Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Vebali ağırdır.

1498
Siyasi gelişmelerin hızına erişmek gerçekten zor.
Dünkü yazımda özgürlükçü ruhun, CHP tarafından içselleştirilmesine atıfta bulunarak, Kepez Belde Teşkilatının, Merkez İlçe Örgütünden izin almadan ve bildirimde bulunmadan düzenlediği  iddia edilen panel üzerine  Belde Örgütü hakkında açılacak parti soruşturmasının yanlış olduğunu dile getiren bir yazı kaleme almıştım.  
Gelişmeler öyle hızlı seyrediyor ki, daha yazmış olduğum yazı baskıya girmeden Kepez Belde Örgütünün görevden alındığını öğrendim.
Siyasetin bu hızına erişemediğimden dolayı gelişmeyi dünkü yazımda ele alamadım.
Bir anlamda da ele almak istemedim.
Merkez İlçe Başkanı Nejat Önder  dün Kepez Belde Teşkilatını görevden alırken, rüzgarın yönünü değiştirme ihtiyacı hissederek; aynı zamanda   bir skandala da imza attı.                                 
Bir gün önce panel yapma konusunda izin almama iddiasıyla Kepez Belde Teşkilatı için disiplin soruşturulması yapılacağını bildiren Önder, bir gün sonra çok daha farklı bir gerekçeye atıfta bulunarak belde teşkilatının görevden alındığını bildirdi.
Panel için izin almama gerekçesinin saçmalığı çok açık olduğundan, aynı zamanda bu konudaki gelişmelerin kendisini de boşluğa düşüreceğini düşünerek, Merkez İlçe Başkanı Nejat Önder il başkanının panele katılmasından tut,kendilerine verilen davetiyeden, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Milletvekili Serdar Soydan’ın mesajlarına kadar bir çok gelişmenin izinsiz bir panel ile nasıl örtüşeceği konusu herhalde sorun oldu ki; bir başka gerekçelendirme ile yeni bir skandal yaratıldı.
Nereden bakarsanız bakın Kepez Belde teşkilatının bu şekilde görevden alınması açıklanamaz.
Hele hele son olarak yapılan  “partimizce  kabul edilmesi mümkün olmayan siyasi ve insani değer ve anlayışların söylenmesine neden olan toplantıyı  yaptığınızdan”şeklinde bir gerekçelendirme hiçbir objektif değeri olmayan bir tespittir.
Kepez Belde Teşkilatını, bu şekilde sanki Tolga Çandar’ın sözlerinin işbirlikçisi olarak ele almak,yaşanan olumsuzluğu organize bir ilişki olarak görmek yada algılamak bunun üzerinden bir gerekçelendirme yaparak bir belde teşkilatının görevden alınması haksızlıktır,adaletsizliktir.
Kepez Belde Teşkilatının görevden alınmasının arka planını iyi okumak gerekmektedir.
Çünkü CHP içinde yaşanılanlar artık parti içi farklılıklar sınırlarının dışına çıkmış, CHP’ye direkt zarar verecek diktatörlük uygulamaları kimliğine bürünmüştür.
Dünkü yazımda olayların bir adım gerisindeki bakışın mantığı ile bürokrasi ve hantallık üzerine yapmış olduğum yorum artık gelişmeleri tanımlamaktan uzaktır.
Son görevden alma olayı parti içinde diktatörce uygulamaların hayata geçirildiği yeni bir döneme işaret etmektedir.
Böylesi bir parti örgütü seçime çok az bir süre kalmışken partisine ciddi zararlar verebilir.
İşte o zaman geri dönüşü olmayan bir olay yaşanmış olur ki bunun vebalini ödemek biraz ağır olur.
Parti içindeki farklılıklar nedeniyle oluşan bu ruh hali sonrası demokrasinin rafa kaldırıldığı koşullarda oluşan özensizliğinin çok belirgin bir başka boyutunu Kepez Belde teşkilatının görevden alınmasının; tüzüğün 43/b maddesine dayandırılarak yapılmasında da görüyoruz.
Halbuki Tüzüğün 43/b maddesi merkez yürütme kurulunun yetkisine işaret etmektedir.
Böyle olmasına rağmen Merkez İlçe yönetiminin bu yetkiye dayanarak belde teşkilatını görevden alması gerçek anlamda bir özensizliktir.
Kendi yetkilerinin tüzüğün hangi maddesi ile belirlendiği konusunda bile bu denli bir özensizlik, dikkatsizlik merkez ilçe başkanının ruh halini göstermektedir.
Bu kafa karışıklığı ile birlikte intikam duyguları ile şekillenen görevden alma hallerinin dayandığı nokta,  yoksa Belediye Başkan Adayı olarak Ülgür Gökhan’ın genel merkez tarafından belirlenmiş olması olabilir mi acaba?
Bugüne kadar bu süreci kötü yönetmiş CHP il ve merkez ilçe örgütünün üyelerine ve halka karşı vermiş olduğu sözlerin psikolojisi ile böylesi bir ruh hali oluşmuşsa bunu gidermenin yöntemi; diktatörce uygulamalara başvurmak değil yine çözümü demokrasi sınırları içersinde aramaktır.
Bununda çeşitli yolları vardır, biri de istifa mekanizmasıdır.
Sonuç olarak CHP örgütü  şu andan itibaren kendi bacağına kurşun sıkmaktadır.
Derhal kendine gelmeli gericiliğin bunca azgınlaşmış saldırıları karşısında demokrasi, eşitlik, barış mücadelesinin gereğini yerine getirmeli, üyelerini ve Çanakkale halkını seferber etmeli, demokrasi ve emek güçleri ile dayanışmasını arttırmalı, meydanlarda sokaklarda AKP gericiliğine karşı saflarını sıklaştırmalıdır.
Zaman mücadele zamanıdır, kendi içindeki sorunların çözümünün panzehiri de demokrasi ve emek mücadelesini geliştirmektir.
Demokrasi ve emek mücadelesinde omuz omuza veren bir parti tüm sorunlarını mücadelenin enerjisiyle çözer.