“2015 seçimlerine vizyon belgesi ile hazırlanıyoruz”

CHP Kültür ve Sanat Platformu`ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş, geçtiğimiz hafta geldiği Çanakkale`de gazetemiz Çanakkale OLAY`ı ziyaret ederek sorularımızı yanıtladı. Ülke ve Ortadoğu`daki gelişmeler başta olmak üzere, 2015 seçimleri ve Çanakkale`ye dair sorularımızı yanıtlayan Karakaş, seçim sürecinde örgütlerin birlik ve beraberlik içinde çalışması mesajını verdi.

586
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kültür ve Sanat Platformu`ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş, bir dizi ziyaret ve temasta bulunmak üzere geldiği Çanakkale`de gazetemiz Çanakkale OLAY`ın sorularını yanıtladı. Gazetemize yaptığı ziyarette ülke ve Ortadoğu`daki gelişmeleri değerlendiren Karakaş, CHP`nin 2015 seçimlerine vizyon belgesi ile hazırlandığını ifade etti. Terör örgütü IŞİD`in yaptığı katliamlardan, CHP`nin geçtiğimiz ay gerçekleşen olağanüstü genel kuruluna dair açıklamalar yapan Karakaş, “Biliyorsunuz, bir Arap Baharı diye bir süreç, birçok ülkede başladı. Ama bunun bizim anladığımız anlamda bir demokrasi süreci olmadığı ortaya çıktı. Tam aksine, `Müslüman Kardeşler` hegemonyasında İslami bir oluşum yaratma amacında olduğu ortaya çıktı. Birçok ülkede bu böyleydi. Aslında, Tunus gibi istisnaları da var. Orada çünkü, demokratik bir yapılanma var. Farklılıklar içinde bir arada yaşama kültürü var. Ama baktığımızda bu hareket geldiğimiz noktada, Ortadoğu`yu daha çok karıştırmaktan başka bir işi yaramadı ve bu Arap Baharı, `Arap Kışı`na dönüştü açıkçası” ifadelerini kullandı.
 
“IŞİD barbar, Kobane`de katliam var”
IŞİD`in son dönemdeki katliamlarına değinen Karakaş, “IŞİD hakikaten bugüne kadar gördüğümüz, en barbar terör örgütü ve bunu da İslam adına yapıyor. Yaptığı kepazelikler, barbarlıklar ortada. Bütün dünya da biliyor ki AKP, bunlara toleranslı davranmak bir tarafa, sınırdan geçmelerine ve silah elde etmelerine kolaylık sağladı, hastaneleri açtılar vs. Şimdi Kobane meselesi tabi ki önemli. Hakikaten orada bir katliam yaşanmak üzere ve bu korkunç bir durum. Hükümet bu konuda, IŞİD`e yaptığı o kolaylıkların tam tersine, sınır telleri ile karşılarına çıkıyor. Burada bir insanlık dramı yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
 
2015 hazırlığı Yeni Vizyon Belgesi
“Belki de ilk kez, seçimlere dokuz ay kala seçim çalışmalarını başlatmış olduk” diyen Karakaş, “Öncelikle şunu söylüyoruz; bir kere yeni Türkiye vizyonu ortaya koymamız lazım. Ama AKP`nin yeni Türkiye`si gibi değil. AKP`nin yeni Türkiye`si aslında eskiye dönüşten ibaret bir şey. Bizim ise gerçekten demokratik, çağdaş, barışçı, yaratıcı, üretici ve sosyal adaleti olan bir yeni bir Türkiye vizyonunu ortaya koymalıyız. Tabi ki Partinin programında bu konular ele alınıyor ama, MYK`nın birinci kararı, kolay anlaşılan, Türkiye`nin seküler temel meselelerine somut çözüm öneren, sade bir dille bir Türkiye Vizyonu Belgesi ortaya koymalıyız. Bu seçim belgesini sadece MYK`nın değil, partimizin tartışmasıyla, parti örgütlerini toplayarak, il başkanı, belediye başkanları ile katılımcı bir anlayışla hazırlamak gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
 
