Zika Virüsü
Adını ilk olarak 1947 yılında Uganda`da keşfedildiği Zika ormanından alan Zika virüsü, enfekte olmuş sivrisineklerin ısırması ve virüsün bulaştığı insanların birbirine bulaştırması yoluyla yayılmaktadır. Zika virüsü, bulaştığı kişilerde baş ağrısı, eklem ağrıları, deride döküntü, gözlerde kızarıklık şeklinde belirtiler göstermektedir. Hastalığın kuluçka süresi 3-14 gün arasında değişmektedir. Zika virüsü çok düşük bir oranda ölüme sebebiyet vermektedir. Bununla birlikte iyileşme süresi, yaklaşık 4-7 gün gibi kısa bir zaman diliminde gerçekleşmektedir. Zika virüsü daha çok riskli bölgelere sık seyahat edenler ve hamileleri tehdit etmektedir. Özellikle hamilelerde, virüsün anne karnındaki bebeğe bulaşabileceği ve bunun bebekte doğum anomalilerine neden olduğu kanıtlanmıştır.
Flavivirüs familyasından bir RNA virüsü olan Zika virüsü, ilk olarak Uganda`nın Zika ormanlarında yaşayan bir Rhesus maymununda görülmüştür. Anofel cinsi sivrisineklerin neden olduğu sıtmadan sonra en tehlikeli hastalıklardan birine neden olduğu söylenebilen Zika virüsü sineği, Batı Nil Humması ve Deng Ateşi gibi hastalıklara sebebiyet veren virüs çeşitleriyle yakın akrabadır. Zika virüsünü tehlikeli hale getiren asıl konu, henüz bir aşı veya tedavi yönteminin bulunmamasıyla birlikte, yakın akrabası olan virüslerin tehlikeli özellik taşımasıdır.
Hastalık, kuluçka süresi boyunca virüsü kapan kişilerin %80`inde herhangi bir belirti göstermemektedir. Kuluçka süresinin sonunda görülen belirtiler, sıklıkla soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklarla da karıştırılabilecek nitelikler taşımaktadır. Gözlerde kızarıklık, yaygın eklem ve kas ağrıları, deride döküntü ve şiddetli baş ağrısı gibi belirtiler, Zika virüsünün varlığı hakkında şüphe edilmesini sağlamaktadır. Nadiren görülen Zika virüsü belirtileri arasında, özellikle el ve ayak gibi küçük eklemlerin bulunduğu yerlerde şişme gibi oluşumlar da yer almaktadır. Gözlerin arkasında ağrı, kusma gibi belirtiler de virüsün varlığına dair işaretler olarak değerlendirilebilir. Belirtiler, hastalığın sürdüğü bir hafta boyunca devam eder. Bununla birlikte hastanede yatarak tedavi edilme ihtiyacı, nadiren ortaya çıkar. Hastalığın sebep olduğu ölüm oranı çok düşüktür.
Zika Virüsü Tedavisi
Hastalığın henüz kesin olarak tedavisi ya da korumayı sağlayan bir aşısı ya da ilacı bulunamamıştır. Bu yüzden de koruyucu önlemlere mutlaka dikkat edilmesi gerekmektedir. Hastalığın tanısı için, şüpheli semptomlar taşıyan kişinin kan örneği alınır ve kanda Polimeraz Zincir Reaksiyonu araştırması yapılır. Buna rağmen hastalığın tanısı, diğer flavivirüsler nedeniyle oldukça zordur. Hastalığın seyrettiği 1 haftalık süre boyunca, bol sıvı tüketilmesi, ağrı kesici ve ateş düşürücü parasetamol içerikli ilaçların alınması, semptomların hafifletilmesine katkı sağlar. Hamilelerin ve hamilelik planlayan kadınların, riskli bölgelere seyahatlerini ertelemesi, hastalığın bulaşmasını önlemek adına etkili bir çözümdür. Ağrı kesici ve parasetamol içerikli ilaçların dahi hamilelikte kullanılamaması, hastalıktan korunma yöntemlerinin önemini bir kat daha arttırmaktadır. Gebelikte, bebeğin devam eden beyin gelişimini olumsuz etkileyen Zika virüsünün, mikrosefali adı verilen baş çevresinin normal ölçülere göre daha küçük olması, göz ve beyin anomalileri gibi hastalıklara sebebiyet verdiği kesin olarak bilinmektedir. Gebelerin, hamilelik süresi boyunca sivrisinek ısırmasından korunmak için sadece Sağlık Bakanlığı onayında geçmiş repellentler (sinek kovucular) kullanmaları önemlidir. Ayrıca yeni doğan ve 2 aydan küçük bebeklerde de kesinlikle repellent kullanılmamalıdır. Hastalığa yakalanmamak için maksimum önlemleri almak, tedavisi için şimdilik herhangi bir protokolü olmayan Zika Virüsü (Ateşi) hastalığına karşı yapılabilecek en güçlü korunmadır.
KAYNAK: https://www.medicana.com.tr/saglik-rehberi-detay/12025/zika-virusu-nedir-ve-belirtileri-nelerdir-nasil-bulasir