YÖNETİM FELSEFESİ

Günümüzde tüm dünyada hemen hemen her alanda çok yönlü bir dönüşüm yaşanmaktadır. Bu "Yönetim Felsefesi'nde de yaşanmaktadır. Birey için şüphe ne ise parlamento için de muhalefet odur. Hem gereklidir, hem yararlıdır. Kurumlar halka tabi oldukları iş ve eylemlerde şüpheli davranmak zorundadırlar.

859

Hüseyin ÇOBAN

 

Yönetim Nedir? İdare Nedir? Kabiliyet Nedir? Sokrates adabıyla yönetim iyi midir?, Yönetim Güzel midir?, Yönetim Erdem midir?, İdare İyi midir?, İdare Güzel midir?, İdare Erdem midir?, Kabiliyet iyi midir?, Kabiliyet Güzel midir?, Kabiliyet Erdem midir?, soruların felsefik açıdan sorulması gerekmektedir. İlave edilebilir ve çoğaltılabilir. Üçlü doğruluk testi yapılarak eylem bütünleştirilebilir, eyleme dönüşen söz veya uygulanan pratikler gerçek mi, iyi mi ve yararlı mı? Sorularının hepsi pozitivist sosyolojiye hizmet ediyorsa erdeme, iyiye ve güzele ulaşmış oluruz.

 

Stratejik kararların kaldıraç gücü kurum kültürünü yükseltebilir. Akıllı olmanın yönettiğin kitlenin isteme ve işleme kapasitesinden üst düşünceler üretmek olduğu çağımızda; idea (hayal fikri, tahayyül etme) retorik (etkileyici anlatım, ikna) ve diyalektiğe (konuşma ve iş ahlakı, konunun olumlu olumsuz yanlarını irdeleme) yürüdüğüdür. Cehaletin farkında olmak, bilmektir. Üst düzey yönetim stratejik karar alma becerilerini az da olsa geliştirdiğinde, değer zincirinin ucundaki kaldıraç etkisi muazzam olabilir.

 

Freud’un, Zihninin arkasında korktuğu gelişim ülkesi Amerika’ya yaptığı eğitim faaliyetinin üzerinde bıraktığı etki ile vatancağzımızda son dönemde hastalıklı toplumsal bir cinnete yaklaşan halimiz arasında ne gibi bir ilinti var?

 

Her yerde tek tük karşınıza çıkmaya devam edecek kadar şanslı bir oklu kirpi görürseniz, ona huzurla bakın, size yöneticilerimizin içinde bulunduğu idareyi anlatıyor. Freud, 1900’lılların başında bir gün basın mensuplarına şöyle dedi “Amerika’ya gideceğim, vahşi oklu kirpileri görüp, birkaç da konferans vereceğim.” O an herkesi düşündürmüştü. Freud, Amerika’ya daha önce hiç gitmemişti ve oradan çok nefret ediyordu. Freud; “Büyük hedefleriniz varsa, dikkatinizi fazla gayret gerektirmeyen ikinci bir hedefe yoğunlaştırmak, korkunuzu azaltır.” Böylece, Freud’un has öğrencisi Jones’un aktardığına göre, “kirpiyi bulmak”, Freud ve çevresinin kavramları arasındaki yerini aldı.

Kirpinin Freud’un aklına düşmesinin nedeni, Schopenhauer’in kısa felsefi yazılarından bir kısmıdır. Schopenhauer bu bölümde kirpilerin soğukta kaldığı bir anda karşılaştıkları ikilemi anlatır: “Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilemi, aralarındaki uzaklık, her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdü. İnsanları bir araya getiren, iç dünyalarının boşluk ve tekdüzeliğidir. Ters gelen özellikler ve tahammül edemedikleri hatalar onları birbirinden uzaklaştırır. Sonunda, bir arada var olabilecekleri, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada buluşurlar. Bu uzaklıkta duramayanlara, İngiltere’de ‘keep your distance!/mesafeni koru!’ denir. Bu noktada, çevrenin sıcaklığını hissetme arzusu kısmen karşılanır ama, buna karşılık okların acısı hissedilmez. Kendi iç sıcaklığı çok yüksek olanlar ise, ne sıkıntı vermek, ne de sıkıntı çekmek için, topluluklardan uzak durmayı tercih ederler.” denilmektedir. Yönettiğiniz idarelerde ast, üst ve denk personelle ilişkilerinizi kontrol altında bulundurmanız gerekmektedir. Örgütünüzün kültürünü değiştirmek istiyorsanız ilk önce karar alma mekanizmasını değiştirmeniz gerekir.

 

 

 

 

 

 

 

Memleketin içinden dışından sağduyulu dehaları yetiştirmek gerek bu zaman diliminde, duygulara ağırlık vermek fikre dönüştürmek gerek, ötelemek lazım fikirsel ayrılıkları… Duygulardan almak insanca yaşam temelli düşünceyi, İnsanlara ulaşmada, üstünlüğe ulaşmanın tek yolu, olanlardan bağımsız olduğunuzu göstermenizdir. İnsan onurunun eşitliği yazıyla garanti altına alınmış ise de onur kazanılmamalıdır, sadece kaybetmemek yeter insanoğluna. Bizim gibi Ortadoğu toplumlarında yönetememek üzere bir sistem kılındığı için bağlılar mutludur. Umut ışığı çıkarsa aralarından müreffelik artarak devam eder. Yönetememenin adıdır yönetim.

 

Cin çarpmanın; Nöro-Psikolojik bozukluk olduğunu bilen bir toplum İyiye, güzele ve erdeme ulaşır. Hasta Toplumlar adlı Robert B. Ekelund’in eserinden Felsefik deneme yapmaya çalışacağım bir sonraki buluşmamızda.

 

 

Dostça Kalın.