Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

ZAFER'İN 105'NCİ YILINDA...

Değerli okurlarım "Korona virüs" dünya genelinde paniğe yol açtı.

5593

  Bilim insanları bu virüsün gripten 4 kat daha hızlı yayıldığını gözlemişler. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) virüsün gripten 50-60 kat daha öldürücü olduğunu açıkladı. Klinik Psikologlar da bu tabloya karşın “sakin olun, paniğe kapılmayın” uyarılarını sık sık dillendiriyorlar.

* İyi de nasıl sakin olalım? Bu gidişle ya paranoyak ya da koronayak olacağız! İşin şakaya gelir yanı yok.. Bilim insanlarının önerilerine uyacağız. “Bize bir şey olmaz cahil cesaretini!” trafikte, denizde, havada, karada ve sağlıkta bir kenara bırakarak; mantıklı tutum ve davranışlara evrileceğiz.

* Anadolu’muzun bir şehrinde bir apartman yönetimi, apartmanın girişine bakın nasıl bir ilan asmış; “Apartman sakinlerinin dikkatine, apartmanımızı korona virüse karşı nefesi kuvvetli hocaya üflettirdik. Daire başı 300 TL’dir. NOT: Her ay düzenli üflettirilecektir. Yönetim.”  Bu çağda böyle hurafeli cehalete ne diyebilirsiniz? Diyeceğiniz varsa deyin…

 En büyük zenginlik ve her işin başı ‘sağlıksa’ ki öyledir, hurafelere değil BİLİME İNANACAĞIZ BİLİME.

***

 

            Çanakkale Zaferi’nin 105’nci yılında yazıma böyle başladığım için üzgünüm. Ancak her şeye karşın, her derdin de bir çaresinin olduğunu unutmayalım derim.

            Yıl 1914… Avrupa; ekonomik dengeler, yükselen milliyetçi ve sömürgeci tutkularıyla 1. Dünya Savaşının tüm koşullarını kısa sürede oluşturarak sınırlarından taşmıştır.

            Dünyanın savaşa doğru değişen rengi o sıralarda 600 yıl süren gücünü ve ihtişamını yitiren Osmanlı İmparatorluğu’nu ve onun himayesindeki “Boğazları” 1914’ten sonra yapılan planların tam orta yerine yerleştirir Avrupa… Çanakkale ve İstanbul Boğazları artık tüm Avrupa ülkelerinin gözünü diktiği geçilmesi zorunlu boğazlardır.  Çanakkale 18 Mart 1915’e kadar geçilebilir bir hedeftir. Çünkü yıkılmakta olan bir imparatorluğun Almanya ile kurduğu ittifak bile Çanakkale’yi geçememeyi onlara düşündürtmez. Oysa bilmedikleri bir şey vardı, o da Mehmetçiğin Vatan Aşkıydı…

            Düşman Kuvvetlerine ait 18 büyük zırhlı, birçok muhrip ve denizaltı. Düşmanın 506 adet topuna karşılık  Mehmetçik 150 topla savunmada.. İlk saldırıda 2 İngiliz 1 Fransız zırhlısı batar. 1 İngiliz, 2 Fransız zırhlısı ağır yara alır, 3 gemi karaya oturur… Bizim kaybımız; 44 şehit, 70 yaralı, 8 adet top olur. Bu ilk saldırının sonucu şudur; düşmanın Boğazı denizden geçemeyeceğini anlamasıdır.

·        Böylece “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” destanının denizlere ait kısmı yazılmıştır.

Sırada karada devam edecek tarihin en kanlı mücadelesi vardır. İlk yenilgiden sonra İngiltere ve Fransa Avustralya’dan Kanada’ya kadar sömürgelerinden topladıkları askerleri savaşa sürmeye karar verirler. Çok sayıda ANZAK ve Yeni Zelanda askerleri de savaşa katılır.

25 Nisan 1915 tarihi Çanakkale Savaşlarının en kanlı muharebelerinin başladığı gün olarak hafızalara kazınmıştır.

Sabah şafak sökerken İngiliz, Fransız ile Anzak kara ve deniz birlikleri, Seddülbahir ve Arıburnu’na 70 bin asker 109 harp gemisi; 308 taşıt gemisi desteğinde çıkarma yapar. Ayni anda Kumkale’ye yanıltıcı cılız bir çıkarma yaparlar ama tutunamazlar. Arıburnu’na çıkarma yapan ve Conkbayırı’na doğru ilerleyen İngiliz birliklerini, Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen karşılar. Mayıs, Haziran, Temmuz ayları boyunca göğüs göğüse kanlı çarpışmalar olur.

            20 Ağustos’taki büyük saldırı ve geri püskürtmeden sonra Çanakkale’yi karadan da geçemeyeceklerini anlayan İngiliz ve Fransızlar, Kasım 1915’ten itibaren savaşı sona erdirmeye karar verir ve 9 Ocak 1916’da son düşman kuvvetleri de çekilir. Savaş boyunca İtilaf Devletlerinin 300 bin kaybına karşılık 253 bin Mehmetçik şehit olmuştur.

                                                                       ***

            Sevgili Çanakkale OLAY okurları Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Savaşlarını kazanan ruhu açıklarken, 57. Alay’ın Conkbayırı’ndaki taarruzunu anlatır. 57. Alay’ın kahramanlarının içinde bulundukları ortam ve sergiledikleri davranışı ancak ruhlarındaki mevcut felsefeyle açıklamayı uygun bulur; “Karşılıklı siperler arasında mesafemiz sekiz metre. Yani ölüm kesin. Birinci siperdekiler hiç kurtulmamacasına hepsi düşüyor, ikinci siperdekiler onların yerine giriyor. Fakat ne imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakika sonra öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, hayrete ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Savaşını kazanan, bu yüksek ruhtur.”

*

SON SÖZ: Çanakkale Zaferinin 105’nci yılında; bizlere Misak-ı Milli Sınırları içinde bağımsız vatan armağan etmiş başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. RUHLARI ŞAD OLSUN… T.Ç.