Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Yanıldım mı?

Öncelikle şunu yazarak başlamalıyım ki; dokunulmazlıkların kaldırılması noktasında yapılan anayasa değişikliğinin hiçbir hükmünün olmadığını, bunun tek adam diktatörlüğüne giden yolda bir kamuflaj olduğu net bir şekilde ortaya çıksın ve dokunulmazlık üzerinden yapılacak tartışmaların aslında boş tartışmalar olduğu daha iyi anlaşılsın. Bugün itibarıyla 20 Mayıs tarihinde yapılmış oylamanın hiçbir hükmü kalmamıştır; dokunulmazlıklar aynen devam etmektedir. HDP milletvekillerini meclis dışında bırakma sonucunu hedefleyen, Başbakan Davutoğlu'nun tasfiye edilmesi ile başlayan, MHP'nin dizaynı ile süren, CHP'nin de oylamada gösterdiği tavır ile CHP içerisinde de çeşitli sallantıların oluşmasına yol açacak bu darbe süreci tek adam diktatörlüğüne giden yolda yeni bir yol haritasıdır. Sonuçta dokunulmazlıkların kaldırılması bahane, tek adam rejimi şahane olan bir politika parlatılmıştır.

1182

 Bu senaryoyu, iki unsur üzerinden değerlendirmek gerekecektir.

AKP ve MHP’nin asli unsurlar olarak yer aldığı bu senaryo da kilit rol CHP’nin idi.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, ‘anayasaya aykırı olmasına rağmen evet diyeceğiz’ şeklinde açıkladığı aslında açıklanması mümkün olmayan bu tavrı sonrasında CHP içerisindeki demokrasi ve özgürlüklere bağlı olan milletvekillerinin AKP’nin bu oyununu bozma noktasındaki iradesinin yansıdığı birinci tur oylamalardan sonra ne olduysa ikinci turda CHP, AKP planının payandası haline geldi.

İkinci turdaki bu tavır değişikliği derken, bu yasanın geçmesine neden olan sayısal desteği anlamak daha doğru olacaktır, yine ağırlıklı bir orandaki milletvekili bu tezgaha karşı irade kullanmışlardır.

Estirilen ‘HDP’ ile aynı safta görünmek’, özellikle birinci turdan sonra ‘referandum olursa kaos olur’ , ‘eleştiri okları üzerimizde olur buda CHP’yi zorlar’ şeklindeki gerekçelerin, ikinci turda destek oylarına dönüşmesi anlamında hiçbir karşılığı yoktur.

CHP’de politika üretmek konusunda bir kısırlığın olduğu gerçeği bu süreçte kendisini bir kez daha göstermiştir.

‘Anayasaya aykırı ancak evet diyeceğiz’ ile başlayan ‘dokunulmazlıkların kaldırılmasının TBMM’sin kaldırılması’ ile süren tavır CHP’nin ilkesel olarak kafasının karışıklığının ifadesidir.

Bu durum CHP’de önümüzdeki günlerde bazı tartışmaların nedeni olacaktır.

Bu tartışmaların temelini demokrasi özgürlük ve barış mücadelesi noktasında daha aktif olma, demokrasi güçleriyle dayanışma gibi bazı konular oluşturacaktır.

Buradan CHP’nin gerçek bir sosyal demokrat partiye dönüşüp dönüşmeyeceğinin, milliyetçi ırkçı etkilerden kendisini arındırıp arındıramayacağın işaretlerini alacağız.

Ancak CHP içerisindeki önemli bir orandaki milletvekilinin AKP’nin bu tuzağına düşmemesi de göz ardı edilemeyecek bir gelişmedir.

İlk tur oylamasından sonra “CHP’de sol duyu” başlıklı yazımda bu gelişmeye değinmiştim.( http://www.canakkaleolay.com/CHP-de-sol-duyu-33817)

Fakat ikinci turda demokratik siyasetin önünü kapayacak, tek adam yönetiminin önünü açacak gelişme de CHP desteğiyle geldi.

