“Köylüyü namerde muhtaç etmeyeceğiz”

Çan Yolu üzerindeki Balaban Kahvesi`nde bir araya gelen Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Çevre Platformu üyeleri, bölgedeki madencilik faaliyetlerine dikkat çektiler. Çevre Platformu Sözcüsü Hicri Nalbant, Balaban yolu üzerindeki çalışmanın madencilik faaliyetleri kapsamında yapıldığını düşündüklerini söyledi. Başkan Gökhan ise köylünen madenciler tarafından dolandırıldığını ifade ederek, “Köylülerin tarımsal gelirlerini artırmak suretiyle namerde muhtaç etmeden, yaşamlarını sürdürmelerine destek vereceğiz” dedi.

1013
 
Çanakkale Merkeze bağlı Çan Yolu üzerindeki Balaban Kahvesi`nde bir araya gelen Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çevre Platformu üyeleri, Çevre Platformu Dönem Sözcüsü, TÜKODER Şube Başkanı Ali Rıza Berkit ve köylüler, bölgedeki madencilik faaliyetlerini değerlendirdiler. Balaban yolu üzerinde yapımı devam eden yol çalışmalarına, Balaban tepesindeki yangın kulesinin kaldırılması yönündeki çalışmalara ve kentin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı`nın geleceği de burada değerlendirildi. Kahvede oturup bir süre sohbet eden Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Çevre Platformu üyeleri ile köylüler, daha sonra açıklamada bulundular. Burada ilk açıklamayı Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant yaptı. “Bildiğiniz gibi maden yasası için biz `talan yasası` demiştik” diyen Nalbant, “Bu yasa bugünkü siyasi iktidar döneminde çıkarılmıştır. Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne kadar, 80 yılda bin 500 maden ruhsatı verilmiş iken, bu yasa yürürlüğü girdikten sonra 43 bin 500 maden ruhsatı daha verildi. Böylece ruhsat sayısı 45 bine çıktı. Artık ruhsatlar alınır-satılır hale geldi. Bu ruhsatların çoğu da burada olduğu gibi, buradaki altın şirketlerinde olduğu gibi, yabancıların eline geçti. Türkiye, bu yasa sayesinde ruhsat ruhsat satıldı. Ruhsat alanlar fırsat bulsalar, ruhsat aldıkları alanların üzerine Kanada, Amerika bayrağı dikecekler” ifadelerini kullandı.
 
 
“Bu yaşananlar onur kırıcı bir durum”
Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, buradaki açıklamasında ilginç bilgiler verdi. “Orman teşkilatına yazı yazıyorlar. `Balaban tepesindeki yangın kulesini kaldırın` diye. Niye? Orada 500 metre derinliğinde, 600 metre çapında cehennem çukuru kazacaklar çünkü” diyen Nalbant, “Burada bir de yol çalışması yapılıyor. Aklımıza gelen şu; buraya çukur kazacaklar, buradaki karayolu yukarıda kalacak. Yukarıda kalmasın diye karayolunu aşağıya indiriyorlar. Bunlar ruhsat aldıkları yerde artık devleti de tanımıyorlar. Lapseki`nin Yenice Köyü`nde yüksek gerilim hattı geçecek. Geçmesi gereken yerden geçemiyor, sebep ne? Oradaki çok uluslu altın şirketinin ruhsat alanında kalıyor diye. Bu kez Lapseki`nin en verimli meyve bahçelerinin üzerinden geçiriyorlar. TEDAŞ yetkililerine soruyoruz neden böyle diye. Orada maden ruhsatı olduğu için geçemediklerini söylüyorlar. Bu yüz kızartıcı, onur kırıcı bir durumdur bizim için, ama gerçektir. Maden yasası ile bu ülkenin nereye geldiği görülmektedir. Atikhisar Barajı`nın geleceği tehlikededir. Bildiğiniz gibi açılan bütün davalarda Çanakkale İdare Mahkemesi yürürlüğü durdurma kararı verdi. Bu karardan sonra uzun süre daha işletmeye geçemeyecekler. Toronto Borsası`na söyledikleri yalanın altında kaldılar. Şimdi duyuyoruz, küsmüşler, gidiyorlar! Mücadele edenlere küsmeye hakları yok. Biz onlara, bu dağlarda rahat vermeyeceğimizi söylemiştik. Kime küstüler? Hedefdeki gazetecilere küstüler, Alamos Gold`un Sesi olan gazetecilere küsmüş olabilirler, o da bizim sorunumuz değil. Ama bunların gitmelerinin nedeni küsme değil, ürktüler” şeklinde konuştu.
 
