çıkarın. Vatandaşların toplanma ve gösteri hakkına müdahale etmekten vazgeçin. Nefret söylemini terk edin ve ayrımcılığı sona erdirin” şeklinde seslenen Bayar şu şekilde konuştu: “Polisin, gösterilerde ve gösteri yapılan alanlarda gösterici olsun ya da olmasın tüm vatandaşlara yönelik silah kullanarak öldürme ve yaralama suçlarına dün yenileri eklendi. Soma’daki işçi katliamını ve Berkin Elvan’ı anmak için gösteri yapan öğrenciler ODTÜ’de olduğu gibi Okmeydanı’nda da polisin aşırı güç kullanarak biber gazı, tazyikli su ve plastik mermi ile göstericileri dağıttığına, buna direnmeye çalışan göstericilere ise rastgele silahla ateş ederek karşılık verdiklerini gördük. “Polisimi yedirtmem” anlayışından cesaret alan polis, Okmeydanı’nda göstericileri silahla dağıtmak istemiş, silah kullanırken de rastgele ateş ederek Okmeydanı Cemevi avlusunda bulunan Uğur Kurt isimli kişinin ölümüne sebep olmuştur. Uğur Kurt’un ailesine ve sevenlerine başsağlığı diler, katillerinin bir an önce yargı önüne çıkarılmasını bekleriz. Siyasal iktidarın hemen hemen her türlü anma ve gösteriyi kriminalize etme ve bastırma girişimi silah kullanma noktasına gelmiştir. İşte tamda bu noktada cezasızlık bir devlet politikası olarak karşımıza çıkmakta ve suç işleyen polisler korunarak yeni suçların işlenmesi sağlanmaktadır. Resmi şiddete cezasızlık geleneği sürdükçe temel hak ve özgürlükler ihlal edilmeye devam etmektedir. Gezi süreci ile birlikte özellikle Alevilerin ve solcuların yoğun olarak yaşadığı mahallelere yönelik polis şiddetinde giderek artan bir eğilim vardır. Bu durum siyasal iktidarın Alevilere ve solculara yönelik ayrımcı bir politika izlediğini göstermektedir. Nitekim bu politika siyasal iktidar sözcülerinin kullandığı nefret söyleminde kendini ele vermektedir. Bu durum oldukça vahimdir. Türkiye’deki Kürtlere yönelik, Alevilere yönelik, solculara yönelik bu ayrımcı ve şiddet içeren politika asla kabul edilemez. Uğur Kurt’un öldürülmesi vesilesi ile bir kez daha sesleniyoruz. Cezasızlık politikasını terk edin, öldürülen her kişinin katilini yakalayıp yargı önüne çıkarın. Vatandaşların toplanma ve gösteri hakkına müdahale etmekten vazgeçin. Nefret söylemini terk edin ve ayrımcılığı sona erdirin.”
 
Bulgurcu; “Bu ülke bizi öldürmek isteyenlerin ülkesidir!”
Eğitim-Sen Çanakkale Şube Sekreteri Mustafa Bulgurcu ise; “Polis bugün bir gencimizi daha vurdu. Yer, Okmeydanı Cemevi önü; fail, on yaşındaki çocuğun dahi zihnine katliamlarıyla kazınan devlet; tetikçi, devleti tamamıyla zor aygıtına dönüştüren polis; hedef alınan kişi ise otuz yaşında, hayatının baharında Alevi bir genç! Daha baştan söylemek istiyoruz ki bu ne bir tesadüftür ne de münferit bir olay. Bu şiddet, zihnimize mıhlanmış bir devlet politikasının en gerçek ve karanlık yüzüdür! Alevilere yönelik sistematikleştirilen kin ve nefretin temsilciliğine soyunan, Sivas Katliamı Davası`na zamanaşımı kararı verilmesini "hayırlı olsun" diye "müjdeleyen", Aleviliği tanımlama hakkını ve haddini kendinde gören birisinin başbakan olduğu bir ülkede, her bir Alevi`ye yönelen devlet şiddetini, uzun bir tarihi kat eden katliam politikalarından ayrı düşünmek, kelimenin en naif tabiriyle politik bir körlüktür! Soma, Gezi, Roboski, Hopa, Lice, Gazi, Çorum ve Maraş katliamları gibi bu kurşun da bir devlet geleneğinin gölgesinde sıkılmıştır! 9. Olağan Genel Kurulu`muzu gerçekleştirdiğimiz saatlerde öğrendiğimiz bu vahşeti tüm delegasyonumuzla kınıyoruz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!” şeklinde konuştu.
Paylaş