Yine kaybetti!
Başka işi yok mu bu adamın?
İşi gücü mahkemelerde mi uğraşmak?
Kendisini eleştirenlere dava mı açmak?
Yoksa adam bir hukuksuzluk abidesi mi?
Gazeteler hep yazıyor; yine kaybetti!
Bu nasıl rektör?
Bir adam bu kadar mı çok, başkaları hakkında dava açar?
Bu insanın başka işi gücü yok mudur?
Peki, bu adam ne zaman görevini yapar?
Bir dikkatli Çanakkalelinin hafta sonu bana yönelttiği sorular bunlar oldu.
Açık söyleyeyim; bir anda donup kaldım, bir şey söyleyemedim.
Dünya üniversitesi olma iddiasındaki bir rektör mahkemelerde uğraşıyor!
Peki neden?
Ona mı düştü tasası, mevcut sistemi eleştiren insanlara cevap yetiştirmek, Çanakkale Çevre Platformu sözcüsünü yapmış olduğu bir değerlemeden ötürü mahkemeye verip sonrada mahkemeyi kaybetmek.
Nasıl bir iştir acaba?
Üniversite avukatı şikayet dilekçesi yazacak, sonra mahkemeleri takip edecek, bir sürü zaman ve emek harcayacak.
Adama sormazlar mı şimdi, avukatlara verdiğin bu paraları cebinden mi veriyorsun diye !
Kimden çıkıyor bu paralar;tabiî ki bizlerin cebinden
Rektör bizim paramızla, bizi şikâyet edecek yok yere, sonra hukuk adına nutuk atacak!
Olmaz böyle bir şey!
Son olarak işten attığı işçilerin geri alınması konusundaki hukuk kararını uygulamayan, işçilerin açmış olduğu icra davasına itiraz etmeyen rektör herhalde işçilerin yasal olan haklarını ödeyerek bu olayı geçiştirmek, kapatmak istemektedir.
Yok öyle;kafana göre istediğini yapmak
Sen belirleyemezsin her şeyi…
Buda yeni taktik doğrusu.
Yap hukuksuzluğu, sonra öde benim cebimden çıkan paralarla cezaları.
Neyse, siz anladınız artık…
Peki hafta sonu taşınan şu kutuya ne diyelim.
Hafta sonu açıldı,Cumhuriyet Meydanında
Neler yok ki içinde.
Gemiciklerden, Suriye sınırındaki tıra, ayakkabı kutularından, para sayma makinelerine kadar neler neler…
Yolsuzluk, yoksulluk, hukuksuzluk, kirlilik, yalan, talan, kutusu bu kutu.
Hükümetin kutusu dediler, ne hükümetmiş ama!
Bizde kendilerini dini bütün, vicdanlı bir şey sanırdık!
Şimdi bu gerçeklerin gizlenmesi için yoğun bir çaba sarf edilmektedir.
Bunun içinde her türlü hukuksuzluk gündeme getirilmektedir.
Çıkarılmak istenen internet yasası ile halkın bilgi edinmesine engel olunmak istenmektedir.
Ayakkabı kutularının içindekileri gizlemek, tüm bu sansür çabalarının arkasındaki gerçek!
Onu için mi “internette sansüre hayır” diyenlere yine meydanlarda su gaz sıkıyorlar acaba?
Yaşasın “ileri demokrasi”!...
Cemal Oral’a yapılan saldırıyı unutmadık, takipçisiyiz.