 
“Çanakkale yok oluyor, Daniş susuyor”
Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, konuşmasında AKP`nin Çanakkale Belediye Başkan Adayı Mehmet Daniş`i de sert bir dille eleştirdi. Çanakkale`de olan çevre talanı karşısında Daniş`in sustuğunu, hatta madenciyi ve termikçiyi savunduğunu ileri sürdü. Nalbant, “Burası Mustafa Kemal Atatürk`ün 1934 yılında İran Şahı ile birlikte mola verip, kahve içtiği bir mekan. Şimdi burası kayıyor. Madenciler yüzündün açılan yer nedeni ile kayma tehlikesi geçiriyor. O zamana buradaki Kestane Ağacı tarihe tanıktır. Şimdi biz Kestane Ağacı`ndan bir tanıklık daha istiyoruz. Emperyalistlerin aşırı güç kullanarak geçemedikleri Çanakkale`yi, daha sonra işbirlikçiler tarafından işgal etmeye kalktılar. Buralara girdiler. Daha önce bizi Kirazlı Köyü`ne sokmadılar. Devletin bütün kolluk güçleri köyün etrafını çevirdiler, biz sokmadılar. Kimi soktular? Kanadalıları ve onların işbirlikçilerini soktular. Yani bizim yerli Kanadalıları soktular, bizi sokmadılar. Atatürk döneminde de işbirlikçiler vardı, onu biliyoruz. Ama sanki bugünlerde sayıları biraz arttı. Dağlar işgal edilirken siyasi iktidarın milletvekilleri sustular. Keşke sadece susmakla kalsalardı, bir de altın tekellerinin savunuculuğunu yaptılar. 2011 yılında TBMM`nde araştırma gönergesi görüşülürken, Sayın Mehmet Daniş kalktı, altın tekellerinin savunuculuğunu yaptı. Yenice Köy`de vahşet yaşanıyor sesleri çıkmıyor, Karabiga Bölgesinde termik santraller kuruluyor, Çanakkale`yi yok etmek istiyorlar, hiç sesleri çıkmıyor, savunuyorlar. Ama daha önce duyurmuştuk, `bu seçim Kazdağları`nın seçimi olacak` diye. Şimdi yüzleşme zamanı. Bundan sonra sürekli yüzleşeceğiz. Bizler ant içtik dağlarımızı koruyacağız. Sevgili Atatürk, emanetiniz emin ellerdedir, rahat uyuyunuz. Biz Çevre Platformu olarak, ağaçların, suyun ve topyekün ormanın siyasetini yapıyoruz. Bundan sonra da yapmaya da devam edeceğiz. Yaptığımız işin doğru olduğunu biliyoruz” dedi.
 
 
“Atikhisar yok olursa, Çanakkale`de yok olur”
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise, Atikhisar Barajı`nın önemine değindi. “Bugün burada, Balaban`dayız” diyen Başkan Gökhan, “Atatürk`ün konakladığı bir mekanda biz de bu yöreyi, bu dağları korumak için mücadele ediyoruz. Niye ben buradayım? Çünkü burası Kirazlı`nın hemen üzerindeki bir alan. Biliyorsunuz, Kirazlı`da da maden ruhsatları alınmış, şuanda arama safhasındalar. Bu yöre bizim Atikhisar Barajı`nın su havzası üzerinde. Yani tüm bu dağlardan süzülen sular, derelerden gelen sular, bizim Atikhisar Barajı`mızı besliyor. Atikhisar Barajı bizim can suyumuz. Atikhisar Barajı yoksa, Çanakkale de yok olacak demektir. Bunu korumak hepimizin görevi. Sadece bu yöreyle ilgili değil, tüm Kazdağları ile ilgili mücadelede varız. Kazdağları`nda da maden işletmesine karşı olmamızın nedeni de, tarım alanlarını, havamızı, suyumuzu ve bizim temel gıda ürünlerimizin yetiştiği alanları da, ovaları da etkileyeceği için, onları korumak içindir. Kirazlı`da ÇED alınmış olan maden ile burayı talan edecekler. Burada büyük bir çukur kazıp, siyanürlü toprağı biriktirecekler. Oradan süzülecek sular bizim Atikhisar Barajı`mıza gelecek. Onun için biz hukuki yolları elbette deniyoruz. Belediye olarak da bizim müracatımız vardı” ifadelerini kullandı.
 
“Köylüyü namerde muhtaç etmeyeceğiz”
“Bu mücadelemizi sürdüreceğiz” diyen Başkan Gökhan, “Buradaki köylüleri kandırıyorlar. Parayla kandırmaya çalışıyorlar. Onlara bir takım menfaatler gösterip, sanki onları kolluyorlarmış gibi bir görüntü vermeye çalışıyorlar. Fakat son zamanlarda şunu öğrendik ki o insanları da zarara uğratmaya başlamışlar. Araba aldırıp, traktör aldırıp sonra çekip gitmişler. Ama biz tam tersine o insanların gelirlirini artırmak için buradaki bazı sivil arkadaşlarımızın çalışmaları olduğunu biliyoruz, onlara destek vereceğiz, buradaki ekolojik üretimleri destekleyeceğiz. Köylülerin tarımsal gelirlerini artırmak suretiyle namerde muhtaç etmeden, yaşamlarını sürdürmelerine destek vereceğiz” sözleri ile köylüye destek verdi.
 
“Yerel seçimlerin konusu çevre olacaktır”
“Burada eski yol ile yeni yol için bağlantı yapılma sözü verilmiş. Yeni yolda bunu da kaldırmışlar” diyen Gökhan, yerel seçimlerin konusunun çevre olacağını söyledi. Başkan Gökhan, sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “Yapacaklarına söz vermişler ama galiba yapmayacaklarmış. Ben buradan söylüyorum, yolu da kapatsalar, nereyi kapatırlarsa kapatsınlar Atatürk`ün mirasına engel olamayacaklar. Biz yine de bir yolunu bulup bu mekana geleceğiz. Bu mekanda Atatürk`ün hatırasının yaşatılması için de bu mücadeleyi sürdüreceğiz. İşte görüyorsunuz bir doğa harikası içindeyiz. Kaç milyar ton altına bedeldir buradaki güzellik? Ben bu mücadeleye devam edeceğimizi söylüyorum. Elbette bu yerel seçimlerin konusu çevre olacaktır. Alt konuları da Kazdağları, havamız ve suyumuz olacaktır.”
Paylaş