YILGIN DEMOKRAT...
israfil, ne zaman büyük vazifen
ne kadar beklenecek sûra üflemen,
bu gidişimiz hay'ra değil...
yücelerden bir ses gelmeli
savaşınız bitti,
paydos demeli
toplar, tüfekler susmalı...
bırakıp silahları,
ellerine çiçekler almalı insanlar;
çocuklar oyunlarına dalmalı...
düşman cephelerden kardeşler
sımsıkı sarılmalı...
olmalı bu iş
hemen olmalı;
bu barış,
bu birlik
kıyamete kalmamalı...
Demokrasi dediğin ne ola? Türk Dil Kurumu tanımıyla "Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, demokratlık" imiş. Kimler inanıyor ülkemizde demokrasinin bütün değerleri ve ilkeleriyle yerleşik olduğuna? Bana kalırsa buna inanan sayısı yeterli değil, peki neden? Demokrasinin bileşenlerinden belki de en önemlisi farklı görüşte olanların kendi fikirlerini savunarak karşı tarafı ikna etme çabası göstermek, bunun yanında karşıt görüşlere de tahammül edebilmektir. Bizim zayıflığımız bu noktada işte. Benimsediğimiz görüş ve düşüncelerin dışındakilere tüm duyularımızı ve hoş görümüzü kapatıyoruz. Direniyoruz tamam ama dinlemiyoruz. Demokrat olmasına demokratız tamam da kendimize yetecek kadar demokratız. Bizim cenahtan olan herkes düşündüğünü özgürce söyleyebilir, fakat karşı cenah tu kaka ve hatta bölücü, demokrasiye tehdit. Oldu mu şimdi bu?
Geçmiş dönemlerde anımsayacaksınız, o zamanların sıkı muhaliflerinden MHP lideri Devlet Bahçeli`nin oldukça takdir toplayan bir söylemi vardı. İktidar partisinin kimi ağızlarından MHP tabanına yönelik tahrik edici söylemlere karşın Bahçeli "MHP`ye gönül verenleri sokağa çekmeye kimsenin gücü yetmez." demişti ve haklıydı, olması gereken bu idi. Bugün geldiğimiz noktada ise; aynı Bahçeli`nin ağzından "Millet İttifakı`nın seçimleri kazanması halinde bunun kabul edilemez olduğunu ve buna karşı çıkmak için Türk milletinin ayağa kalkacağını" duymak, demokrasiye inananlar için hayret verici, rahatsız edici olmuştur. Sayın Bahçeli`nin bilmesi gereken en önemli hususlardan biri demokrasilerde muhalefetin iktidara gelebilmesi için yasal olanakların tanınmış olduğu ve seçmen iradesinin üstünlüğüdür. Asla ve kat`a Sayın Bahçeli`ye demokrasi dersi verecek kadar hadsiz değilim, kendisi yıllar yılı siyaset sahnesinde ve demokrasi kavramının tanımını benden çok daha iyi yapabilecek yetkinlikte. Ama bu yazdıklarım 5. sınıf müfredatımızda yer almakta, yani demokrasinin temel ilkelerini çocuklar bile biliyor.
Ülkemizde siyaset şu an herkesin bildiği gibi kör topal, bütün dürtüklemelere rağmen yine de kendi halinde gidiyor. Fakat öngörülerim önümüzdeki birkaç ay içinde sıkı hareketlenmeler olabileceği yönünde. En ağır basan olasılıklardan biri de iktidar bloğunda çatlamalar, kırılmalar olabileceği. Bazı kulis bilgilerine göre bu bağlamda görüşmeler başlamış bile; bekleyip göreceğiz.
Demokrasi dedik; demokrasilerde halkın çoğunluğu bir partiyi neden iktidara getirir? Elbette öncelikli beklenti halkın refah düzeyinin yükseltilmesidir. Gelin görün ki, kimi ülkelerde iktidarda olanlar ve onların çevresindekiler her türlü zenginlik ve şatafat içinde yaşadıkları halde, gitgide yoksullaşan halka neredeyse bunun için şükretmeleri gerektiğini, handiyse yoksulluğun Allah`ın bir lütfu olduğunu söylemeleri, kendilerine gönül ve oy vermiş kitleleri düşünmeye ve seçimlerini sorgulamaya sevk etmekte. Bereket bizim ülkemizde buna benzer bir durum yok. Bizim önde gelenlerimiz alışverişe çıkmadan önce listemizi hazırlamayı ve porsiyonlarımızı küçültmeyi salık vererek, aylık bütçemizi en sağlıklı şekilde nasıl denkleştirebileceğimiz konusunda gereken rehberliği harika bir şekilde yapıyorlar.
İktidar bloğu istim üstünde tamam, ya muhalefet? İlerleyişini en sağlıklı ve en kararlı yürüten siyasi partinin İYİ Parti olduğunu düşünüyorum. Ki, ekonomi alanında mali yapının denetimi noktasında yapay zekayı devreye sokan "Artagan Projesi" iktidara hazırlık bağlamında önemli bir adımdır. Bunun yanında il il, ilçe ilçe dolaşan Meral Akşener partisinin oy oranının artmasında önemli bir etkendir, çünkü halka dokunan, halkı dinleyen siyasetçilere ihtiyacımız var. Ana muhalefet partisi CHP ise birbirinin paçasını aşağı çekmeye çalışanlar yüzünden gereken çıkışı bir türlü yakalayamadı gitti. Bunun yanında Memleket Partisi lideri Muharrem İnce`nin iktidardan çok CHP ile uğraşması da oldukça manidar. HDP, tek başına bir şekilde yoluna devam ediyor. DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi nedense kabuklarını kırabilecek, daha geniş kitlelere ulaşabilecek söylemleri henüz ortaya koyamadılar. CHP kanadında anlam veremediğim bir yeni gelişme de Gn. Bşk. Yrd. Bülent Kuşoğlu`nun "Partimizin cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu`dur" açıklaması oldu. Hani bayram değil seyran değil, bu öpücük ne şimdi? Muhalefet bloğu olarak ortak aday olacaktı hani! Bir bildikleri var demek, bunu da bekleyip göreceğiz.
Son satırlarda benim kadar sizleri de rahatsız ettiğine inandığım bir ayrıntıyı kentimiz özelinde ele almak istiyorum. Paraya dönüşecek her fırsat sonuna kadar değerlendiriliyor. Sahillerimiz özelleştiriliyor. Hem gençliğimizde hem de daha sonraları ailemle birlikte keyifle gittiğim yerlerden biri idi Yeniköy Plajı. Muhtarlık işletir ve cüzi bir bedel ile içeri girer, denizinden kumundan güneşinden faydalanırdık. Duydum ki özelleşmiş orası da. Kimbilir belki de güzel bir tesis yapıldı, henüz gidip görmedim. Fakat oranın beni cezbeden tarafı doğallığı idi. Özelleştirilen çoğu yer gibi oranın da doğallığını yitirmesinden, para hırsıyla denizinin ve kumunun kirlenmesinden, bangır bangır müzik sesi yükseleceğinden endişe ediyorum. Umarım yanılırım. Yanılırım da kentimin güzellikleri hep daim olur. Sağlıkla ve umutla...