 
CHP Kültür ve Sanat Platformu`ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş`ın gazetemiz OLAY`a yaptığı o açıklamalar;
OLAY: Son yıllarda Ortadoğu`da ciddi gelişmeler yaşanıyor. Savaşlar, katliamlar ve iç savaşlar ile gündemde olan Ortadoğu yeni bir terör dalgası ile sarsılıyor. IŞİD, önüne gelen tüm halklara karşı katliamlarını sürdürüyor. Siz hem Ortadoğu`daki gelişmeler, hem IŞİD`i hem de AKP`nin dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ercan Karakaş: Biliyorsunuz, `Arap Baharı` diye bir süreç, birçok ülkede başladı. Ama bunun bizim anladığımız anlamda bir demokrasi süreci olmadığı ortaya çıktı. Tam aksine, `Müslüman Kardeşler` hegemonyasında İslami bir oluşum yaratma amacında olduğu ortaya çıktı. Birçok ülkede bu böyleydi. Aslında, Tunus gibi istisnaları da var. Orada çünkü, demokratik bir yapılanma var. Farklılıklar içinde bir arada yaşama kültürü var. Ama baktığımızda bu hareket geldiğimiz noktada, Ortadoğu`yu daha çok karıştırmaktan başka bir işi yaramadı ve bu Arap Baharı, `Arap Kışı`na dönüştü açıkçası. Burada emperyal güçlerin çok büyük bir rolü var; Onlar Ortadoğu`yu daima kontrol etmek istiyorlar, Ortadoğu`nun halen petrol gibi kaynakları ve stratejik bir önemi var. AKP hükümeti ise, artık tamamen açığa çıkmış olan İslami referanslı bir toplum yaratmak istediği ve Türkiye`deki farklılıkları, çoğulculukları zenginlik olarak görmeyen bir tutum içersinde. Ortadoğu meselesine de doğrudan taraf oldu. Halbu ki, biz bu ülkelerle komşuyuz ve birçoğuna da sınırımız var. Oradaki gelişmelere taraf olmamamız gerekirdi. Tam aksine, barışa katkıda bulunmamız, siyasi ve diplomasi yönünü, diyalog yönünü takip etmemiz lazım gelirken, AKP hükümeti yine biraz da oradaki mezhep çatışmalarını dikkate alarak, mezhepçi bir tutumla adeta Ortadoğu`nun liderliğine soyunur gibi bir hal aldı ve bu politika baştan beri yanlıştı. IŞİD konusunda ne oldu? Irak tezkeresi reddedilmişti, aşağı yukarı aynısı IŞİD için çıkarıldı. Asker gönderme, tampon bölge açma gibi içeriği vardı ve buna biz `hayır` oyu verdik. Çünkü IŞİD hakikaten bugüne kadar gördüğümüz, en barbar terör örgütü ve bunu da İslam adına yapıyor. Yaptığı kepazelikler, barbarlıklar ortada. Bütün dünya da biliyor ki AKP, bunlara toleranslı davranmak bir tarafa, sınırdan geçmelerine ve silah elde etmelerine kolaylık sağladı, hastaneleri açtılar vs. Şimdi Kobane meselesi tabi ki önemli. Hakikaten orada bir katliam yaşanmak üzere ve bu korkunç bir durum. Hükümet bu konuda, IŞİD`e yaptığı o kolaylıkların tam tersine, sınır telleri ile karşılarına çıkıyor. Burada bir insanlık dramı yaşanıyor. Tabi ki bu iç politikaya da yansıyor. Bu hükümetin basiretsizliğinden ve orta doğu politikasının diplomatik, siyasi ve barışçı bir yol çizeceği yerde, tamamen taraf olmasından kaynaklanıyor. AKP`nin bu yanlış yoldan dönmesi lazım. Hakikaten Türkiye`yi riske atıyorlar, içerideki çatışmaları körüklemiş oluyorlar. Dışarıda istikrarsızlığı daha da körüklemiş oluyorlar. Şam`a gitmekten bahsediyorlardı, böyle olmadığı ortaya çıktı. Politikalarında yanlış varsayımlarla hareket ettikleri, yanlış bir yol izledikleri ortaya çıktı. Hala bugünkü Başbakanın `stratejik derinlik` dediği, aslında bence, `stratejik sığlık` olan bir politika izliyorlar. Düşünün bugün Ortadoğu`nun dört ülkesinde büyük elçimiz yok. Türkiye`nin cumhuriyetten beri izlediği tüm dış politikaları değiştirdi ve Türkiye`ye çok zarar veriyor.
 
