turgutcamer@hotmail.com
Sayın Valim, bir ay içinde ikinci mektubumla zamanınızı alıyorum, kusuruma bakmayın lütfen!.. Öncelikle insan onurunun ve vicdanının yok sayılmadığı, umudumuzun kaybolmadığı mutlu bir yıl dileğiyle yeni yılınızı kutlarım. Size yazdığım ilk mektubum yayımlanır yayımlanmaz telefonla iletişime geçmeniz ve "başka neler biliyorsunuz?' diye sorgulamanızı; kentimiz sorunlarına karşı duyarlı bir tutum ve davranışta olacağınızın kanıtı olarak algıladım, umarım yanılmıyorumdur!
***
Sayın Valim, ÇASİAD tarafından Akol Otel’de düzenlenen “ÇASİAD ile GÜNDEM” toplantısında Madencilik Sektörünün çantacı firma yetkilileri, Kazdağlarında altın aranmasına yönelik üretim teknolojisi ile ilgili; “dışarıya hiçbir atık bırakılmayacak” diye bilgi ya da rapor sunmuşlar. Siz de “ben teknik eleman değilim, onların yazdıklarını aktarıyorum” mealinde sözler sarf etmişsiniz doğal olarak…
Sayın Valim, altıncıların “sistemi kapalı yapıyoruz..” demelerinin hiçbir kıymeti- harbiyesi yok.. Bu adamlar boşuna Çanakkale’mizi cazibe merkezi haline getirmemişlerdir! Bunları iyi tanıyalım! Bir değil, birçok bildikleri vardır! Bu yetkililer “Yeni Türkiye’nin (!)” çok becerikli işadamlarıdır!.. Bu yaşamsal konuyu tek yanlı okur ve dinlerseniz yanılmanız kaçınılmazdır.
Nitekim Çanakkale Çevre ve Tarım Platformu bileşenleri de ÇASİAD toplantısında yaptığınız konuşmanıza yanıt vererek tepkilerini göstermişler.
* Fransız Düşünür MONTAİGNE’nin: “Bana doğru gelen hiçbir şey yoktur ki yanlış gibi de gelmesin” diye özlü bir sözü vardır, bilirsiniz.. Bu sözün açılımını şöyle yapabiliriz; size söyleneni hemen doğru kabul etmeyin, kuşkucu olun, araştırın ve en doğru bilgiye ulaşın…
* Fransız Kimyacı LAVOİSİER Yasası (Maddenin Sakınımı Kanunu-Kütlenin Korunumu Yasası): “Hiçbir maddenin vardan yok.. Yoktan var edilemeyeceğini” kanıtlayan bilimsel kanundur.
Bir başka ifadeyle: Kapalı bir sistemde var olan kimyasal reaksiyonlar ve işlemler ne olursa olsun maddenin yok olmayacağını, ancak o maddenin şekil değiştirebileceğini kanıtlayan kanundur Lavoisier Yasası…
***
Sayın Valim, yukarıda ki özlü söz ve bilimsel kanundan sonra satırlarımı sürdürmek amacındayım. Mutlaka bilginiz vardır, ama bilginiz olmadığını varsayarak sizi bilgilendirmek istiyorum.
* Örneğin; Ağı Dağı Yöresi Çanakkale Koruma Bölge Kurulunca; maden alanları 1. derecede arkeolojik ve doğal sit alanı olarak tescil edilmişti. Ağı Dağının suyundan Bayramiç, Ezine, Batak Ovası, Çan-Etili, Biga Ovası, Karabiga besleniyor… Nedense Koruma Kurulu 2003 yılında bu sit tescilini “maddi hata” gerekçesiyle kaldırdı. Ancak bu hatanın ne olduğu bu güne değin belirtilmedi!
- Oysa, o bölgede Söğütalan köylülerinin “Roma Kalesi” dediği antik yapı kalıntıları da bulunuyor.
* Gelinde şimdi “Sit Koruma Statüsü” nün neden kaldırıldığını merak etmeyin!.. Ben hala merak ediyorum.. Siz merak etmez misiniz???
***
- İlk ÇED başvurusu iptal edilen Kanadalı Alamos Gold Şirketine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 14 ay önce Kazdağlarında siyanürle altın aramaya hem ÇED olumlu kararı hem de kapasite arttırma izni verildi. Oysa, Çanakkale İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürlüğü siyanürle altın aranmasıyla birlikte su kaynaklarının kullanılamaz hale geleceğini belirtti, ama kimin umurunda ki!
- 35 yıl öncesinin teknolojisi ile siyanürün (toksik) zehirli etkisini arıtmak yok etmek mümkün değildir. Çünkü siyanürün tamamen yok olması mümkün değil… Dolayısiyle altın üretiminin çevreye zarar vermeyeceğini söylemek eşyanın tabiatına aykırıdır.
* Siyanür yalnızca Altın ve Gümüşü açığa çıkarmıyor, birçok ağır metali de açığa çıkarıyor.
- Örneğin bu ağır metallerden biri de Hg(Civa)’dır. Civa çok hızlı bir şekilde doğrudan beyin hücrelerini etkiliyor ve beyin harabiyetine neden oluyor.
- Siyanür ise kısa sürede zehirlenmeye yol açar. Kalp ve akciğerleri etkilediği de bilimsel açıdan kanıtlanmıştır.
***
Sayın Valim, Kazdağlarının fauna ve florasının hiçbir maddi karşılığı yoktur. Çünkü Kazdağlarımız bir dünya değeri ve mirasıdır.. Kıymetini bilmek hepimizin öncelikli görevi olmalıdır.
*Size naçizane katkım olabilir düşüncesiyle 5 yıl önce bu kösede kaleme aldığım “Ölüler Altın Takar mı?!.”, “Bay Tombul’un ‘BOR’ Açmazı(!)” ve “Nükleer Santral İnadı!” başlıklı yazılarımı okumanızı öneririm.
Sizin, Kazdağı ve Yöresi için; “Kur-an’ da tarif edilen cennet burası olsa gerek..” diyerek Çanakkale’mizi cennete benzetmeniz bizleri umutlandırdı. Bu cennetin ‘cehenneme’ dönüşmesine izin vermemenizi, yani söz ve eylem birlikteliğinizi göstermenizi bekliyoruz.
*Yeni yılda sağlık ve başarı dileklerimle, saygılar sunarım… T.Ç