sermet@canakkaleolay.com
2011 yılının ilk iş günü ile yine yaşamın gerçekleri ile karşı karşıyayız. Yeni yıl dilekleri ile pompalanan, geleceğe dönük umutlarımızın daima canlı olması bize önemli bir motivasyon getirecektir, öyle de olmalıdır. Hele 31 Aralık akşamı adeta zirve yapan kutlamalar ve mesajlar ile, yeteri kadar mutlu olduk, her ne kadar yılbaşı ikramiyesi çıkmasa da. Ne demişler; “umut fakirin ekmeği ye Mehmet ye” Şimdi artık gerçeklere dönme zamanı, hayat şartlarının getirdiği koşullara bağlı olarak, hayatın acımaz çarkı karşısında mücadele zamanı... Herkese kolay gelsin, başarılar…
Başarılı işler için yaratılacak dayanışmalar çok önemli.
Toplumsal hayatın kendi kuralları ve disiplini dahilinde yaşam koşullarımızın iyileştirilmesi için dayanışma ruhu ile atılacak adımlar için yeni girişimler oluşturmalıyız.
Bu alandaki gelişmelerin içi doldurulmalı, göstermelik olmaktan çıkan; hedeflere kilitlenmiş gerçek dayanışmalar için emek harcanmalıdır.
Kentimiz bu konuda ilk bakışta biçimsel bazda olumlu örneklerler gösterse de, gerçekleşmeleri değerlendirdiğimizde nitelikli bir örgütlülük konusunda önemli eksiklikleri barındırmaktadır.
Onun için örgütlü olmanın, dayanışmanın getireceği başarıları yakalayamamaktadır.
Göstermelik, tribünlere oynayan bir örgütlülük yapısı ağır basmaktadır.
Bu konuda atılacak adımlar için bazı sosyolojik gerçekleri daha iyi analiz etmek gerekmektedir.
Bu kapsamda sorumluluk kavaramı da ayrıca ele alınması gerekli bir disiplin olarak önümüzde durmaktadır.
Biz basın mensupları olarak bu konuda duyarlılık yaratmak için özel bir çaba gösteriyoruz.
Fakat her ne hikmet ise; özellik ile kamusal alandaki sorumluların bu konuda ciddi eksiklikleri veya ihmalleri olduğu gerçeği de bir tespit olarak değerlendirilmelidir.
Bir birim müdürü, basının yaptığı bir haber için yaklaşımını; basın mensubundan ihbar etmesi temelinde şekillendiriyor ise vay halimize.
Üst düzeydeki sorumlu olarak bu yönetici, yapılan haberi incelemeyerek, adete kaçış için gazeteciye adres sorması kelimenin tam anlamıyla sorumsuzluktur.
Kafalarını kuma gömen bu yöneticiler unutmasınlar ki; maaşlarını bu ülke insanının ödediği vergiler ile almaktadır.
Halkına karşı birinci derece sorumlu olması gerekli bu yöneticiler, sistemin kendi çarkının koruması altında, topluma karşı aymazlık içinde olabilmektedirler.
Yöneticilerin sorumsuzluğunun bir başka versiyonunu da ‘sözde başka, eylemde başka’ tavırlar ile görmekteyiz.
Yöneticiler kendi koyduğu ilkesel yaklaşımları çeşitli nedenler ile yok sayarak aynı zamanda toplumda hayal kırıklıklarının yaşanmasına sebep olmaktadırlar.
Öyle olaylar ile karşı karşıya kalıyoruz ki; gerçekleşen çeşitli durumlar için sorumlu yöneticinin böylesi bir tavır almasını aklımızın ucundan dahi geçiremiyoruz.
Toplumsal denetim mekanizmasının geliştiği, halkın müdahil olabileceği alanlar için demokratik işleyiş kültürünün gelişmesine her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olacağı bir yeni yıla giriyoruz.
Gündeme taşıdığım bu sorunlar için ilgililer kendilerini ve performanslarını değerlendirip yeni yılda daha başarılı olmak konusunda önlemler alırlar ise bundan hepimiz kazançlı çıkarız.
Kendimizden başlamak üzere yaşanılacak bir değişim süreci için kolları sıvamak zamanı geldi.
2011 yılına, genel seçimler damgasını vuracak.
Seçime endeksli politikalar ile 2011 yılının kayıp bir yıl olması ihtimali çok fazla.
Bunun çeşitli işaretlerini görebilirsiniz.
En önemli sorunlarımızdan biri olan Kürt sorunu konusunda seçim faydacılığının getirdiği yaklaşımlar, şimdiden konunun çözümsüzlüğe gidişinin sinyallerini veriyor.
Kürt halkının gündeme taşıdığı bazı tespitlerin toplumun her kesiminde özgürce tartışılacağı bir mekanizmansın yaratılması gerçeği yine es geçilmektedir.
Es geçildiği gibi, tehlikeli provokasyonlar için malzeme olarak kullanılmaktadır; son olarak ÇOMÜ’ de yaşanıldığı gibi.
Kürt öğrenciler, saldırıya uğramakta, saldırıyı protesto etmek isteyen öğrenciler jandarma tarafından coplanmakta, bazı öğretim üyelerine saldırı girişiminde bulunulmaktadır.
Barış ikliminin hakim olduğu kentimizde bile, böylesi olaylar yaşanıyor ise barış demokrasi ve özgürlükler noktasındaki riskleri varın siz düşünün.
Sorunların. çözümünü belirsizliğe erteleyenler, bu ortamdan nemalanan güçlerdir.
Diğer toplumsal sorunlarımız içinde yaşadıklarımız bu kapsamdadır.
AKP hükümeti seçime endeksli tutumu ile yine gerçekleri es geçmektedir.
2011 yılı zor bir yıl olacaktır, şimdiden bunu söyleyebiliriz.
Şu gerçeğinde altını çizmek gerekmektedir; toplumsal hoşnutsuzluk her geçen gün artmaktadır, bu hoşnutsuzluk bir şekilde mücadele ivmesinin gelişim motoru olacaktır.
Sermet ATADİNÇ