OLAY: Bir kongre süreci gerçekleştirildi. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz, 2015`e yönelik mesajlarınız nelerdir?
Ercan Karakaş: Öncelikle bu kurultay bir talep üzerine yapıldı. Benim şahsi görüşüm, önceki yönetimler birkaç seçim geçirdi, yerel yönetimlere adaylar oldu, yedekler boşaldı gibi nedenleri vardı. Ama Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından 1 Eylül itibariyle bir kongre süreci başlamış olsaydı, örgütler de yenilenirdi. Ancak kurultay yapıldı, yeni bir parti meclisi ve MYK oluştu. Tabi ki bu yeni MYK`nın büyük bir sorumluluğu var. Partiyi 2015 seçimlerine çok iyi hazırlamak gerekiyor. Bugüne kadar üç toplantı yaptık ve seçimlere nasıl hazırlanacağımız, proje ve programlarımızı halka nasıl ulaştıracağımız konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Belki de ilk kez, seçimlere dokuz ay kala seçim çalışmalarını başlatmış olduk. Öncelikle şunu söylüyoruz; bir kere yeni Türkiye vizyonu ortaya koymamız lazım. Ama AKP`nin yeni Türkiye`si gibi değil. AKP`nin yeni Türkiye`si aslında eskiye dönüşten ibaret bir şey. Bizim ise gerçekten demokratik, çağdaş, kendi içinde barışçı, yaratıcı, üretici ve sosyal adaleti olan bir yeni bir Türkiye`yi vizyonunu ortaya koymalıyız. Tabi ki Partinin programında bu konular ele alınıyor ama, MYK`nın birinci kararı, kolay anlaşılan, Türkiye`nin seküler temel meselelerine somut çözüm öneren, sade bir dille bir Türkiye Vizyonu Belgesi ortaya koymalıyız. Bu seçim belgesini sadece MYK`nin değil, partimizin tartışmasıyla, parti örgütlerini toplayarak, il başkanı, belediye başkanları ile katılımcı bir anlayışla hazırlamak gerekmektedir. İkincisi; seçim çalışmalarını başlatmak için son 6 haftayı beklememek gerekir. Hatta merkez yoklaması ile belirlenecek adayları, çünkü tüzüğümüze göre yüzde 10`un altında oy aldığımız illerde bu olacak, belki çok önceden, örneğin dört ay önceden belirlemek gerektiğini tartışıyoruz. Bu vizyon belgesi çıktığı zaman bunun partililerimize çok iyi anlatılması ve seçim kampanyasında somut proje ve önerilerimizi de öne çıkarmalıyız. Herkesin bu belgenin içeriğini iyi kavramasını sağlamalıyız. Seçimlerde şunu göstermemiz lazım; bugünkü düzen, Türkiye`ye faydalı olmayan bir düzendir, demokrasiden, sosyal adaletten uzaklaşmadır, ekonomik bakımdan çok riskleri olan bir düzendir.
 
OLAY: Türkiye`deki kültür ve sanat politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Parti yönetiminde Kültür ve Sanat Platformu`ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev aldınız. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Ercan Karakaş: Kültür sanat alanında da ayrıca görüyorsunuz, 51`incisi yapılan Antalya Film Festivali`ndeki olayı! Ön jüri belgesel katılsın diyor, sonradan yeni AKP yönetimi ve onların oluşturduğu festival komitesi yarışmaya sokmamaya kalktı. Yani biz sansürsüz, yasaksız bir sanat istiyoruz. Kültür ve sanat alanında da AKP, kendi `muhafazakar` sanat anlayışına uygun düzenlemeler yapmaya çalışıyor. Sanatçılarla birlikte bir sempozyum yaptık, kültür-sanat alanındaki sansüre karşı çalışmalarımızı yürütüyoruz. Partide, kültür-sanat platformunun oluşması ve bir genel başkan yardımcısına bağlanması çok olumlu bir gelişme. Böylelikle kültür-sanat alanı ile parti arasında bir köprü kurmuş oluyoruz. Çok özgür bir alan bu, onlar biliyor yani. Tiyatro, tiyatroyu, müzik müziği, sinema sinemayı. Bu alanlarla ilgili bir düzenleme yapılacaksa, bunun sanatçılara sorulması, onların da görüşlerinin alınması gerekmektedir. Dolayısıyla onları katmadan, bu politikaların yapılmaması gerekiyor. Temel düşüncemiz bu. Serbest çalışan sanatçıların sosyal güvenlik sorunu var, TÜBİTAK ile ilgili sorunlar var, korsan yayıncılık sorunu var, belediyelerimizin kültür sanat alanında daha etkin olması ve alt yapıyı güçlendirmesi gerekiyor. Bütün bunların hepsini, ele alıp, talepleri topluyoruz, sivil toplum örgütlerini ziyaret ediyoruz. Atatürk, `Türkiye Cumhuriyeti`nin temeli kültürdür` demişti. Biz de bir `Kültür Toplumu`nu öngörüyoruz. Kültür ve sanat bir toplum için çok önemli. Ekonomik gelişme ve kalkınma tek başına bir gelişme anlamına gelmiyor. Ekonominin yanında siyasal, sosyal ve kültürel gelişmeyi sağlamamız lazım. Biz meseleye böyle bakıyoruz. İkinci bir mesele ise, parti genel merkezimizi ve parti okulunu da kültür-sanata açıyoruz. İki salonumuz var. Orada kültür ve sanat etkinlikleri yapılması için çalışıyoruz. Parti girişinde bir parti müzesi kuruyoruz, bir kitaplık kuruyoruz. Genç ressamların, fotoğraf sanatçılarının eserlerini sergileyebileceği bir yer yapıyoruz. Türkiye`de ilk defa bir parti, genel başkanlık düzeyinde, kültür ve sanattan sorumlu bir genel başkan yardımcısı görevlendirdi. Bu inanın müthiş bir ilgi yarattı. Kültür sanat vakıfları, sivil toplum örgütlerinin büyük ilgisini gördü. Türkiye vizyon belgemizde de bu konuya yer vereceğiz. Öncelikle, 2003 yılında AKP, Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı`nı birleştirdi. Biz buna karşıyız. Kültür özgün bir alan ve turizm gölgesinde kalmamalı. Kültür bakanlığının ayrılmasını istiyoruz. Kültür faaliyetlerine iyi bir bütçe ayrılmasını istiyoruz. Hükümetin sanatı vesayet altına almak istediği tasarılarını geri çekmesini istiyoruz. Aynı şekilde belediyelerimizin de kültür ve sanat alanına daha çok bütçe ayırmaları ve yerel kültür sanata daha çok ilgi göstermelerini istiyoruz.
 
