Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Yüzsüzler ve onay verenler

Yaşam hakkımızı yok sayarak faaliyet gösteren, her türlü kirletici ve yok edici çevre düşmanı güçler her şeyden önce hukuksuzlukta birleşerek tahrip edici uygulamalarını sermaye düzeninden aldıkları güçle fütursuzca sürdürmektedirler. Sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı ihlali; gelinen noktada sermayenin her şeyi sömürdüğü gibi doğamızın da bir rant alanı haline getirildiği, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkımızın yok edildiği bir faaliyettir. Yaşam savunucuları, yaşamsal değerlerimize sahip çıkmak adına sürdürdükleri mücadele içersinde, her alanda bu yok edicilerin hukuk tanımaz uygulamalarıyla karşılaşmaktadırlar. Bıkmadan, usanmadan, birleşerek, dayanışmanın güçlendirildiği, kararlı bir şekilde mücadele etmenin gereği tamda bunun içindir. Yasaların arkasına gizlenerek, arkadan dolanarak ya da vahşi sömürü düzeninin temsilcilerinin açık destekleriyle doğanın sömürülmesi adına yaşamsal değerlerimizin yok edilmesi çabaları son yıllarda oldukça yoğunlaşmıştır.

1181

 Kapitalist emperyalist sistemin krizi derinleştikçe, sistem temsilcilerinin her şeyi olan para ve onun yasası haline gelmiş daha çok kar elde etmek adına doğanın sömürülmesinden tut, savaş politikaları aracılığıyla silah ve savaş sanayinin devreye sokulduğu çeşitli önlemlere başvurulmaktadırlar.

Bu önlemler tamamıyla yok etmek üzerine kurgulanmış önlemlerdir.

İnsan hayatının,  ekolojik sistemin, kültürel, tarihi değerlerin bu yok ediciler için hiçbir değeri yoktur.

Bakın,  daha geçen hafta Esenler Mahallesinde yüzme havuzu ile kapalı spor salonu arasına dikilen baz istasyonu gerçeği bu konuda en güncel örnek olarak önümüzdedir.

Kuruluş yeri seçiminin tam bir skandal olduğu bu alanda kurulan baz istasyonu için imar yönetmeliği gereği belediyeden alınması gerekli izinler alınmamış, keyfi bir şekilde, gerekli kamuflaj yapılarak bir akşamda konduruluvermiştir.

Çanakkale Belediyesi, yapı izni ve imar yönetmeliği gereği izinsiz dikilen bu kule ve enerji kaynağının bulunduğu yapı için mühürleme işlemi yapmıştır.

Yönetmelikleri, kuralları yok saymak, hukuksuzluk,  bu yok edicilerin fıtratın da var herhalde!...

Termikçiler,  altıncılar da aynı şeyleri yapmıyorlar mı?

Mahkeme kararlarını yok sayarak, sermaye düzeninin temsilcilerinin iradelerini arkalarına alarak yok edici faaliyetlerini devam ettirmek noktasında her türlü tezgâha başvurmuyorlar mı?

Bazcılarda gerekli izinleri almadan istasyonu devreye sokmak adına diktikleri kule ve enerji kaynağı için yaptıkları bölümün mühürlenmesinden sonra hala kanunsuzluklarını sürdürmeye devam ederek, bu seferde kaçak elektrik bağlantısı adına harekete geçiyorlar.

Hadi bu yüzsüzleri anladık , yok edicilerin karakteristik özelliği, peki  bu kadar yüzsüzce uygulamaya izin veren  bazın bulunduğu alanının sorumlusu olan kamu yöneticilerine ne demeli!...

İnsanda biraz  vicdan olur, çocukların gençlerin spor yaptığı hemen karşısında iki okulun, arkasında bir okulun bulunduğu  bu alanda baz istasyonlarının yaymış olduğu elektromanyetik ışınlarının yoğun olması, insan sağlığının ciddi boyutlarda zarar göreceği konusunda bilimsel veriler ve belgeler mevcutken hiç mi rahatsızlık duymayacaksınız!...

Ruhsatsızlıktan tutun, kaçak elektrik kullanmaya kadar bu denli hukuksuzluğun; sorumlu olduğunuz bir alanda sizlerin verdiği izinle sürdürülmesinden hiç mi rahatsız olmuyorsunuz?

Diktikleri kulenin hemen arkasındaki apartmanın tepesinde baz istasyonları bulunmasına rağmen ortaya çıkan bir gerçek var ki; insan sağlığı, telekomünikasyon şirketlerinin umurunda bile değildir.

Daha çok para kazanma hırsı nedeniyle rekabeti kendi lehlerine çevirmek adına insan sağlığını yok eden bu yok edicilere karşı halk  gerekli tavrı ve tepkiyi koymaz ise kentler baz mezarlığına dönüşecek, baz istasyonlarının yol açtığı olumsuzlukların en üst perdeden yaşanması gündeme gelecektir.

Bu şirketlerin daha çok kazanması uğruna, her türlü hukuksuzluğa başvurarak, yaşamımızı yok edecek uygulamalarına dur demek zorundayız.

 Anayasanın 56/2 maddesine göre " çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir..."

Yok  ediciler için bunun  hiçbir anlamı yoktur.

Öyle olmasa idi; bu yıl 2015 Paris İklimi Zirvesi’nde (COP 21) geleneksel olarak düzenlenen Günün fosili ödülünde ikincilik ödülüne layık görülür müydük?

Gerekçe olarak ;  müzakereler boyunca fon koparmaya çalışmaktan ve kendini garantiye almaktan başka pek fazla bir şey yapmayan Türkiye’nin, 80 civarında yeni termik santral kurmayı planlaması ve karbon emisyonlarını her sene arttırması gösterildi.

Bende bu yıl için, yüzsüzlük ödülünün; izinsiz baz istasyonu dikip, kaçak elektrik bağlantısıyla çalıştırmaya çalışanlara ve bu alandan sorumlu kamu yöneticilerine verilmesini öneriyorum.

Bu arada CHP Milletvekili Muharrem Erkek’in 17 Aralık gününün “yolsuzluk ve rüşvetle mücadele günü” ilan edilmesi konusunda vermiş olduğu kanun teklifini çok önemli ve değerli buluyorum, kendisini tebrik ediyorum.

Birazda kendime kızıyorum; ne olmuş yani adamlar izinsiz bir baz istasyonu dikmişler, kaçak elektrik bağlantısı da çekmişler!…

Bu ülkede neler oluyor neler, bu da ne ki?

 Yatak odasındaki para sayma makineleri, ayakkabı kutularındaki dolarlar bir türlü sıfırlanamayan paralar, babalar ve çocukları…

Öyle değil mi?