Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Yeter artık!

1441
Atatürk’ü andığımız 74. yılda “Yurtta sulh ,cihanda sulh” ilkesinin anlamının yok olduğu, içinde bulunduğumuz koşullarda düşen helikopter ile kaybettiğimi z 17 genç insan ile bir kez daha sarsıldık. Yıllardır süren çatışmanın sonlandırılması, halkların barış içersinde kardeşçe bir arada yaşaması için gerekli adımların atılmasının ihtiyacını bir kez daha yaşadık.
 
Bu böyle gitmez, savaş ve şiddetten nemalanan Kürt sorununun şiddet ile çözümünden çıkarı olan savaş baronlarının ülkemizi getirdiği bu felaket artık dayanılacak gibi değil. Bu konuda sorumluluk almayan çevrelerin cezaevlerinde ölüm eşiğine gelmiş bir çok insanın yaşamını hiçe sayarak, vurdum duymazlıklarını sürdürdükçe gelişecek yeni acılar ile çok daha olumsuz gelişmelerin yaşanabileceğini şimdiden not etmeliyiz.
 
Hiç zaman kaybetmeden öncelik ile cezaevlerindeki açlık grevlerin durdurulması için gerekli koşullar sağlanarak sonrasında da halkların kardeşçe bir arada yaşamalarının zeminini sağlayacak barış adımları konusunda mesafe alınmalıdır.
 
Böylesi hassas günleri yaşamamıza rağmen ne yazık ki halk üzerindeki baskılardan vazgeçilmemekte, özellik ile açlık grevlerine dikkat çekmek ve bu temelde çözüm yaratmak için oluşturulmak istenen duyarlılık kolluk güçleri tarafından sürekli engellenmektedir.
 
Yüzlerce kişi göz altına alındı, onlarca kişi tutuklandı ve yaralandı
 
Demokratik haklar itibarıyla koşullar her geçen gün daha da olumsuzlaşmakta toplum ciddi bir şekilde baskılara maruz kalmakta, özgürlükler ve demokratik haklar askıya alınmaktadır.
 
Son iki hafta içersinde açlık grevlerine dikkat çekmek ve destek vermek için yapılan 46 toplantı ve gösteriye müdahale edilmiş, 5 gösteri yasaklanmış,617 kişi göz altına alınmış 69 kişi tutuklanmış 84 kişi yaralanmıştır.
 
Bununla da yetinmeyen siyasal iktidar basın açıklamaları konusunda bir genelge yayınlayarak demokratik hakları askıya almış, basın açıklamalarına müdahale etmenin önü açılmıştır.
 
Tüm bu yaşananlar kaygı verici gelişmeler olarak dikkat çekmektedir.
 
Bir yandan sürdürülen operasyonlar, diğer yandan halkın demokratik haklarına yapılan acımasız saldırılar, ölüm eşiğine gelmiş yüzlerce açlık grevindeki vatandaşın durumunu görmezden gelme durumu yaşanabilecek yeni olumsuzlukların işaretleridir.
 
Ülkemiz her geçen gün daha da olumsuzlaşmaktadır.
Şiddet ve çatışmanın kimseye faydası yoktur.
Öyle olsa idi tarihteki bütün diktatörler kaçınılmaz olan sonlarını yaşamamış olur, yakın tarihte yaşanılan demokrasi ve özgürlüklerin olmadığı otoriter rejimlerdeki halk ayaklanmaları gerçekleşmemiş olurdu.
 
Her geçen gün daha bir olumsuzlaşan koşullar, siyasal iktidara ertelenemez acil görevler yüklemektedir. Aksi durumda yaşanılacak olumsuzların sorumluları kendileri olacaklardır.
 
Başbakan böyle yaparsa
10 Kasım gibi anlamlı bir günde Başbakanın ülkesinde olmaması, 10 Kasım anmalarına katılmama noktasında yaratığı bahanenin sıradan bir durum olmadığını, arkasındaki gerçekler itibarıyla farklı hedeflerin olduğunu 10 Kasım tarihli yazımda belirtmiştim.
 
Siyasal iktidarın, Atatürk nezdinde karşı çıktığı bazı değerler var ki; bunlar ülkemizin geleceğini karartacak nitelikteki girişimler.
 
Çok doğal olarak bu çabalar çeşitli platformlarda meyvelerini veriyor.
 
Atatürk nezdinde yapılan saldırılar ile hedeflenenlerden biri; laik toplum yerine dinsel değerlerin toplumsal yaşama yön verdiği yeni bir toplumsal sistem için adımlar atmaktır.
 
Bunun için öncelik ile eğitim sistemi üzerinden planlı bir değişim modeli olan 4+4+4 eğitim sistemi ile dindar bir nesil yaratmak konusunda ilk adımlar atılmıştır.
 
Bu çabalar meyvelerini vermektedir.
 
Bugünkü gazetemizde verilen yorumsuz haberin yorumu tam da budur.
 
Bazı okullarda tamamen bu dönüşüm yaratılmış gibi gözükmektedir, fotoğrafların dili tam da bunu söylemektedir.