OLAY: Çanakkale`de de kültür ve sanat alanında çeşitli ve önemli etkinlikler yapılıyor. Bu ziyaretinizde Çanakkale Bienali`ni de gezerek incelemelerde bulundunuz, nasıl buldunuz, değerlendirir misiniz?
Ercan Karakaş: Şimdi tabi geldiğim gibi bienali ziyaret ettim. Gerçekten bu bienalin dördüncüsünün yapılıyor olması, uluslararası olması büyük bir başarı. Çanakkale`ye çok katkısı var, Beral Madra`nın çok büyük katkısı var. Gezdim ve çok etkili bir çalışma olduğunu gördüm. Bir de Ortadoğu`da böyle bir savaşın yaşandığı bir dönemde ve Birinci Dünya Savaşı`nın yüzüncü yılında, savaşın yıkıcılığının ve vahşetinin gösterilmesi önemli bir mesajdır. Çanakkale`nin kültür-sanat alanına büyük bir katkı olarak görüyorum. Belediyemizin eski otogarın yerine bir kültür ve sanat merkezi planlamış olması da çok güzel bir girişim. Biz partide konuşuyoruz, 100 binin üzerinde olan tüm il ve ilçelerimizde şehir tiyatroları, kent tiyatrolarının kurulmasını istiyoruz. İstanbul Şehir Tiyatroları Osmanlı zamanında kurulmuş, cumhuriyetten eski onu da kaldırmak istiyorlar. Mevcut Cumhurbaşkanı çok açık söylemişti; `istediğimize destek veririz, istediğimize vermeyiz ve özelleştiririz` demişti. Bize göre kültür ve sanat insanlığın gelişmesinde çok önemli olaylar ve değerlerdir. O yüzden bizim belediyelerimizde, özellikle AKP`nin kültür ve sanatı yok etmek istediği, özelleştirmek istediği, vesayet altına almak istediği bir dönemde, kendi imkanlarını da zorlayarak şehir tiyatrolarından, şehir orkestralarını kurarak, genç insanların kültür ve sanata ilgilerini artırmalarını istiyoruz. Şuanda bir çalışma yapıyoruz, belediyelerimizin hangisinde tiyatro var, sinema var bunu araştırıyoruz. Sadece toplumda değil, partide ve belediyelerimizde kültür-sanat alanında gelişme sağlamak istiyoruz.
 
