Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Yeter artık!

AKP ne zaman sıkışsa demagoji sınırını üst perdeye çıkarak, çarpıtma adına akıl almaz bir çaba içerisine giriyor. Son günlerde birde buna muhtelif eylemlilikleri ekleyerek, kendi tabanını farklı bir atmosfer altında etkileme çabalarıyla teşhir olmanın, gerçek yüzünün ortaya çıkmasının sıkıntılarını bertaraf etmek adına yeni bir hamle içerisinde olduğunu gözlüyoruz.

1430

 Ensar Vakfı üzerinden yaşanan taciz olayı sonrasında, “bir defa ile bir şey olmaz”, “hepimiz Ensarız” , “Ensar Vakfı`nın insanlığa hizmet ettiğine hep şahit olduk” sözleriyle bu çirkinliği kapatmaya çalışan AKP, Kılıçdaroğlu’nun  “Valisi konuşmuyor, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor. Aileden sorumlu bakan da zaten birilerinin önüne yatmış, o da konuşmuyor. Bu yurtlara kim izin veriyor arkadaşlar. Biz izin vermedik diyorlar koro halinde. Siz izin vermediyseniz bunlar nasıl açılıyor”sözleri karşısında altın bulmuşçasına, (ne de olsa sıkı altın’cı filo  dostlarıdır kendileri) heyecanlanarak yeni bir algı yönetimi başlattılar.

Bu kapsamda özellikle kadın üzerinden yaptıkları söylevin sahteliğini anlatmaya gerek yok.

Bu arada Belediye Meclisi Nisan ayı toplantısında CHP Grup Başkan vekili olarak yeni görevinde Av. Adnan Güler bu konuyu net bir şekilde gündeme getirdi.

Bu vesileyle kendisine yeni görevinde başarılar diliyor, gösterdiği bu performansın CHP ‘nin Belediye Meclisinde siyasi ağırlığı açısından önemli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Adnan Güler’in belirttiği gibi “Dervişin fikri neyse zikri de odur” misali yatmak değince akılarına başka bir şey gelen bu insanlar acaba üstüne yatmaktan nasıl bir bel altı anlam çıkaracaklar çok merak ediyorum.

Bildiğiniz gibi,  ‘üstüne yatmak’ bir kişinin hakkını çalmak anlamında kullanılmaktadır.

Önüne yatmanın da ne anlamama geldiğini eski bakanları Muammer Güler’e sorsalardı  hiç bu kadar patırtı yapmalarına gerek kalmazdı.

Bu arada ‘önüne yatmak’ deyimininde  ‘korumak, kollamak’ anlamında kullanıldığını da belirtelim ki; bu deyimi cinsiyet üzerinden cinsellikle ilişkilendiren yaklaşımın amacını daha net olarak kavrayabilelim.

Ancak sorun çocuk istismarı ve tacizi nedeniyle ortaya çıkan çirkinliği örtmek olunca işin rengi tabii ki farklılaşıyor.

Birde insan acaba bu insanların akıllarının altında gerçekten hep böylesi çarpık düşünceler mi var diye düşünmeden edemiyor.

Ne yaparlarsa yapsınlar ne kadar patırtı çıkarırlarsa çıkarsınlar, kendi yandaşlarının itibarını korumaya çalışarak bu çirkinliğin üzerini örtemeyecekler.

Hele Kılıçdaroğlu’nun sözlerini kadınlar üzerinden çarpıtarak giriştikleri demagoji, buna kadınları ortak etme girişimleri tam bir tükenmişlik sendromudur.

Şimdi ben kendilerine toplumun kendilerine vermiş olduğu mesajlar karşısında, ‘kulağımızın üzerine yatmayın’ desem; kim bilir nasıl bir anlam çıkaracaklardır!

Gerçekten bunu yazarken çekinmedim değil!

Hani yatmak ya, hem de kulağının üzerine yatmak, kim bilir hakkımda neler düşünürler

Gerçekten çarpıtmanın bu kadarına yeter artık.

Pilav ile de aynı şeyi yapmaya çalıştınız, amacınıza ulaşamadınız, şimdi de mor renk üzerinden bir şeyler demeye çalışıyorsunuz bakalım daha neler göreceğiz.

Ancak bu kent, pilavı demokrasinin bir işareti yaptı; her mutlu gününde pilav dağıtarak sizlerin kulaklarını çınlatıyor, çınlatacak…