Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Yaylada asfalt olmaz!

Doğu Karadeniz' de 8 ilin yaylaları birleştirilerek, yapılmak istenen 2600 km'lik yol projesi ile yeni bir doğa katliamı için harekete geçen sermaye halkın yoğun tepkisi ile karşılaştı. Yerelde gelişen tepki ülkenin çeşitli noktalarından gelen destek ile anlamlı bir nitelik kazandı. Aynı zamanda kapitalist sistemin, krizi aşmak için yeni bir rant alanına dönüştürdüğü doğamıza, sahip çıkmak açısından yerel mücadelelerin birleştirilerek güçlendirilmesi konusundaki ihtiyaç açısından da teşvik edici bir deneyim olarak ayrıca anlam kazandı. Tüm yaşam savunucularına örnek teşkil eden direniş önderleri olarak Rabia nine ve diğer Karadenizli kadınlar bu gelişmede çok önemli bir rol oynadılar.

1152

 Rize’nin Çamlıhemşin kazasının Samistal Yaylası’nda iş makineleriyle sözde yeşil yol projesi adına yapılmak istenen çalışmaları, kadınlar başta olmak üzere bölge halkı dozerlerin önüne geçerek durdurdular.

Kapitalist sistemin doğayı sömürmek onun üzerinden rant elde etmek amacıyla sürdürdüğü politikalar yurdun dört bir yanında yoğun bir şekilde sürdürülmektedir.

Termik, nükleer santraller, HES’ler, uygun olmayan yerlere kurulmak istenen RES’ler, suların ticarileştirilmesi uygulamaları, metalik madencilik derken sermaye kar elde etmek için yaşamsal değerlerimizi fütursuzca yok etmeye çalışmaktadır.

“Yeşil yol” projesi de böyle bir girişimdir.

Karadeniz’in güzelim yaylaları bu ölüm yolu ile yok edilecek beraberinde gelecek yapılaşma ile bölge beton yığınına dönüştürülecektir.

Karadeniz halkı doğasına sahip çıkarak gösterdiği direniş örneği ile bu saldırılara boyun eğmeyeceğini ortaya koyarken, AKP hükümetinin halkın iradesini yok sayan her şeyi sermayenin hizmetine sunan politikalarına karşı da alınması gerekli tavrı bir kez daha hepimize gösterdi.

Direnişin simgelerinden biri haline gelen Rabia ninenin sözleri her şeyi çok iyi anlatmaktadır. “Biz çapulcuysak sen nesin, gözün kör olsun vali gibi. Sen sandalyede oturmuşsun, biz buraların hamurunda yoğrulmuşuz. Vali, kaymakam kimdir, ben halkım! Devlet kimdir! Devlet bizim sayemizde devlettir” diye tepki gösteren Rabia ninelerin varlığı bu yağma politikalarına karşı halkımızın en önemli güvencesidir.

Samistal yaylasındaki iş makinelerinin çalışmasını engellemek için yola çıkan köylülerin ulaşımını engellemek için yola çekilen iş makinesini aşmak için kayalardan yeni bir yol yaparak Samistal’a ulaşan kadınların o kocaman kayaları yerinden oynatarak yaptıkları yeni yol sırasında  Hi-men gücünü kazandıklarını sakın unutulmasın.

Engellemek isteyenlerin kulaklarına küpe olsun.

Halkın gücünden daha büyüğü yoktur.

Halkın iradesini yok sayarak uygulamaya çalışılan her türlü dayatma başarısız olacaktır.

Bu ölüm yolunun aynı zamanda bölgedeki yaşamsal değerleri yok etmek adına sürdürülen diğer yatırımların lojistik desteğini oluşturacağı da bir başka gerçektir.

Su ve ekoloji aktivisti HDP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Beyza Üstün’ün bu konuya ilişkin vermiş olduğu bir röportajdaki değerlendirmeleri şu şekildedir; “Bu proje yeni değil aslında. 3. Köprü, 3. Havalimanı, bunların bağlantı yolları, İzmir’e kadar varan otobanlardan farklı bir şey değil aslında. Karadeniz ve su havzasının bütünleşik yönetimindeki yönetim araçlarından biri bu proje. Su ve su havzalarındaki madenlerin çıkartıldığı sahalar arasında bir ulaşım hattının yapılması gerekiyor. Karadeniz bölgesinde madenler havzanın çok üst kotlarında. Bunlara ve üst kotlardaki diğer üretimlere; örneğin rüzgâr santralleri yapılacaksa, pervanelerin yapılacağı yerlere, enerji nakil hatları kurulacaksa, bu yerlere ulaşmak için de üst kotlarda bir ulaşım aksının yaratılması gerekiyor. Karadeniz Yayla Yolu böyle bir proje. Havzanın bütünleşik olarak yönetiminin bir sonucu olarak, nerede bir maden sahası varsa oraya doğru projenin büyütülmesi hedefleniyor. Suyun üst kottaki madene kadar götürülmesi ya da çıkartılan madenlerin üst kotlardan istenilen yerlere taşınması için ulaşım akslarının yapılması gerekiyor. Bu ulaşımı sağlamak üzere yapılan bir yol. Adı tabi sanki çevreye saygılıymış gibi “Yeşil Yol” adıyla sunuluyor ama Karadeniz Yayla Yollarının yapılacağı yerlere baktığınızda, yolları kaldırıp ulaşılacak maden işletmelerinin yerlerini görüyorsunuz”

Görüldüğü gibi bu politikalar ile sermaye ve AKP hükümeti, nasıl su, maden, HES alanlarını birleştiriyorsa, biz de yerel mücadeleleri birleştirmek zorundayız.

Rabia ninenin izinden yürüyerek bu direnişin parçası olmak, güçlerimizi birleştirmek yaşamsal değerlerimize sahip çıkmak açısından son derece önemlidir.

Kazdağlarından, Karadeniz yaylalarına kurulacak dayanışma ile, geleceğimize sahip çıkmak, yok edicilerin tahribatına dur demek için harekete geçmek zamanıdır.