OLAY: CHP son seçimlerde giderek yükselen bir oy grafiğine sahip. Özellikle merkez ilçede 30 Mart seçimlerinde rakip partilere önemli bir fark attı. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir? Bir son dönemde parti içinde önemli tartışmaların yaşandığı, il-merkez ilçe ve il-belediye anlaşmazlıkları söz konusu. Bu seçim sürecinde de net bir şekilde görüldü. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ercan Karakaş: Çanakkale`deki merkez ilçemizin yönetiminin, başkanının, kadın kollarının, gençlik kollarının iyi bir çalışma yaptığı ortada. Elbette, CHP`nin klasik seçmeninin dışında, başka seçmenlerin de burada oy verdiğini görebiliyoruz. Demek ki Çanakkale örgütü, belediyesi, belediye başkanı, Çanakkalelileri ikna edebilmiş ve oyları almış. Bu başarının devam etmesi gerekiyor. Tabi ki bu başarıyı Merkez ilçenin dışında ile taşımak gerekiyor, şimdi onun stratejisini Çanakkale`nin yapması lazım. Burada elde edilen başarıyı çok iyi analiz edip, aynı yöntemlerle 2015 seçimlerinde il geneline nasıl yayabiliriz, onun üzerine çalışmak lazım. 2015 seçimleri ile ilgili olarak biz vizyon belgesini ortaya koyacağız. Partililerimizin esas alacağı bir belge olacak. Şuanda taslak olarak hazır olan belgeyi MYK tartışıyor, sonra parti meclisi tartışacak, il başkanları, ilçe başkanları ve belediye başkanları da bu vizyon belgesini tartışacaklar. Yani seçimden çok önceden üyelerimize kadar konferanslarla anlatarak, çok somut ve toplumun çıkarına olan bir vizyon belgesini ortaya koyacağız. Birincisi il ve ilçe örgütlerinin görevi bunu iyi anlatmak ve ikincisi de seçimi iyi organize etmek. Öbür taraftan sosyal demokrat partiler, eğer bir seçim sürecine girdiyse, seçimlerden kalan anlaşmazlıklar, örgütler ve belediye arasında anlaşmazlıklar, bunların hepsi, varsa partide yön arayışları, partideki program değişikliği arayışları, tartışmaları tüm bunlar durur. Bütün dünyanın çağdaş partileri böyle yapıyor. Partililer, birbirleri ile iletişimi kesmeden, sıkı bir diyalog içinde seçim mücadelesine bütün güçleri ile birlikte girerler. Bunu sağlayacağız. Yani, örgütler arası iletişimsizlik, diyalogsuzluk, birlikte çalışmama seçim dönemlerinde kabul edilebilecek bir şey değil. Dolayısıyla örgütlere söylediğimiz şudur; yarışma sürecinde değil, seçim kazanma sürecine girdik, aradaki tüm anlaşmazlıklar, mücadeleler, seçimlerden arta kalan tartışmalar bir tarafa konarak, genel merkezin ortaya çıkardığı vizyon belgesi içeriği ile halka gidilecek.
 
OLAY: Partide, yeni Parti Meclisi ve MYK ile bir iktidar havası esmeye başladı. Şu aşamada CHP`nin iktidar olma şansını nasıl görüyorsunuz? Parti örgütleri ve projeleri ile buna hazır mı?
Ercan Karakaş: CHP`nin iktidar olma potansiyeli var. Burada mesele, bizim kendi kimliğimizle, ona vurgu yaparak ortaya çıkmamız lazım. Benim tezim şudur; bunlar diyor ki `biz muhafazakar-demokratız, demokrasiyi savunuyoruz.` Oysa bunların demokrasiyi savunmadıklarını artık herkes biliyor. Biz bunun karşısına sosyal demokratik bir düzen koymamız lazım. Bunun ne olduğunu o vizyon belgesi ile ortaya koymamız gerekiyor. Biz sosyal demokrasiyi iyi kavradığımız, hedeflerini iyi anlattığımız zaman,73`te olduğu gibi, 1977`de ve 89`da olduğu gibi halkın desteğini alabiliriz. Bütün mesele AKP`nin muhafazakar demokratlığının boş bir şey olduğunu göstermenin ötesinde, alternatif olarak sosyal demokrat düzeni de ortaya koymamız lazım. Çünkü böyle bir düzende, herkes için özgürlük var, dayanışmacı bir toplum var, sosyal adalet, sürdürülebilir bir kalkınma, çevrenin korunması, kentleri yağmalamamak var, kadın-erkek eşitliği var. Bunları anlattığımız zaman toplum bunları karşılık veriyor. Biz demiyoruz ki, 77`nin sloganlarını aynen kullanalım; `toprak işleyenin su kullananın`, o günün koşullarını anlatıyordu. Ama bir şey değişmedi; bu düzen, adaletsiz bir düzen. Bu neo-liberal düzen, AKP`nin de şampiyonluğunu yaptığı bu düzen, altta kalanı ezen bir düzen. Yani biz, bu adaletsizlik yaratan, eşitsizlik yaratan bu düzen yerine, daha demokratik, daha eşitlikçi ve katılımcı bir düzen kuracağımızı iyi anlatmamız lazım. Mesele burada. Yoksa kişilerden medet ummak, kurtarıcı aramak falan değil. Bence bunu başardığımız ölçüde bizim güçlenmemiz ve iktidar alternatifi olmamız daha da belirginleşecek ve büyüyecektir. 2015 seçimlerinde topluma umut verecek büyük bir başarı bekliyorum.
 
