Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Yoğun bir haftanın ardından...

2200
Anzak Törenleri, Çanakkale Savaşlarının 97. yıl törenleri, Cumhurbaşkanının ilimizi ziyareti ve gazetemiz ailesinden kaybettiğimiz bir büyüğümüz ile yaşadığımız acı sonrasında bir haftayı da geride bıraktık... 
 
Öncelik ile Ganiler ailesinin acısını paylaşır, sabırlar dilerim.
 
Yeni bir haftaya başlangıç yapıyoruz.
Bu başlangıç emekçiler için çok önemli olan  1  Mayıs kutlamaları ile  sürecek.
İçinde bulunduğumuz koşullarda bu yıl 1 Mayıs kutlamaları çok daha önem kazanmış durumda.
Bu bakımdan bir kez daha, emek barış demokrasi ve özgürlüklerden yana olan tüm bireylere 1 Mayıs kutlamalarına katılarak güç vermeye birlik ve dayanışmanın gelişimine bir katkı sunmaya yapılan çağrıları yinelerim.
“1 Mayıs’ta saat 12.00 de Salı pazarından, Cumhuriyet Meydanı’na  hep birlikte”
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün  ilimiz ziyaretinde en önemli olaylardan biri ÇOMÜ’ de işten atılan işçilerin  seslerini Cumhurbaşkanı’na duyurma çabaları idi.
Necippaşa Cami önünde, Cumhurbaşkanı’nın  danışmanları vasıtasıyla notlarını  ilettiler, kendisine  de  seslenerek taleplerini bir kez daha dile getirdiler.
ÇOMÜ’de işten atılan işçilerin mücadelesi çok önemli bir mücadele olup, her yönü ile sistemin gerçeklerini ortaya çıkarmaktadır.
Günümüzde üniversite ve yöneticilerinin neoliberal ekonomik sistem ile nasıl uyum sağladıklarından tutun, taşeron uygulaması ile yaşanılan güvencesiz iş koşullarından, azgınlaşan sömürüye kadar birçok gerçeğin sonucudur; ÇOMÜ’de işten atılan işçilerin durumu.
Bu gerçeğe her zamankinden daha fazla yoğunlaşmalıyız.
Bugün atılan işçilerin başlattıkları hukuk mücadelesine bağlı olarak ilk mahkemeleri yapılacak.
Bu sürecide yakından izleyeceğiz.
 
Çanakkale Belediye Başkanı’nın kent halkının talebi olarak “Kazdağları’nda altın üretimine karşıyız “ mesajının Cumhurbaşkanı’na iletilmesi ziyarete damgasını vuran diğer bir gelişme oldu.
Ziyaretin diğer karelerini rutin gelişmeler olarak değerlendirebiliriz.
Sadece AKP’lilerin Cumhurbaşkanı ziyaretini AKP propagandasına dönüştürme çabalarını da bu arada belirtmeliyim.
 
Yeni bir konsept gerekiyor
Anzak Törenlerine ilgi her geçen gün azalıyor.
100 . yıl törenlerinden sonra turizmcilerin tahmini; ilginin daha da düşeceği yönünde.
100. yıl törenleri için Valimizin açıklamalarından öğrendiğimiz kadarı ile şu ana kadar herhangi bir çalışma yapılmış değil, bizim cephemizde.
Gelişmeleri üst üste koyduğunuz  zaman kentimiz açısından çok önemli bir değer olan bu potansiyelin yıllara yenik düşmesine izin vermemek için yapılması gerekenleri düşünmeye, konuşmaya başlamalıyız.
Bugün gelinen noktada Çanakkale Savaşları, savaşın içinden çıkan barış vurgusu ile önemli bir kimlik kazanmıştır.
Bu kimliğin üzerine inşa edilecek uluslararası organizasyonlar ile 1915 ruhu hem yaşatılabilir hem de gelecek nesillere aktarılmış olur.
Barış konsepti üzerine kurulmuş her yıl farklı bir temanın belirlendiği uluslararası kongre organizasyonları bu konuda önemli bir girişim olacaktır.
Kentimizde tartışılan, kongre turizmi noktasındaki çıkışın ve gerekliliklerinde başlangıcı olabileceği için aynı zamanda bir görevdeşlik de yaratacaktır.
Kentin dinamiklerinin önündeki önemli bir görev olarak bu konu ele alınmalıdır.
 
Bir Levent Çeliker Sergisi “Mavi”
Nam ı diğer “Tak tak Levent “ abimiz “Uzak” adlı sergisinden sonra ikinci fotoğraf sergisini açtı.
Levent abimiz sağlık sorunlarına rağmen yaşama karşı sorumluluk ve üretim anlamında gösterdiği performans ile hepimize örnek oluyor.
Aynı zamanda fotoğraflarında yakaladığı karelerde önemli bir farklılık var.
Fotoğraflarında ışık kavramını objeler ile öyle bir şekilde birleştiriyor ki; onun fotoğraflarındaki tüm objelerden bir umut duygusu alıyorum.
Bu sergiyi ziyaret etmenizi öneririm.
 
Sergiyi gezerken Cumhur Aslan  hocam, Şeref Uluocak ile birlikte  kaleme aldığı Çanakkale Kitaplığı yayınlarından çıkan “Toplum ve Engelliler “adlı kitabını hediye etti.
Bir toplumsal araştırma olan bu kitap ile ilgili düşüncelerimi okuyunca sizler ile paylaşacağım.
Hani kitabı elinize aldığınızda bir hızlı okuma yaparsınız ya; önsöz, içindekiler, son söz, ilginizi çeken bölümlerin bir kaçı gibi; ben de hemen öyle yaptım.
Sizler ile ilk elden bazı tespitleri paylaşmak istedim:
 
“Engelli bireylere yönelik toplumsal “dahil etme pratikleri”,yardıma muhtaç bireylere yardım etme “nezaketine” dayalı bir ötekileştirme biçimi olarak değil,tüm yurttaşlarını,”yaş”,”cinsiyet”,”toplumsal cinsiyet”,”toplumsal sınıf “,”etnisite”,”din-inanış biçimi”,”ulusal kimlik” ve en nihayetinde “yeti yitimine uğramış” kişiler olarak eşit haklara sahip bireyler olarak gören ve tüm bu kategorilerdeki bireylerin bir arada yaşamalarına imkan verecek bir toplumsal aktivite ,katılım ve yaşam alanının yaratılmasını vurgulayan “birlikte yaratım” projesi haline dönüşmektedir.
 
“Dahil etme” yerine “birlikte inşa etme” kipinin ön plana çıkması engellilerin kendilerini doğrudan temsil edebilecekleri ve kendileri hakkında kararların alınmasına da katılım sağlayabilecekleri toplumsal “iletişim kanallarının” oluşturulması ile ilgili bir konu olarak görünmektedir.
 
Sonuç olarak engelliliğe ilişkin her türlü ayrımcılığın reddedilmesi  demek, engellilerin toplumsal yaşama katılımlarının önündeki engelleri meşrulaştıran “önyargıların”, gelenek kodlarının”, ”ideolojik tavır alış” ve “sosyal temsil” biçimlerinin deşifre edilmesini gerekli kılmaktadır.