Yıldız parlaması!...
Gökçeada'nın elektrik sorunu yıllardır var olan bir gerçektir.
Belirli zamanlarda, enerji temini için denizaltından ana kara ile bağlantı sağlayan enerji hattı kablosunda meydana gelen sorunlar nedeniyle Gökçeada günlerce elektriksiz kalmaktadır.
Her ne kadar jeneratörler vasıtasıyla ihtiyacın karşılandığı söylense de, yaşanan çeşitli mağduriyetler tam olarak giderilememektedir.
21. yüzyılda Türkiye'nin en büyük adası olarak ana karaya 15 mil uzaklıktaki bir ilçemiz için yaşanan bu sorun kabul edilemez.
Yıllardır bu sorunun çözümünün, bizzat Gökçeada sınırlarında güneş ve rüzgar enerjisi vasıtasıyla çözümünü es geçen irade bugün yaşanılan sıkıntıların esas sorumlusudur.
Adanın enerjisinin rüzgar ve güneş kaynaklı çözümü mümkün iken bu konuda adım atılmaması ülkemizdeki yanlış enerji politikalarının bir sonucudur.
Yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımından özelikle uzak durulmaktadır.
Çünkü enerji tekellerinin tercihi; kirletici yok edici, kendilerine çok para kazandıracak fosil yakıtlı enerji santrallerinden yana olmaktadır.
Petrol ve linyit gibi, yakılması sonrasında ortaya çıkan sera gazlarının önemli çevresel riskler oluşturduğu yakıtlar, elektrik üretiminde enerji tekellerinin tercih ettiği kaynaklardır.
Bundan dolayı rüzgâr ve güneş enerjisi gibi, yenilebilir kaynaklardan elde edilecek enerji üretiminden sürekli kaçınılmaktadır.
Gökçeada da bu politikaların kurbanı olarak; ortaçağ karanlığını yaşamak gibi bir kadere terk edilmiş durumdadır.
Bugünlerde AKP temsilcileri Çanakkale için bir “parlayan yıldız” değerlendirmesini ağızlarından düşürmüyorlar.
Bu nasıl bir parlaklıktır ki; Türkiye’nin en büyük adası karanlıklara mahkûm edilmiştir.
AKP, göz boyamaya dönük işlerle uğraşmaktan yaşanılan esas sorunları görüp, çözmeye vakit bulamamaktadır, herhalde….
Kesinlikle yanlış anlaşılmasın; tabiî ki yapılan her türlü iş sonuçta bir şekilde faydalıdır.
Ancak siyasal irade, temel sorunlara çözüm üretmek zorundadır.
Bu sorunları görmezden gelip butik işlerle uğraşıyor, bunun üzerinden yıldız parlatmaya çalışıyorsa orada bir aldatmaca ve popülizm vardır.
Çanakkale’nin gelişmesi; ancak üretimin gelişmesi ve bu üretim sonucunda elde edilen değerin eşit bir şekilde paylaşılmasıyla olacaktır.
Üretim sonrasında elde edilen değerin eşit paylaşılması meselesini geçtik.
Bu durum AKP’nin fıtratında yazmaz.
Ancak üretimin geliştirilmesi noktasında her hangi bir çabasının ve gayretinin olduğunu söyleyemiyoruz.
Şimdi çıkıp birileri çıkıp; şunu da yapıyoruz bunu da yapıyoruz diyebilir.
Ancak belirleyici olan rakamlardır; Çanakkale’de kişi başına düşen milli gelir Türkiye ortalamasının altındadır.
Yine Çanakkale’de kişi başına düşen ihracat rakamı, Türkiye ortalamasının altındadır.
Bu ekonomik göstergeler Çanakkale’nin üretemediğini ortaya koymaktadır.
Kapatılan orman bölge müdürlüğünü yeniden açarak, yeni yapılan binalar sonrasında eski binaları bir şekilde değerlendirecek projeler yaparak ya da yapılması gerekli en temel işleri yaparak bu kentin yıldızı parlamaz.
İstihdam yaratacak, üretimi arttıracak, yaşamın temel sorunlarına köklü çözümler üretecek politikalara ihtiyaç vardır.
Gökçeada’nın enerji sorununu anakaraya bağlı kalmadan, yenilebilir enerji kaynaklarını kullanarak çözebiliyorsanız işte o zaman alkışı hak edersiniz.
Gerisi lafı güzaftır!