OLAY: 2015 seçimlerine girilirken, AKP iktidarının mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ercan Karakaş: AKP üç partili koalisyonun dibe vurduğu bir dönemde, 2002`de yüzde 34 ile iktidara geldi. Sonraki seçimlerde oyları arttı, fakat 2009 yerel seçimlerinde yüzde 38`e düştü. Yani aslına bakılırsa, AKP`nin oyları yüzde 30 civarında görülüyor. Hatta daha da altında bile. Fakat bir ara hem Türkiye içindeki bazı aydınlar, hem Avrupa Birliği hem de Amerika, AKP`nin milli görüş gömleğini gerçekten çıkardığını ve gerçekten AB yolunda ilerleyen bir demokratik Türkiye istediğine inandılar. Özellikle içerideki `liberal aydınların` bu inancın yayılmasına büyük katkısı oldu. Ancak son yıllarda görüldü ki, AKP`nin kesinlikle dünyanın eriştiği demokrasi anlayışı ile alakası yok. Demokrasiyi sadece sandıktan ibaret görüyor. Sandık gereklidir, ancak bu sandıktan çıkan hükümeti bağlayan uluslararası anlaşmalar, hukuk, parlamento denetimi vardır. Bu artık açığa çıktı. AKP`nin dış politikada da maceracı olduğu, yeni Osmanlıcı çizgisi zihniyeti ile Ortadoğu`da Tayyip Erdoğan`ın tuhaf bir liderlik hayali olduğu, içerdeki farklılıkları, düşünce ve inanç farklılıklarını hiçe saydığını, bu farklılıkların üzerine gittiğini bütün dünya gördü. 12 yıllık iktidarı döneminde yüzde 5 kadar bir büyüme oldu, tek parti yönetiminde istikrar havası yaratıldı, modern, anayasanın gösterdiği sosyal devlet yerine, AKP biriz da insanları kendisine bağımlı hale getirecek bir sosyal yardımlar yapmaya başladı. Bunu da yaygınlaştırdı. Fakat bu sosyal yardımlar düzenli değil, yurttaşlık hakkı olarak verilmiyor, kayırmacılık yapılıyor, asıl ihtiyaçlar görmezden geliniyor ve modern bir sistem değil. Şimdi buz, bunun zaten halkın hakkı olduğunu, modern devlette bunun daha fazlasını yurttaşlık hakkı olarak, hem de kendi onuru kırılmadan alacağını iyi anlatabilirsek, bence bir değişme olacaktır. Bir de ekonomide artık yolunda gitmiyor. TÜSİAD imalat sanayinin küçüldüğünü, kırılgan olduğunu ve bunun böyle gidemeyeceğini söylemeye başladı. Bunu geniş kesimler de görüyor. Ben AKP`nin artık düşüşte olduğu kanaatindeyim.
 
OLAY: Barış Sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ercan Karakaş: Dış politikadaki bu durum ve mevcut gelişmeler başarış sürecini de etkileyecektir. Zaten barış sürecinde bir açıklık, bir saydamlık yok. Dikkat ederseniz, seçim dönemlerinde barış süreci sözleri daha sık konuşuluyor, sonra geriye çekiliyor. Şimdi özellikle Suriye ve Kobane`de yaşananlar da gösteriyor ki, AKP bu barış sürecini kendi stratejilerine göre yürüttüğü ortaya çıkıyor. Barış süreci bu şekilde olumlu sonuçlanamaz. Takvimi yok, meclis dışlanmış durumda, muhalefet dışlanmış durumda. Bizim hazırlayacağımız bu vizyon belgesinde barış sürecinin de nasıl olması gerektiği ve olacağı da gayet net anlatılacaktır.
Paylaş