Yalan konuşmayın, çarpılırsınız!
Yazımın muhatabı İlahiyat Fakültesi yönetimi olacağı için, başlığını daha iyi anlayabileceklerini düşündüğüm bir tarzda oluşturdum.
Geçen hafta gazetemizde yer alan ÇOMÜ İlahiyat Fakültesi ile Teknik Bilimler Yüksek Okulu’nun ortaklaşa kullandığı yemekhanede öğrencilere sunulan küflü ekmekler olayından sonra İlahiyat Fakültesi Dekanlığından “yapılan denetimler sonrasında haberin asılsız olduğu anlaşılmıştır” açıklaması hayretler uyandıracak bir açıklama oldu.
Nereden bakarsanız bakın tam bir skandal olan bu açıklama aslında ‘ret et, kurtul’ mantığının sonucudur.
Halkın ekmeği ile oynayanların bu tavrı, toplumsal hayatın klasiği haline geldi.
Yemekhanede ortaya çıkan küflü ekmek olayını bizzat yaşayan öğrenciler tarafından görüntülenen bu durum karşısında hangi araştırma ile olayın asılsız olduğuna hükmedilmiştir acaba?
Yani şu mu söylenmektedir; ‘küflü ekmeği getirdiler fotoğrafını çektiler iftira attılar’.
Bu açıklamanın bundan başka bir anlamı yoktur.
Eğer böyle ise şimdi bu açıklamayı yapanlar bunu ispat etmek zorundadırlar.
İspat edemezlerse, yalancı duruma düşerler ki; İlahiyat Fakültesi yöneticileri yalancılığın ahlaki karşılığının ne demek olduğunu çok iyi bilirler(!)
Sorumlu olan yöneticiler böylesi bir durum karşısında “yoktur asılsızdır” gibi olayın üzerini örterek gerçekleri halı altına süpürmenin yerine, problemin nereden kaynaklandığını, bir daha yaşanmamsı için hangi tedbirlerin alınması gerektiği üzerinde durular.
Gıda maddeleri bozulabilir ürünlerdir; bir noktada olan ihmal ya da tedbirsizlik böylesi olaylara yol açabilir, bu tip olaylarla günlük hayat içerinde sıkça karşılaşılmaktadır.
Önemli olan bu tür durumlara müdahale edebilecek denetim mekanizmalarını oluşturmak ve işletmektir.
Böylesi olayların bu şekildeki açıklamalarla üzerini örtüp, yok saymaya kalkmak; yarın gelişebilecek çok daha olumsuz olayların sorumluğuna davetiye çıkarmaktır.
Ben, tekrar yetkililerin gerekli araştırmaları yaparak yaşanabilecek olumsuzlukların engellenmesi adına hareket edecekleri umudunu taşıyorum.
Çünkü oradaki binlerce öğrencimizin sağlığının korunması öğrencilerin bir zarar görmemesi birinci dereceden, bu yetkililerin sorumluluğundadır.
Bununla birlikte yaşanan bu olaydan hareket ederek, gıda kontrolü ile ilgili kamu hizmeti yapan kurumlarında sorumluluklarını yerine getirmesiyle ilgili bağını da görmek gerekir.
Bu konuya ilişkin bir yetki karmaşasının olduğunu bunun da sonuç olarak denetimsizliğe yol açtığı bilinmektedir.
Şimdi bir kez daha yetkililere soruyorum; böylesi olaylara ilişkin yapılması gerekli denetimlerin sorumluluğu hangi kamu kurumuna aittir.
Gıda Kontrol Şubesi ve belediye zabıta birimleri bu konuya ilişkin sürekli sorumlulukları birbirine attıkları için bu tip yerlerde gerekli denetimler yapılamamaktadır.
Gıda güvenliği, halk sağlığını birinci dereceden ilgilendiren bir konu olarak ortada bırakılamayacak kadar önemlidir.
Böylesine önemli bir konuyu gündeme taşıyan Olay Gazetesi haber merkezindeki arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ederim.
İlahiyat Fakültesi Dekanlığı adına yapılmış olan açıklama; aynı zamanda halkın bilgilendirilmesi, yaşanılan olumsuzluklara dikkat çekmek adına kamu görevi yapan basın kuruluşlarını yok saymak, “kaynağı belirtilmemiştir” gibi gerekçe arkasına sığınılarak toplumsal denetimden kaçmanın yolunu bulmak çabasından başka bir anlam taşımaz.
Basın yoluyla yapılacak kamu denetimi işte böyle sıfırlanmaya çalışılarak, basına karşı olan güven gün geçtikçe erozyona uğratılmaya çalışılmaktadır.
Bu egemen kültürün bilinçli bir tercihidir, istedikleri gibi at oynatabilmek adına her türlü kamusal denetim mekanizmaları işlevsizleştirilmek istenmektedir.
Haberin kaynağını arayanlara söylenecek olan söz; yemekhanede görüntülen küflü ekmek, haberin kaynağının ta kendisidir.
Sorgulanması gerekli olan bu ekmeğin orada bulunup bulunmamasıdır.
Bunu sorgulamadan ‘asılsızdır’ demek; böylesine son derece önemli bir sorunu yok saymak, buradan hareketle sorumluları gizlemek ve korumak anlamına gelir.
Olay kamuoyuna mal olmuştur, bundan sonrasını kamuoyu değerlendirecektir.
Ancak bu ülkede halkın ekmeği ile oynamak artık bu kadar basit olmayacaktır.
“Gerekli inceleme yapılmıştır, asılsızdır” şeklinde klasik gerekçeler üreterek sürdürülen her türlü haksızlığa hukuksuzluğa karşı gerekli tepkilerin gösterilmesi ve yetkililerin hesap vermesi konusunda vatandaşların duyarlılığı her geçen gün gelişmektedir.
ÇOMÜ’de yaşanan öğrencilerin sağlığını riske sokacak bu gelişme karşısında yetkilileri göreve davet ediyorum.
Bu olay üstü örtülerek, yok sayılacak kadar basit bir olay değildir.
Tüm gelişmeler sonrasında şimdi iki durum ile karşı karşıyayız.
Ya yalan konuşanlar kendi iç dünyalarında bu konuya müdahale etmemenin ezikliği ile yaşayacaklar, ya da gerekli önlemler alınacaktır, orta yolu yoktur.