Vatandaş olarak diyorum ki!..

1800
Kentte çatısı altında bulundukları görevi araştırmak, geliştirmek, düşünce özgürlüğü sağlamak, ülkeyi yönetenlere ışık tutacak çalışmalarla yollarını aydınlatmak olan kurumun bazı akademisyenleri ilimi, bilimi, ülkenin boğuştuğu onca sorunu bir yana bırakıp, kalemlerini özellikle Kepez ve Çanakkale Belediyelerini karalamak üzere kullanmaları durumunun dozu gittikçe kaçmakta, kabak tadı vermektedir.
 
İki Belediye Başkanı da, beğeniriz beğenmeyiz, severiz sevmeyiz yapılan bir seçim sonucunda halkın oylarıyla göreve gelmişlerdir. Her şeyden önce, herkes gibi saygı görmeyi hak ederler, kendilerini seçmeyenlere de tahammüllü olmak, onları seçenlerin kararlarına saygı duymak düşer.
 
Düşüncelerini özgürce ifade etmek herkesin hakkıdır, ama haksızlık etmeden, kırıp dökmeden de bunları yapabilmek mümkün. Yıllarca susup, palazlandıkları bu dönemi tırnaklarını yiyerek beklemiş bu isimlerin, yürü be koçum kim tutar seni diye şımartıldıkları, hedefe attıkları her zehirli okun ardından da ödüllendirildikleri de gün gibi aşikar. Çünkü gün geçmiyor ki bu kervana yenileri katılmasın.
Bir bilim insanına yakışanın; tespit ettiği, sorguladığı sorunlara üst bir bakış açısıyla bakıp, çözüm önerileriyle ışık tutmak olduğuna inanıyorken, Çanakkale`de ki bu yeni akademisyen tipinin, beklentilerimizi gerçekleştirmeye çok uzak olduğunu görmek de maalesef içler acısı.
 
Bu kişiler belden aşağı vurma, çirkefleşme söz konusu olduğunda da ihaleyi takma isimlerle yazan isimlere bırakıyorlar. Kişilerin özel hayatına dokundurup, alaya alma şimdilik bu iki taşeronun elinde görünüyor. Ve bu ne aymazlıktır ki bu isimler geçmişte ülkenin içinde bulunduğu vahim duruma, kötü gidişata ancak müstear isimlerle muhalefet edebilen, taşıdıkları isimlerin ağırlığından dolayı kendilerine yazacak köşe bulamayan nice değerli isimle neredeyse kendilerini bir tutuyorlar.
 
Kentte basın adına emek veren insanlara karşı alaylı, terbiyeden uzak, kendince küçük gören şımarık bir dille atıp tutan, emlakçı açılışı yaptı diye iki Belediye Başkanını kendince alaya alıp, belli ki yazarken çok eğlenen hocalarımızdan; kanın gövdeyi götürdüğü, her yeni güne şehit cenazeleriyle uyanıldığı, sıfır sorun olan komşularımızla savaşın eşiğinde, ekonomik krizin kapıda beklediği bir Türkiye`de, barışı tesis etmek, gittikçe kutuplaşan halkları bir araya getirip artık savaş istemiyoruz, yaşamak istiyoruz dedirtecek söylemlerle gündeme gelmelerini, yok bizim onlara aklımız ermez diyorlarsa da daha fazla gölge etmemelerini bekliyorum.
 
Sevgi Barış :)