Bu durumda “CHP’de sol duyu” başlıklı yazımdaki düşüncelerim noktasında yanılıp yanılmadığım hakkında,  kesin bir hükme varmak için biraz daha gelişmeleri izlemek gerektiğini düşünüyorum.

Bu senaryonun analizi açısından ele alınması gerekli diğer unsur da HDP’dir.

Zaten plan HDP milletvekilleri üzerinden, sürece müdahale etmek planıdır.

Dokunulmazlıkların kaldırılması işin görüntüsüdür.

Yolsuzluklar, sahtecilik, rüşvet, zaten kapsam dahilinde değildir, tüm mesele de budur; yolsuzlukların, hırsızlıkların, sahtekarlıkların, adaletsizliklerin, hukuksuzlukların katliamların, cinayetlerin üzerini örtecek yeni bir rejimi inşa etmek…

Şimdi HDP milletvekillerini nezdinde halkın iradesi yok sayılarak TBMM’ne saray müdahalesi devreye alınmıştır, bu aynı zamanda halkın iradesine yapılan bir müdahaledir, tüm darbelerde olduğu gibi…

İşte bunu boşa çıkarmak demokrasiye sahip çıkmak demektir.

Tüm demokrasi güçleri bu noktada birleşmeli, birlikte mücadele etmelidir.

Bu süreçte CHP’nin alacağı tavır aynı zamanda kendi gelişimi içinde önem taşımaktadır.

HDP bu saray darbesine karşı mücadeleye hazırdır, demokrasi güçleri de bu mücadeleye destek verip, gericiliğin saldırılarını boşa çıkarmak noktasında bir gelişme yaratılmalıdır.

Eğer bu sağlanamasa geleceğimizi riske atmış oluruz ki, bu gelişmede hepimizin payı var olacaktır.

Değil mi ki bu ülkede meclis başkanı hala “laik cumhuriyeti destekliyorum” diyemiyor, değil mi ki hala “laiklik, cumhuriyetin değerleri arasında değildir” gibi tezleri savunuyorsa bu ilkenin geleceği açısından tek adam yönetiminde şeriatçı, anti demokratik, tekçi bir yönetimin inşa edilmesi riski küçümsenemez.

Birinci tur oylamadan sonra CHP Genel Başkanı için,”sokakta çarkçı Kemal’in ne anlam geldiği belli oldu” diyerek karalamada bulunan AKP Grup Başkan Vekili Bülent Turan, ikinci tur oylama sonrasında dokunulmazlıkların kaldırılması geçmesine rağmen, hayır oyu veren 100 den fazla milletvekiline atıfta bulunarak, “CHP’nin HDP’nin kötü bir taklidi olduğu” noktasındaki suçlaması; CHP’nin evet demesi ya da hayır demesinin AKP’nin CHP hakkında sürdürdüğü karalamaları aynen sürdüreceğini ortaya koymaktadır.

Hal böyle iken, AKP tarafından;  ‘CHP’nin HDP’ye destek verdiği’ şeklinde yaratmak istediği algı zaten boşa düşmektedir.

Öyle de yapsan böyle de yapsan, AKP bu dezenformasyona başvuracaktır.

Bülent Turan’ın değerlendirmeleri, tek adam diktatörlüğüne giden yolda, AKP politikalarının; demokrasi emek ve barış güçlerinin birlikte hareket etmesini engellemek, dayanışmasını kırmak adına sürdürülen bir dezenformasyondan ibaret olduğunu ortaya koymuştur.

CHP bu oyuna gelmemelidir; AKP’nin, “HDP’ ile birlikte hareket etmek” şeklinde sürdürdüğü bu dezenformasyon çabalarının hiçbir karşılığı yoktur.

Önemli olan; demokratik, özgür, halkların kardeşçe bir arada yaşadığı, insan haklarına saygılı, adalet eşitlik ve barışın tesis edildiği bir geleceğin birlikte inşa edilmesidir.

Sermeyenin ve temsilcilerinin demagojileri, provokasyonları, savaş şiddet politikaları, tertipleri, yalanları sökmeyecektir.