Yine hamaset dolu bir Anneler Günü…10.05.2010
Bu yılda, yıllardır olduğu gibi hamaset dolu demeçler ile bir Anneler Gününü kutladık… Sistemin gereği tüketim çılgınlığı noktasındaki yönlendirmeler ile hediye tezgâhının bir parçası olduk… Yılın annelerini seçtik... Başbakanımız 3 çocuk yapanların ödüllendireceğini bildirdi derken, işin özünü yine unuttuk. Ev işleri emekçisi olan annelerimizin gerçek sorunları yine es geçildi, kadın olmalarından kaynaklanan toplumsal sistemin ilave yüklerini sırtlanarak sürdürdükleri yaşamları, olumsuzlaşarak devam eder iken, şaşalı demeçler ortalığı kapladı. Bugün, annelerimizin en önemli özellikleri, fakat hiçbir zaman görülmek istenmeyen yönleri, çocuk bakımı ve ev işleri gibi çok önemli bir emek arzı içinde olmalarıdır. Ülkemizde devlet, çocuk bakımı noktasında hiçbir sorumluluk üstlenmemiştir. Bizzat 2008 yılında AKP iktidarı tarafından, sosyal güvenlik uzmanlarının karşı çıkışlarına ve binlerce kişilik protestolara rağmen yürürlüğe konan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasası ile bu alandaki bazı imkanlar da yok edilmiştir. Çocuk bakımı ve ev işleri nedeniyle annelerimiz, üretimin dışında zorunlu olarak bırakıldıkları yetmiyormuş gibi ekonomik olarak ta güvencesizlik içersindeler. Anne olmak isteğinin ekonomik olarak potansiyel tehlike olduğu bir ülkede, Anneler Günü aldatmacadan öteye geçemez. İşe alınacak kadınlar noktasında tercihte bulunulur iken yarın anne olma ihtimali üzerinden yapılan çıkarımların, tercihleri etkilediği bir ülkede yaşadığımızı unutmayalım. Anneler Gününün gerçek değerler ile kutlanmasının toplumsal değişimler sonucu ev emekçileri olarak annelerimizin sosyal güvenceye kavuşup, anne ve ev emekçisi yönlerine bağlı olarak yapılacak iyileştirme ve düzenlenmelerden geçtiği gerçeği ile tüm annelerin Anneler Gününü kutlar, hamasetten arındırılmış Anneler Günü özlemimi tüm anneler ile paylaşırım.
Diyarbakır’dan anlamlı mesaj
Diyarbakır’da düzenlenen ‘Medya, Empati, Barış’ başlıklı çalıştaya katılan Gazetemiz Sahibi Aynur Narler’in çalıştayda yaptığı konuşma, Anneler Günü nedeniyle çok anlamlı idi. Gazetemiz Sahibi Aynur Narler’in “Ben çok uzaklardan geliyorum. Türkiye’nin en batı ucundan. Türkiye Cumhuriyeti’ni savaşarak birlikte kurduğumuz ve şimdi “Barışın kenti” olan Çanakkale’den geliyorum. Düşmanıyla kardeş olmuş bir kentin hem ana, hem kadın hem de bir kadın gazetecisi olarak barışı en çok, kadınlar, analar, aydınlar-demokratlar ve onlarla birlikte bu acıları görerek yaşamış olan bizlerin, gazetecilerin istediğini biliyorum” sözleri çok yankı bulacak. Kadın ve anne gözüyle barış yaklaşımı kavramı çok değerli . Bazı yöntemsellikler vardır ki; özellikleri itibarıyla amaçlanan hedeflere ulaşma konusunda son derece olumlu katkı sunarlar. Kadın ve anne gözüyle barış kavramı ve bu alanda yapılacaklar da daha etkin sonuçlar getirebilecek niteliktedir. Olay Gazetesi olarak şimdi bu alanda üzerimizde yeni sorumluluklar olduğu bilinci ile kadın ve anne platformunda barış kavramını daha çok irdeleyeceğiz.
Eğitim…
Toplum için eğitim vazgeçilmez bir kavramdır. Tabiî ki toplum kavramı konusundaki felsefeniz ve değerleriniz ile ilgili olarak farklılaşabilir. Mayıs Ayı il genel meclisi toplantı gündemlerinde kapanmış bazı köy ilkokullarının başka bir şeye dönüştürülmesi gündemlerini görünce irkildim. Birden kafamda şekillenenler ürkütücü idi. Neler oluyor sorusu ile, bir fırtına yaşadım. Kapatılmış köy okulları için kentin önemli bir yönetim organı, maalesef ne yapalım kararı için gündemini belirliyordu. Bundan daha acı bir şey olamaz. İsterdik ki; o okulların ne yapılacağı gündem olacağına, o okullardaki eğitimimin nasıl geliştirileceği, tartışılabilseydi… Bu olumsuz gelişmeyi önemseyelim , üzerinde düşünelim.. Bu gelişme Türkiye’nin ciddi bir sorunu haline gelmiştir. Gelişmek için eğitim konusunu gündemden düşürmeyenlerin aksine biz ülke olarak kapatılan okulların ne yapılacağını tartışır hale geldik. Eğitim politikalarımız açısından resmi politikanın bir yansıması olarak geldiğimiz bu nokta böyle iken, diğer alanlarda da karşılaştıklarımız çok moral verici değil. Bakın Çanakkale’de ÇTSO öncülüğünde başlatılan verimlilik çalışmaları kapsamındaki eğitim çalışmalarına katılım son derece yetersiz. Milli Prodüktivite Merkezi (MPM )ile işbirliği içersinde gerçekleştirilen eğitimlere ilgi, eğitim konusunda verdiğimiz önemin bir göstergesi olarak dikkat çekiyor. Yaşamın bir çok alanında bu konudaki yetersizliğimizin düzeyi için çeşitli göstergeler mevcut. Böyle olunca da toplum olarak bir çok sorun ile birlikte yaşamımızı sürdüren, her geçen gün sorunlarımıza bir yenisini eklediğimiz bir gelişimi yaşıyoruz.
Sermet ATADİNÇ